Ocak ayından 2021 çıkarımları

Orkun GÖDEK Bakış Açısı

Öncelikle bildiklerimizin üzerinden bir kez daha geçelim. 2021 için beklentileri oluştururken daha zayıf Amerikan Doları temasının başta gelişmekte olan ülke para birimleri olmak üzere çapraz paritelerde nefes alma sağlayacağından, toparlanacak olan enflasyon bekleyişlerinin faiz hadlerinde yükseliş için imkan tanıyacağından ve bunun da ABD’de alınan yüksek pozisyonların doğal bir sonucu gereği hedging mekanizmasını çalıştırarak fonların biraz daha dünyanın geri kalan kısmına yayılması için şartları uygun hale getireceğinden bahsediyorduk. Mevcut durumda Ocak ayının tüm kendi içerisindeki volatilitesi bir yana ana temanın değişmediği gerçeği ile karşı karşıyayız. Genel kanı, kısa vadeli risklerin bir şekilde yönetilebildiği, orta-uzun vadede ise iyimserliği kaybetmek için henüz erken olduğu şeklinde. Bu da yılın geneli için kurgulanan senaryoların hala daha işlerliğini korumasına imkan tanıyor.

İki siyah kuğu başlığından söz ediyorduk: i) Aşı sürecinin kapsam, efektiflik ve hızı ii) Amerikan Dolarında açılan kısa pozisyonların likite dönme isteği. Esasen tamamladığımız hafta işlemlerinde her iki başlığın da ne denli önemli olduğunu yaşayarak tecrübe etmiş olduk. Şunu unutmayalım: Aşı sürecinde önden verilen siparişler, imzalanan anlaşmalar, yapılan açıklamalar gibi işin popüler yanı ayrı, arz sürecinde karşılaşması muhtemel problemler ayrı. Nitekim ABD’nin ek siparişe gitme ihtimalinin belirdiği hafta ortasında AB ile AstraZeneca arasında patlak veren arz problemi sorunların çıkış noktası konumunda. Perşembe günü gerçekleşen global ve yerel hisse senetleri satışını bu eksende okumalı. Öte yandan bir kez daha öğrendik ki tahvil piyasalarına yorum yapmanın da öyle sanıldığı kadar basit ve tek bir yolu yok. Çok değil 1-2 hafta önce tahvil faizlerindeki yükselişin yarattığı gerginlikten yakınan kesim bu kez risk iştahındaki dalgalanma sırasında düşüşü maalesef doğru okuyamadı. Neden? Her hareketin altında yatan temel gelişmelere kafa yormanın verdiği inanılmaz yorgunluk yüzünden. Demek ki tahvil faizlerindeki gerilemenin de yükselişin de hangi kaynak çıkışlı olduğunu iyi anlamak gerekiyor. İşte tam da bu nedenle ‘reflasyon teması’ eksenli işlemlerin tam olarak hazmedilemediği bir süreci geride bıraktık.

Gerçekleri reddetmeyelim: Finansal varlıkların geldikleri fiyat seviyeleri klasikleşen belirli ölçümlemeler (fiyat kazanç oranı, piyasa değeri, defter değeri, beklenen temettü) üzerinden anlatılacak noktada değil. Dahası, temel olarak yeni hikaye yaratmakta da sıkıntı çekilen bir Ocak ayı işlemleri söz konusu. Hal böyle olunca da pandemi ile mücadelenin getirdiği parasal ve maliye kaynaklı genişlemelerin yarattığı fenomen yatırımcı grubunun kimi zaman spekülatif, kimi zaman manipülatif eğilimleri diğer varlık gruplarındaki dengelerin yerinden oynamasına neden olabiliyor. Yine Perşembe günü işlemlerini anlamaya çalışırken resmin bir de bu tarafından bakmakta fayda var. İsimlerin ne olduğu hiç önemli değil. Dün Tesla, bugün GameStop yarın başka bir şirket üzerinden hikaye şekillenir. Trenin raydan çıkmasını engellemek için düzenleyici kurumların da çağın getirdiklerine karşı kendilerini aynı hızda güncellemeleri ve mücadele etmeleri artık göz ardı edilemeyecek boyuta ulaştı. Geç olmadan değişim her noktada başlamalı.

Bunca hengamenin ortasında yereldeki gelişmelere değinmeden olmaz. Hisse senedi cephesi uzun bir süredir Avrupa varlıkları ile 0.50-0.60 gibi yüksek korelasyonlarla işlem görüyor. Türk Lirası ise stabil, şoklara karşı daha dirençli. Temel belirleyicisi ekonomi politikalarındaki heyecan verici değişim, artan şeffaflık, sadeleşen dil, ivmelenen iletişim ve kabul edilen gerçeklere dönüş. Ocak ayı Enflasyon Raporu (ER) sunumunu da bu çerçeveden okumalı. Yüzde 5 seviyesindeki orta vadeli hedef uzun yıllardır hayatımızda ve fakat 2011 sonrasında neredeyse unutulmuş durumdaydı. Başkan Ağbal’ın sunumlardaki alkışlanacak başarısı ve pozitif yaklaşımları yeniden Merkez Bankası’nın ‘merkez’e dönüşüne imkan tanıyor. Aksi durumda piyasa beklentilerinin çift haneli rakamlarda şekillendiği enflasyon cephesinde orta noktanın yüzde 9.4 seviyesinde sabit tutulduğu ER sunumu sonrası Türk lirası cinsinden değerlenen varlıklara yönelik pozitif fikir beyan etmek pek mümkün olmayabilirdi. Oysaki enflasyon mücadelenin uluslararası gerçekler ekseninde önceliklendirilmesi bu noktada güven kanalıyla tampon sağlıyor. Politikalara olan güven yıllar sonra ciddi ölçekte toparlanıyor, fon akımları ile destekleniyor, risk primini azaltıyor. Önemli mi? Kesinlikle. Unutanlar için: Son 4 yılın TÜFE ortalaması yüzde 13.77, kredbilite boşluğu geniş.

Tüm yazılarını göster