Nüfuz ticareti

Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ

Nüfuz ticareti nedir? Ne olduğunun detaylarını bilmiyorsanız bile mutlaka bir yerden bir vesileyle duymuşsunuzdur. Duymuşsunuzdur ama sizde benim gibi sadece duyduysanız tam anlamını kavrayamamış olabilirsiniz. Çünkü nüfuz ticareti denilen işin bizde iki tanımı vardır. İlk olarak nüfuz ticareti Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 255. maddesinde kamu görevlisi olmayan bir kimsenin kendisinin kamu görevlileri üzerinde ‘nüfuz’ sahibi olduğunu iddia ederek “senin işini hallederim” vaadiyle şahsına veya bir başkasına menfaat temin etmesi olarak tanımlanır. Kendisi veya bir başkası için “Bu işin kolayını buluruz” diyerek menfaat temin etmeye kalkan kişi eğer gerçekten de nüfuz sahibi bir kamu görevlisi ise bu rüşvet veya görevi kötüye kullanma gibi suçlar kapsamına girer. Yani birgün biri size yaklaşıp “Ben gümrük ve ticaret bakanıyım. Senin ithal ettiğin Rolls Royce arabaları ülkeye gümrüksüz sokarım. Ama bunun için Çatladıkapı Spor Kulübü’ne bir bağışta bulunacaksın” der sizde buna peki diyerek bir bir nüfuz ticareti anlaşması yaparsanız sadece enayilik etmiş olmaz bir de suç işlemiş olursunuz. Bu basit anlatımıyla nüfuz ticareti denen şeyin ceza kanunumuzdaki tanımı. Ben telefon dolandırıcıları arasında sayılan, buna benzer bir kaç kişiyi eğlenerek dinledim diyebilirim ama onun ötesinde bu tanıma uyan kimseyle tanışmadım. Daha başka bir deyişle tatsız bir deneyimim olmadı.

Bununla beraber ‘nüfuz ticaretinin’ bu dar tanımını biraz genişletirseniz eminim siz de benim gibi bu ticareti yapan ama suç işlemeyen birçok kişiyle karşılaşmışsınızdır. Benim elli yılı aşkın akademik, uluslararası eğitmen ve danışmanlığı kapsayan iş hayatımda bizzat tanımak bahtsızlığına uğradığım veya okuduğum, duyduğum en yaygın tiplerden biri suç olmayan nüfuz ticareti yapan kişilerdi. 

Suç olmayan nüfuz ticareti ‘önemli kişilerle’ çok yakın olduğunu anlatarak kendisinin bu ilişkileri sayesinde çok ‘işe yarayacağı’ intibasını uyandırmaya çalışan kişilerin yaptığına denir. Bu kişiler bu tür gevezelikleri veya propagandayı anında menfaat temin etmek için yapmazlar, ille de belli bir konu hakkında da konuşmazlar. Sizin hangi sıkıntınıza nasıl bir çare bulacaklarını da anlatmazlar. Onlar için önemli olan sizin onların ilişkileri sayesinde nüfuz sahibi olduklarına inanmanızdır. Bu inançla sizden hemen veya zaman içinde menfaat temin edeceklerine inanırlar. Bu ‘ilişkileri sayesinde çok işe yarayacağına inanılan’ insanlar bazen hin bazen de masum olabilirler. Çünkü bazen kişiler kendileri için “Ben bağlantılarım sayesinde önemli biriyim” demeden başkaları ona bu payeyi yakıştırırlar. Bu ikisini ayırt etmek önemlidir. Çünkü kendi satışını yapanın kabahati palavracılık, kendisine yakıştırılan gücü irdelemeden kabul edenin kabahati en azından izansızlıktır.

Geçtiğimiz yıl bir yazımda ‘örgütsel tipler’ hakkındaki bir sohbetimde palavracıları irdelerken onları bir grup olarak tanımlamıştım. Onları genellikle iyi giyimli, uzman olmadıkları halde bir çok konuda uzmanlık taslayan, genellikle Havva kızı değil de Ademoğlu olan, konuşmaları ya içerikten yoksun veya aksi savunulamayacak türden uzun, kesiksiz ve içeriksiz olmakla beraber genellikle hazırlıklı konuşan, konuşmalarını gerçek veya hayali isimler ile gerçek veya hayali teknik terimlerle süsleyen, isim veya teknik terim kullanırken nadiren hata yapan, orta seviyede kültürlü, foyalarını meydana çıkarabilecek yetenektekilere karşı saldırgan olabilecek yapıda ve gevezelerle karıştırılmaması gereken kişiler olarak tanımlamıştım. 

‘Nüfuz tüccarları’  palavracıların bir alt kolu olarak her örgütte bulunurlar. İşletmeler, bürokrasi, basın, eğlence sektörü aklınıza neresi geliyorsa orada. Bu tipleri dinlemesi her ne kadar hoş olabilirse de bu dinlemeyi geyik sohbetlerine bırakıp onları işlerinize karıştırmamanızı hararetle tavsiye ederim. Mutlaka bir fatura çıkar ve faturası ağır olur. 

Nüfuz ticareti yapanların sizin, bir yakınınızın, işletmenizin olası veya ortaya çıkmış olan bir sorunu çözecek bağlantıları olduğu, bu bağlantılarını kullanabilecekleri  iddiası bunun maddi veya başka türlü karşılığının anında verileceği anlamına gelmez. İşletmelerde benim tanıdığım bu kişiler için ‘iş becerebilecek’, ‘bağlantıları olan’, ‘tanınan’, biri olarak ün yapmak anında verilen ödüllerden daha önemliydi. Bu tür bir şöhret onlar için bir yatırımdı. 

Evlerden dışarı, böyle birilerini tanıyorsanız oluşan veya olması muhtemel bir sorununuzun halli için onlarla işbirliği yapmadan önce birkaç şeyi tahkik etmek iyi olur. 

  1. Tanıdıklarını ileri sürdükleri kişiyi veya kişiler kimlerdir onları nereden tanıyorlar? 
  2. Sizin işinize yarayacak çözümleri isteyip yaptırmak için ne kadar etkili olacaklar?
  3. Varlığını iddia ettikleri bu ‘iş yaptırma gücünün’ kaynağı nedir?
  4. Yapılan işin bir faturası olacak mı? Bu fatura nedir?
  5. Sadece tanıdıkları kişiyle mi konuşacaklar yoksa başkaları da var mı?

Yer ve kişi ismi vermeden birkaç örnekle ne demek istediğimi anlatmaya çalışayım. Tanıdığım bir nüfuz taciri yine tanıdığım bir iş adamının sorununu halledeceğini ileri sürmüş ve de halletmişti. Sorun iş adamının finanse ettiği bir projede yer alan bir elemanın projenin tam ortalık yerinde “Diğer proje elemanları benden çok daha fazla para alıyorlar” diyerek işi aksatması ve yüklü bir ödeme talep ederek bu ödeme yapılmazsa projeyi terk edeceğini söyleyerek bir nevi şantaj yapmasıydı. Daha işletme mensupları ne olduğunu anlamadan iş adamının yanından ayrılmamaya çalışan nüfuz taciri ben bu meseleyi hallederim diyerek ortaya atılmış ve de halletmişti. Eleman para isteğinden vazgeçmiş ve proje tamamlanmıştı. Kim sorunu çözdü? Ne karşılığı çözdü? bilmiyorduk  ta ki iş adamı projeyi bir gala ile üst düzey bürokratlara tanıtmaya karar verene kadar. O gece ben de oradaydım. Galaya katılan Vali dahil üst düzey bürokrat ve önemli iş adamlarının sorunu hallettiği  için davet beklemeksizin adamlarıyla beraber gelen bir gangsteri görünce kalkıp gitmelerinin proje sahibi iş adamını ne hale getirdiğini bizzat gördüm. Fatura oldukça ağırdı. İş adamı ne sorunu kimin çözdüğünü ne de ne karşılığı çözdüğünü o geceye kadar bilmiyordu. 

Bir başka nüfuz taciri üst düzey siyasi ve bürokratlarla ahbaplık iddiası ile sıkıntıda olan bir işletmenin yönetim kurulu başkanlığına kadar yükselmişti. Ben bu kişinin konuşmalarına çok şahit oldum ama bir iş becerdiğine şahit olmadım. Her neyse şahitsiz falan işletmenin sahibini ‘bağlantıları güçlü’ olduğuna inandırmış ki örgüt hiyerarşisinde yüksek bir yerdeydi. İki de birde filan bakan, falan bürokrat ile yemek yerken yapılan şakalardan, konuşulan suya sabuna dokunmayan konulardan bahisle ne kadar ‘bağlantılı’ olduğunu anlatırdı. İşletmenin sıkıntılarına çözüm bulma zamanı geldiğinde tanıdığı bakan, bürokrat vesaire üzerinde sanıldığı gibi bir etkisi olmadığı ortaya çıkmıştı. Aradan yıllar geçti bu önemli bürokratın tavsiyesiyle işletmenin sorunlarını halletmek için örgüte sokulan kişilerin iş sahibini nasıl dolandırdıkları gazetelere düştü. İş sahibi nüfuz tacirinin sorunları çözeceği ileri sürülen kişileri sorunu çözümlemeye ikna edemeyeceğini, onların tavsiyesi ile daha önce hiç adı geçmemiş birilerinin işletmeye sokulacağını ve bunun sonunda kendisine bir fatura çıkarılıp çıkarılamayacağını fatura önüne konana kadar bilmiyordu. 

Her neyse “Kurda sormuşlar ensen niye kalın diye. Kendi işimi kendim görürüm de ondan demiş” sorunlarınızı kendiniz çözemiyorsanız son çare olarak nüfuz tüccarlarına gitmeden önce yukarıda saydığım beş konuda detaylı bilgi sahibi olduğunuza emin olun. Pişman olmazsınız. 

Sağlıcakla kalın

Tüm yazılarını göster