Global ve yerel varlıkların fiyatlamaları açısından bir kez daha “kurtarıcı” edasında bir ralli sürecinin içerisinden geçiyoruz. Her ne kadar fiyatlama temaları bizim ve dünyanın geri kalan kısmı arasında ayrışma şeklinde oluşsa da temelinde pozitif risk iştahı yaklaşımının yer aldığı gerçek yadsınamaz boyutlarda.
Geçtiğimiz hafta da bir kez daha yüksek sesle tartışmaya açtığımız üzere, Fed ile piyasa işlemcileri arasındaki düşünce ve fiyatlama yaklaşımları arasındaki makas açıklığı daralıyor ve hatta kapanmaya doğru ilerliyor. Normal koşullar altında (NŞA) daha önce farklı yaklaşımlar ile satın alınan hikayelerin değişimi durumunda realizasyon gerçeği belirir ve fiyatlama koşulları da farklı olur-du. Ancak, hepimizin birçok kez farklı şekillerde deneyimlediği üzere, temanın en uç noktada iyimser şekilde satın alınması ya da karşılık bulmamasının maalesef doğru zamanlaması söz konusu değil. Yani, algının ne olduğu gerçekten önemli bir kavram. Tıpkı şimdilerde olduğu üzere.
Küresel hisse senetlerindeki ralli eğilimi beşinci haftasında da devam ederken, gelişmekte olan ülke varlıklarına da sirayet etmesi genele yayılır iyimserlik fikrini destekliyor. Global endeksler geçtiğimiz hafta içerisinde yüzde 1,46 ile trade ederken, GOÜ grubu yüzde 1,28 yükseldi. Asya, Avrupa ve ABD’de rekor yükseklerde seyreden hisse piyasaları arasında ayrışan tek nokta ise uzun yılların bir şekilde kabul edilmekte geç kalınan problemli ekonomik ve siyasi yapısına sahip Çin grubu. Asya’da Çin-Japonya alokasyon süreci Buffett’ın açtığı pencereden tüm hızıyla devam ederken, Japonya’daki lokal yatırımcılardan dünyanın diğer noktalarına dek bu değişimin “balon” ya da “yeni bir dönemin başlangıcı” olduğu ikileminde tartışmalar daha şiddetli şekilde devam ediyor. Demografik yapısından ekonomik göstergelerine dek Japonya’nın da tercih edilenler listesinde temel anlamda üst sıralarda yer almasının yine NŞA’da zor olduğu gerçeğinden yola çıkacak olursak, “algı böyle bir şeydir” ve “bölgesel varlık değişimleri tam olarak budur” demenin en sağlıklı değerlendirmeyi işaret ettiği noktayı bilmemiz gerekiyor.
Dışarıda Fed-piyasa dengelenmesine kurtarıcı pozisyonda yer alan bu kez teknoloji sınıfı ve Nvidia’nın ciddi anlamda öne çıkması. Doğal olarak diğer tüm gelişmeler ve ayrışmalar göz ardı ediliyor. Çünkü paranın önemli bir kısmı sektörel ve bölgesel bazda hareket ediyor, getiri arıyor ve emsallerinden geride kalmak istemiyor. Devam eden ABD bilanço sezonu ve henüz Mart ayı FOMC projeksiyonlarını görmemiş olmamız da bir nevi “jet yakıtı” etkisi yaratıyor. Dikkat: Henüz ABD başkanlık seçimini ve Trump’ın her defasında daha güçlü şekilde kazandığı farklı seçim noktalarını konuşmuyoruz dahi.
Yerelde ise fiyatlama yaklaşımı açısından dünyadan geri kalır yanımız elbette yok. En azından uzun yılların (son 4-5 sene) küreselden negatif ayrışma eğilimini şimdilik kırmış durumdayız. MSCI TR endeksi de diğerleri gibi son 5 haftanın tamamında (USD) pozitif bölgede yer almayı başardı. BIST 100 endeksi lokal para birimi bazında 8 haftadır artıda. En son böylesi seyri 23 Haziran-11 Ağustos arası dönemde “farklı bir şeylerin fiyatlaması” ekseni ve söyleminde tecrübe etmiştik. Daha uzunu yok mu? Elbette var: Kasım-Aralık 2022 döneminde 9 haftalık TRY bazlı yükseliş görmüştük. Gerileyen risk primi haftalık bazda CDS kapanışı ile bizleri 22-29 Aralık seviyelerine taşırken, yılın ikinci yarısında beklenen/beklediğimiz global destek ile birlikte Ocak-Şubat 2020’deki 238-268bp aralığının neden potaya girmesinin çok da ihtimal dışı olmadığı heyecanını yaratıyor. Daha yalın, daha anlaşılır, daha nokta atış mesajların yer aldığı PPK metnini yeniden sadece para politikası ekseninde TCMB tartışmaları ile karşılamamız da sürecin olumlu anlamda destekçisi.
Net/net gerek global gerekse lokaldeki pozitif ekseni geri çevirmek rasyonellikten uzak olacağından sürecin içerisinde olabildiğince sakin ve mantıklı şekilde yer almaya çalışıyoruz. Muhtemel şu eleştirileri de duyar gibiyiz ki pek de haksız olunmadığı bilinsin: “yılın ilk yarısı daha sıkıntılı, hadi olmadı daha sakin geçer, sonra momentum kazanılır” diyen siz profesyoneller değil miydiniz? Genellemenin üzerimize düşen kısmı açısından “doğrudur ve fakat koşullar çoğunlukla sizin (bizim) projeksiyonlarımızdan ayrı şekillenir, tıpkı aralıkın gereksiz şekilde negatif geçmesi gibi” cevabını vermenin şeffaflık açısından sağlıklı olacağına inanıyorum.