Aslında uzun süredir; “böyle gitmez, zararın neresinden dönersek kârdır” sözünü tartışıyordu piyasa… Dostoyevski’nin dediği gibi; “Yanlış trene bindiğinizde ilk istasyonda inmeye çalışın, çünkü mesafe ne kadar artarsa, dönüş maliyeti de o kadar artar.” Sanki bizim heterodoks hattını anlatmış.
Bakan Mehmet Şimşek’in göreve geldiğinde söylediği de buna benzer söz idi; “Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönmekten başka çaresi kalmamıştır.” Ancak bu dönüşün hangi sürede, hangi süratte, hangi politikalar ve hangi kadrolarla olacağı konusu, 2 haftadan bu yana tam olarak netleşmiş değil.
GÜVEN RESTORASYONU ADIMLARINA ÖNCELİK
Biliyoruz ki döviz likiditesindeki tıkanma, ekonomiyi “ani duruş” riskiyle karşı karşıya bırakmış durumda. Ekonomiyi uçurumun kenarından almak için ilk adım; yeni kabine ile güven restorasyonu idi. Bu da sağlandı. Belki de AK Parti’nin ikinci en güven telkin eden kabinesi göreve getirilmiş oldu.
Şimdi akışa bakalım; 1-Politika faizinde artış ile 22 Haziran’da heterodoksun jübilesi yapılacak. 2- Ardından Şimşek ve Erkan ikilisi, para ve reel ekonomi programını kamuoyuna takdim edecek. 3-Daha sonra yeni kabinenin ilk 100 gününe dair programı CB ve ekibi vatandaşın bilgisine sunacak.
İKİ SORU İKİ CEVAP
Cumhurbaşkanı’nın ihracat mesajı neyin habercisi? Erdoğan, ihracatta hedefin 400 milyar $ olduğunu belirtiyor ve şu mesajı veriyor; “olumsuz küresel ekonomik görünüme rağmen ihracatımızı bu yılsonunda 265 milyar $’a, 2028’de ise 400 milyar $ üstüne ulaştırmak istiyoruz.” Bunun anlamı, ihracata talep ettikleri tüm destekler sağlanabilecek.
İhracattaki normalleşmenin gerçekleştiğini nasıl anlayacağız?
Çok basit; kilo kaybeden ihracatımızın miktar ve ciro bazındaki azalışının tersine çevrilmeli… Bu da yetmez, bundan 10 yıl önce 1,5 $ olan ihracatın ortalama kilogram fiyatının en az 2 $’a çıkmasıyla…
not
3 ADIMDA İHRACATTA NORMALLEŞME
Birinci adım; dövizde normalleşme idi. Bu, sağlandı ve 20’lerine varan dolar, biraz da kontrolsüz adımlarla, ihracatçının talep edilen seviyeye yaklaştırıldı.
İkinci adım; faizde normalleşme idi. Bunun için gözler, 22 Haziran’daki Merkez Bankası Para Politika Kurulu’nun faiz kararı ve politika metninde kullanılacak ifadelerde olacak. Yaşayıp göreceğiz.
Üçüncü adım; ihracatçı dövizinde olacak. Şu anda ihracatçıların ülkeye getirdikleri dövizin %40’nı Merkez Bankası’nda bozdurma zorunluluğu var ve sektör; kendi dövizinin dilencisi durumunda… Dillendirilen beklenti şudur; “Türkiye, üreterek var olabilen bir ülke. Üretip tüketmek yetmiyor, fazla üretip ihraç etmek gerekiyor. Bizim fi nans sorunlarımız çözülürse üretimi bir şekilde hallediyoruz. Hatta dış dünyadaki durgunluğa, tarife dışı engellere, artan politik risklere rağmen hala ihracata rekor adımları cüretimiz var.” Hal böyle olunca yeni yönetimin önceliği; ülkeye döviz kazandıran iki sektör olan turizm ve ihracatın taleplerine dikkat etmek, bunları karşılamada öncelik tanımak… Aksi halde 5 cente muhtaç kaldığımız günler, pekâlâ geri gelebilir. Dövizi tüketince neler olacağını merak eden bugünkü Lübnan’a baksın.