Nitelikli beyinlere yer açalım

Şeref OĞUZ ÖNERİ - YORUM

Kadim kültürümüz der ki; “kem âlât ile kemâlât olmaz.” Günümüz Türkçesinde karşılığı; “sıradan aletlerle mükemmellik yakalanmaz.” Olsa olsa vasat yüceltilir, vasat gelir tuzağında patinaja devam edilir… Tezim şu; Cari açığı yönetme iddiamızın içine “akıl açığı” ve beyin göçünü de katmanın zamanıdır. 

Krizlerin en temel özelliği; servetin ve gücün “el değiştirme” yeteneğidir. Ancak kriz sayesinde mevcut yapılar “kırılır” ve yeni dinamikler hâkim olur. Kuralı koyanlar ile kurala uyanlar yer değiştirebilir. Krizler ayrıca entelektüel sermayenin de coğrafya değiştirmesini tetiklemesi açısından kritiktir.

NİTELİKLİ BEYİN İTHALATI

Büyük savaşın ardından Türkiye’ye gelen Alman beyinlerin ülkemizdeki eserleri, hala parmakla gösterilecek eserleri oluşturuyor. Benim okulum İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi örneği gibi... Avrupa’dan beyin göçü imkânı doğunca, bunu iyi değerlendiren Türkiye, “kazanç” sağlamıştı.

Nasa’dan Ay’a yolculuk dahi, Amerika’nın Almanya’dan ithal ettiği beyinler sayesinde mümkün olmuştu. Rusya ile Amerika arasındaki uzay yarışında hala aklımda kalan, aya seyahat sonrası bir Amerikalının Rus meslektaşına söylediğidir; “Bizim Almanlarımız, sizin Almanlardan daha iyiymiş.”

İKİ SORU İKİ CEVAP / Kabiliyete dair…

Pazu mu beyin mi?

İkisi de gerekir. Ancak beyin ihracı kötü, ithali iyidir. Pazu ihracı iyi, ithali kötüdür. 50 yıl önce bizler “pazularımızı” ihraç ediyorduk. Bugün 5 milyona yakın gurbetçimizin Avrupa’daki serencamı, bu dinamiğe dayanıyor. Bugün Türkiye, birinci sınıf ekonomiler arasına girme iddiasını zayıflatıyor.

İleri düzey beyin gücü?

Buna çok ihtiyacımız var. Ancak daha da önemlisi, kendi ülkemizdeki ileri düzey beyinleri, başka iklimlere kaptırmamak için mutlaka yöntem geliştirmeliyiz. Okullarımızdan nadiren yetiştirebildiklerimizi dış ülkelere gönderirken, niteliksiz insan gücünün cazibe merkezi olmuşuz.

NOT

TÜRKİYE TERSİNE BEYİN GÖÇÜNE HAZIR MI?

Ne yazık ki hayır… Bu kadar emin olmamın sebebi, bunu denemiş olduğumuzdandır. Eski Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık zamanında başlattığımız proje ile yurt dışında yaşayan, yabancı üniversitelerde görevli seçkin beyinleri ülkemize davet etmiş, bazıları getirmeyi başarmıştık.

Peki, ne mi oldu? Gelenleri pişman etmiştik. Onları kifayetsiz muhteris yöneticilerin hizmetine vermiş ve harcamıştık. Mobbing (bezdirim) uygulamış, niteliksiz kadroların arasında, geldiklerine kahrettirmiştik. Çoğu zaten, aradan yıl geçmeden geldiği yere gitmiş, kalanlar ise acı çekmişti.

Sebep? Çünkü gerek kamuda, gerek sanayi ve üniversitelerde nitelikli beyin istihdam edecek kültürü oluşturmamıştık. Liyakat yerine sadakati önceleyen siyaset anlayışımız, bilgiden ziyade biat edene değer vermiş ve çok sayıda üstün nitelikli beyinden yararlanamamıştık. 

Oysaki ileri düzey beyin gücü, pekâlâ ithal edilebilir. Fakat sorun, bunu sağlayacak “cazibeyi” sunabilmekten geçiyor. Türkiye sıra dışı marka olmak istiyorsa sıra dışı beyinlerin de cazibe merkezi haline gelmelidir. Tıpkı en iyi beyinlerin göç ettiği ülkeler gibi; biz de beyin ekonomisinden faydalanmalıyız. Üstelik bu bir keyfiyet değil, zorunluluk… Küresel kabiliyet avcılığına mecburuz.

Tüm yazılarını göster