Türkiye’nin en güçlü olduğu alanlardan biri ilaç endüstrisi. Yerli ve milli tanımını en iyi anlatan sektörlerden olan Türk ilaç endüstrisi uluslararası standartta 100 ilaç ve 12 hammadde tesisiyle Türkiye’de tüketilen ilaçların kutu bazında yüzde 89’unu, değer bazında yüzde 53’ünü üretiyor. Endüstri, 190 ülkeye 2 milyar dolar değerinde yüksek birim fiyatlı ihracat gerçekleştiriyor.
Deprem felaketiyle birlikte en önemli kalemlerden biri olan ilaçla ilgili teyide muhtaç birçok bilgi olunca Türkiye İlaç Endüstrisi İşverenleri Sendikası (İEİS) ve Abdi İbrahim Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut’la konuştuk. Barut, Sağlık Bakanlığı’ndan taleplerin Türkiye İlaç Tıbbi Cihaz Kurumu aracılığıyla kendilerine ulaştığını ve tüm endüstrinin seferber olarak ihtiyaçları karşıladığını anlattı.
Serum, ağrı kesici, yara pomatı ve antibiyotik istendi
Barut, sözlerine şöyle devam etti: “Kurum bizden serum, ağrı kesici, yara pomatları ve antibiyotik istedi. Endüstri olarak bizden istenen tüm ilaçları gönderdik. Abdi İbrahim olarak da biz yardımlarımızı yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Şirket olarak Türkiye İlaç Tıbbi Cihaz Kurumu vasıtasıyla Adana şehir hastanesine ilaç gönderdik. Bir yere daha gönderelim dedik, Antakya’ya yönlendirdiler. Oraya da desteğimizi verdik. Endüstri olarak seferber olduk, bundan sonra gelecek taleplere de hazırlıklıyız. Bizden ne istenirse göndermeye hazırız. Üç vardiya çalışıyoruz. Sadece bazı ithal ürünlerde sorun yaşanıyor. Çünkü yurt dışında üretimde sıkıntı var ve birçok ülke bundan olumsuz etkileniyor. Biz yine Türkiye olarak şanslıyız. Güçlü bir endüstrimiz var. Endüstri olarak üretimde sıkıntımız yok.”
Türkiye Eczacılar Birliği’nin bölgede ilaç sıkıntısı olmadığına ilişkin açıklamalarını olduğunu duyduklarını ifade eden Barut, “İlaçla ilgili biraz organizasyon eksikliği gözlemliyoruz. Mesela çok fazla sargı bezi gittiği söyleniyor. İlaç dışında talepler geliyor. Örneğin Jandarma Komutanlığı eldiven, bot, telefon şarjı istedi. Ben bu ihtiyaçları şahsi olarak göndereceğim.”
■ Depolar ağzına kadar ilaç dolu
Nezih Barut, kendisiyle yaptığımız konuşmamızın ardından Türkiye İlaç Tıbbi Cihaz Kurumu’nu arayıp ihtiyaçları olup olmadığını sordu. Bu konuşmanın ardından bilgi veren Barut, “Kurum başkanı ilaç ihtiyaçları olmadığını, depoların ilaçla dolu olduğunu söyledi. Spesifik ihtiyaçlar olduğunda bize bildirecekler. Sadece ulaşım kaynaklı dağıtımda sorunlar yaşandığını ilettiler. Umuyoruz en kısa sürede o sorun da çözülür.”
Depremzede için ‘Yaşayan mutfaklar’
Sıcak yemek, deprem bölgesinin en temel sorunlarından biri olmayı sürdürüyor. Sahra, seyyar, prefabrik olarak tarif edilen sonradan kurulan mutfaklar ihtiyacın nerede ise tek çözüm noktası. Bu açıdan hemen her mahalli alana kurulması şart. Endüstriyel mutfağın önde gelen sanayicisi Öztiryakiler Grubu’nun, tüm üretim yapısını deprem bölgesindeki ihtiyaçları öncelikleyerek yeniden düzenlemesi şaşırtıcı değil. Aslında Öztiryakiler’i tarif etsek de sektördeki tüm şirketler aynı planlama içerisine girmiş bulunuyor. Öztiryakiler Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanvekili Tahsin Öztiryaki, “Üretim seferberliği başlattık. Bütün sektörde mutfak imalatçısından aşçısına herkes işin içinde olmak için can atıyor” diyor.
35 konteyner belgeye gönderildi
Öztiryakiler olarak bölgeye ‘yaşayan mutfak’ diye adlandırdığı iki konteyner gönderdiklerini anlatan Öztiryaki, ekliyor: “Yaşayan mutfak ocağı, fırını, gaz veya elektrik bağlantısıyla anında kullanıma hazır mutfak demek. Prefabrik veya yük konteyneri alıyoruz, içine ekipmanları yerleştirip mutfağa dönüştürüyoruz. Biz şirket olarak iki tane gönderdik, daha da göndereceğiz. Sektör olarak baktığımızda şu ana kadar 35 konteyner gönderildi ve bu yaşayan mutfaklar anında hizmet vermeye başladı.”
Yaşayan mutfakları genelde askeriye gibi toplu yemek ihtiyacının yüksek olduğu kesimlerin aldığını kaydeden Öztiryaki, şu anda en büyük ihtiyacın deprem bölgesinde olduğunu söylüyor. Hem bölgedeki çalışanlarının hem de depremzedelerin sıcak yemek ihtiyacına cevap vermek isteyen çok büyük gruplardan 30 şirketlik bir talep listesi olduğunu ifade eden Öztiryakiler, şöyle devam ediyor: “Çok büyük talep var. Hepsi mutfak ve pişirme ürünü istiyor. Bu arada bizler de üretimin çeşitlerini değiştirdik. Çok büyük tencerelerin, hızlı pişiren tencerelerin üretimini artırdık. Yer ocağı dediğimiz büyük tencerelerin üzerine konulabildiği taşınabilir ocakların üretimi arttı. Bidonlardan basit sobalar yapıyoruz. Biriken odunlarımızı Kızılay vasıtasıyla bölgeye gönderiyoruz. Özetle tüm sektör seferber oldu. Vardiyalar arttı. Sektör olarak tabir yerindeyse 24 saat çalışıyoruz.”
Seyyar tuvalet bulunamıyor, stoklar tükendi
Tuvalet sorunu, deprem bölgesinde şu anda en önemli ihtiyaçlardan biri oldu. Ağırlıklı olarak hazır prefabrik yapı şirketlerinin ürettiği seyyar tuvalet ve duşlara talep o kadar yoğun ki şirketlerin elindeki stoklar tükendi. Kızılay’dan AFAD’a, şirketlerden bölgeye bağış yapmak isteyenlere şirketlere talep yağıyor. Ancak talebe hazırlıksız yakalanan üreticilerin elinde seyyar tuvalet kalmadı. Bu konuda üretim yapan hangi şirketi aradıysam ellerindeki tüm stokları erittiğini söyledi. İhtiyaçlara cevap verebilen, kaliteli, tek kişilik kabin fiyatının 8 bin liradan başladığı bilgisini aldığım sektör temsilcileri, şu ana kadar bölgeye 1500’ün üzerinde seyyar tuvaletin gönderildiğini belirtiyor. Sektör temsilcileri, önümüzdeki günler için bir başka sıkıntı yaşanabileceğinin de sinyalini veriyor. Zira tüm stoklar tükendiği ve talep çok yoğun olduğu için hammadde sıkıntısı yaşanabileceğine vurgu yapıyor.