Gökhan TURHAN - İşin Sırrı
Yaşamlarını zor koşullar altında geçirmeye çalışan, çoğu hayatta kalma mücadelesi veren 600 milyondan fazla sokak hayvanı için 4 Nisan oldukça önemli. Onların daha iyi şartlarda yaşaması adına 2010 yılından bu yana 4 Nisan’da kutlanan ‘Dünya Sokak Hayvanları Günü’ de onların hayatımızdaki değerini hatırlamak adına küçük bir alarm aslında. Yaşam sisteminin ayrılmaz parçası olan bu can dostlarımız için yerel hükümetler, yönetimler ve kamu kurumları kadar bizlere de önemli görevler düşüyor. Her gün haberlerde karşılaştığımız katliamlar, kötü bakımlar ve sadistçe yaklaşımlar en az bizler kadar yaşam hakkına sahip dostlarımızın hayatlarını daha tehlikeli hale sokuyor.
Türkiye ne yazık ki sokak hayvanları konusunda oldukça kötü bir karneye sahip. Çoğu kedi ve köpek olmak üzere Türkiye’de sokaklarda 10 milyondan fazla hayvan bulunuyor. Bu hayvanlara bakım kadar evimizi açma konusunda da Avrupa’nın oldukça gerisindeyiz.
AVRUPA’DA EVLERDE 110 MİLYON KEDİ 90 MİLYON KÖPEK VAR
Avrupa’da evlerin yüzde 25’inde yani 90 milyon hanede kedi ve köpek bulunuyor. Bu oran Türkiye’de yüzde 5, en yüksek orana sahip ülke ise yüzde 43 ile Polonya. Avrupa’daki evcil hayvanların sayısı 300 milyonun üzerinde. Kediler 110 milyon ile ilk sırada, kedileri 89.9 milyonla köpekler, 51.9 milyonla kuşlar, 15.4 milyon ile akvaryum canlıları takip ediyor.
Evde bakımını üstlendiğimiz can dostlarımızın oluşturduğu bir ekonomi de var aslında. Dünya genelinde evcil hayvan pazarı 300 milyar dolarken Türkiye’deki büyüklük 1 milyar dolar civarında seyrediyor. Hal böyle olunca Türkiye’nin önde gelen holdingleri bu pazara yöneliyor. Yabancı devler, hatta fonlar bu pazara odaklanıyor.
Avrupa Evcil Hayvan Maması Endüstrisi’nin (FEDIAF) internet sitesine göre; Türkiye’nin de dahil olduğu kıtadaki pazarın büyüklüğü ise 110 milyar dolar. Türkiye’de evcil hayvan sayısının düşüklüğü aslında harcamalarda da kendini gösteriyor. Her yıl Avrupa’da sadece evcil dostlarımızın aksesuarlarına harcanan para 9 milyar dolar… Yılda ağırlık bakımından tüketilen mama miktarı 8.5 milyon ton... Özellikle kedilerin en büyük harcama kalemlerinden biri de kumlar. Her ne kadar birkaç yıl öncesinde Türkiye, ithalatçı olsa da, bu alanda şu anda ihracat yapan bir ülke oldu. Özellikle madencilik iş kollarıyla ilgilenen şirketlerin ilgi gösterdiği pazarda bazı üreticiler 75 ülkeye ihracat yapar hale geldi. Geçtiğimiz yıl Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın Ordu'da çıkarılan bentonitten kedi kumu üreterek 76 ülkeye ihracat yapan BENTAŞ'ı ziyaret etmesiyle öğrendiğim bu bilgi Türk girişimciliğinin bu alanda da önemli üreticilerinden biri haline geldiğini gözler önüne seriyor. Bizim de evimizin neşesi, yorgunluğumuzun gidericisi, onları izlerken en komik filmlerden bile daha fazla kahkaha attıran 3 kedimiz var. 4 yaşındaki Cesur, 3 yaşındaki kızı Fındık ve aramıza son katılan 6 aylık Oreo. Bugünü onlara adayarak sizlere evcil hayvanların girişimci insanlara nasıl ilham olduklarından bahsetmek isterim. Bunun en güzel örneği ise kedi kumu.
NEWTON, KEDİ KAPISINI İCAT ETTİ
Ama önce ilginç bir bilgiyi sizlere anlatayım. Yaptığı şaşırtıcı davranışlarla kimileri kedilerin uzaydan geldiğini düşünür hep. Gezegenlerin hareketlerini matematiksel olarak açıklayan, yerçekimi kanunu bulan İngiliz bilim insanı Isaac Newton’ın başındaki en büyük bela kedisiydi. Sürekli odadan çıkmak isteyen ve kapısının önünde durmadan miyavlayan kedisinden bunalan Newton, evlerde kedi kapısı denen küçük girişi icat etmiş kişidir de. Gelelim asıl girişimcilik hikayesi olan kedi kumuna.
1920 yılında ABD’nin Minnesota eyaletinde doğan Edward Lowe, İkinci Dünya Savaşı sırasında donanmada görev yapıyordu. Savaşın ardından doğduğu topraklara geri dönen Edward, kış günü kendisinden kum isteyen komşusundan ilham aldı. Ocak 1947’den yani Edward’ın icadından önce insanlar kedilerinin tuvaleti için gazete, kum, soba külü veya çöp için kullandıkları kutuları kullanıyordu. Fakat bu kutular kötü kokuyu azaltmıyor, kedinin ayağına yapışan küller sağa sola saçıyordu. O sırada aile işi olan kömür, kum, fırınlanmış kil gibi şeyler satan Edward, makine yağını emmesi için ürettiği kilin, kedi çişini emmek için de iyi olduğunu fark etti. Kışın en soğuk olduğu bir gün evinde kül olmayan Bayan Draper, Edward’dan kum istedi. Ancak Edward kum veya kül yerine denemesi için bir paket granül kil verdi.
PET SHOP’LARA BEDAVAYA VERDİ
Komşusu kilin harika bir iş çıkardığını ve kötü kokuyu azalttığını, arkadaşlarının da kedileri için bu kumdan istediğini söyledi. Lowe, ürüne Kitty Litter adını vererek evcil hayvan dükkanlarına satmaya çalıştı. Ancak dükkan sahipleri kumun daha ucuz olması nedeniyle Edward’ın ürününü kabul etmedi. Edward dükkan sahiplerine “İnsanlar parasını ödemeye razı olana kadar onu ücretsiz ver” teklifini verdi. Bir süre sonra kedi kumunun başarısı inanılmaz boyuta ulaştı. Ülkenin her yanından büyük talep alan Edward, Tidy Cat markasını yarattı ve fikrini küresel bir hale getirdi. Edward,1995 yılında öldüğünde şirketinin değeri 500 milyon doları aştı, kendisinin kurduğu Edward Lowe Foundation, girişimci adaylarına ders, sokak hayvanlarına da destek veriyor.