Net sıfır karbon hedefleri, iklim değişikliğiyle mücadele etmek ve küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlandırmak için büyük önem taşıyor. Ancak bu hedeflere ulaşmak hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için çeşitli zorlukları beraberinde getiriyor. Net sıfır karbon hedefine ulaşma yolundaki temel zorlukları teknolojik, finansal, politik, sosyal, altyapısal, rekabete dayalı ve uluslararası işbirliği ile ilgili sorunlar olarak sıralayabiliriz. Her bir başlığa kısaca değinelim.
Teknolojik zorlukların başında yenilenebilir enerji ve depolama geliyor. Uluslararası Enerji Ajansı’na (IEA) göre, 2022'de dünya genelinde üretilen elektriğin %29'u yenilenebilir kaynaklardan elde edildi. Ancak, bu oranın istikrarlı bir şekilde artırılabilmesi için enerji depolama kapasitesinin 2030’a kadar 6 kat artması gerekiyor. Depolama maliyetleri ise hala yüksek. Lityum-iyon bataryaların maliyeti 2010’dan bu yana %89 düşmesine rağmen, batarya depolama kapasitesinin artırılması için yıllık 20 milyar dolarlık yatırım gerekiyor. Lityum, kobalt ve nadir toprak elementleri gibi kritik madenlerin yeterli tedarikinin sağlanması diğer bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkıyor. Güneş ve rüzgâr enerjisi teknolojilerinde önemli ilerleme sağlanmış durumda. Ancak hidrojen ve karbon yakalama gibi teknolojilerde ise henüz hedeflenen seviyeye ulaşılabilmiş değil. Karbondan arındırma teknolojileri açısından baktığımızda, çelik ve çimento gibi sektörler, küresel karbon emisyonlarının %14’ünü oluşturuyor. Bu sektörlerin karbondan arındırılması, sadece 2050’ye kadar 1,6 trilyon dolarlık ek yatırım gerektiriyor. Yeşil hidrojen konusunda, IEA’ya göre, 2023’te yeşil hidrojenin maliyeti kilogram başına 4-6 ABD Doları civarındayken, bu maliyetin 2050’ye kadar 1,5 ABD Doları’na düşmesi bekleniyor. Ancak bu maliyet düşüşü için yılda 70 milyar dolarlık ek yatırım gerekiyor.
Ekonomik ve finansal zorluklar açısından ön plana çıkan ilk husus yatırım gereksinimi. IEA, 2030’a kadar yıllık temiz enerji yatırımlarının 2,3 trilyon dolardan 5 trilyon dolara çıkarılması gerektiğini tahmin ediyor. Bu, özellikle gelişmekte olan ülkeler için büyük bir finansman zorluğu oluşturuyor. Gelişmekte olan ülkelerin, net sıfır karbon hedefine ulaşmaları içinse 2030’a kadar toplam 4,5 trilyon dolarlık yatırım yapmaları gerekiyor. Ancak mevcut finansal kaynaklar, bu ihtiyacın sadece %20’sini karşılayabiliyor. Öte yandan, küresel eşitsizlikler bir eleştiri konusu olmaya devam ediyor. OECD’ye göre, en zengin %10'luk kesim, dünya genelinde karbon emisyonlarının %45’inden sorumlu. Bu durum, adil ve dengeli bir karbon azaltım stratejisi geliştirilmesini zorlaştırıyor.
Politik ve düzenleyici zorlukların başında, uyumlu politikaların eksikliği geliyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) raporuna göre, küresel emisyonların %75’inden sorumlu olan ülkeler arasında sadece %20'si net sıfır hedeflerine yönelik yasal bağlayıcılığı olan planlar hazırlamış durumda. Öte yandan, küresel emisyon azaltımı için gerekli olan karbon fiyatlandırması, dünya genelinde farklılık göstermekte. Günümüzde ortalama karbon fiyatı ton başına 32 ABD doları iken, bu fiyatın 2030’a kadar ton başına en az 75 ABD Doları olması gerekiyor.
Ulusal çıkarlar ve rekabet net sıfır hedeflerinin önündeki diğer bir engel. Dünya Bankası'na göre, düşük karbonlu ekonomiye geçişin yıllık küresel ekonomik maliyeti 2030’a kadar 1-2 trilyon doları bulabilir. Bu maliyet, ülkelerin kısa vadeli ekonomik çıkarlarını gözetme eğilimlerini güçlendirebilir.
Sosyal zorluklar açısından ilk sırada istihdam ve toplum hayatına etkileri yer alıyor. Küresel Enerji Dönüşümü Raporu’na göre, enerji sektöründe net sıfır hedeflerine ulaşmak için 14 milyon yeni iş yaratılması beklenirken, aynı süreçte 5 milyon iş kaybı yaşanabilir. Bu, geçiş süreçlerinde ciddi sosyal maliyetler yaratabilir. Net sıfır hedeflerine ulaşmak için toplumsal davranış değişikliği ihtiyacı bir diğer konu. Yale Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, ABD'deki bireylerin %66’sı iklim değişikliği konusunda endişeliyken, sadece %30'u kendi yaşam tarzlarında büyük değişiklikler yapmayı kabul ediyor. Bu durum, bireysel farkındalığın henüz yeterli düzeyde olmadığını gösteriyor.
Net sıfır hedeflerinde altyapısal zorlukları enerji, ulaşım ve sanayi altyapısı olarak sıralamak mümkün. IEA, küresel enerji altyapısının net sıfır hedeflerine uygun hale getirilmesi için 2030’a kadar 4 trilyon dolarlık bir dönüşüm gerekeceğini öngörüyor. Ulaşım sektöründe, elektrikli araçların yaygınlaşması için 2030’a kadar 40 milyon şarj istasyonunun kurulması gerekmekte. Bu altyapı maliyetinin yıllık 100 milyar doları bulabileceği belirtiliyor.
Her platformda ifade ettiğim küresel yönetişim ve uluslararası iş birliği ise hedeflere varmak için olmazsa olmaz. Paris Anlaşması kapsamında, ülkelerin verdiği emisyon azaltım taahhütleri (NDC'ler), küresel sıcaklık artışını sadece %40 oranında sınırlandırabilecek düzeyde. Bu, küresel koordinasyon eksikliğinin net bir göstergesi olarak öne çıkıyor.
Görüldüğü gibi, net sıfır karbon hedefine ulaşmak, teknolojik inovasyonlardan büyük finansal yatırımlara, sosyal kabulden uluslararası iş birliğine kadar çok sayıda zorluğun aşılmasını gerektiriyor. Ancak bu zorluklar, net sıfır hedeflerinin başarısının önünde durabilecek engeller olarak değil, üstesinden gelinmesi gereken kritik meseleler olarak ele alınmalı. Bu geçiş sürecinde özel sektöre de kritik görevler düşüyor. İşletmeler, süreçteki fiziksel zorlukları ve fırsatları anlayarak, stratejik girişimlere öncelik vererek, iş birliğini teşvik ederek ve yeni yatırımlar yaparak net sıfır hedeflerine ulaşılmasına önemli ölçüde katkıda bulunabilirler.