Glasgow’daki İklim Zirvesi’nin son günlerinde küresel emisyonların yüzde 90’ından sorumlu 140’ı aşkın ülkenin öne sürdüğü net sıfır emisyon hedefl eri, güvenilirlik, eylem ve taahhüt açıkları ile zirve üzerinde kara bulutlar oluşturuyor. Uzmanlara göre ülkelerin uyguladığı politikalar salyangoz hızında ilerliyor.
Climate Action Tracker (İklim Eylemi Takipçisi) ülkelerin iklim taahhütleri ve COP26’da duyurulan yeni politikaları değerlendiren bir rapor yayınladı. Rapora göre, küresel ölçekte, emisyonların yaklaşık yüzde 90’ından sorumlu ülkeler net sıfır hedefi vermiş durumdalar. Fakat net sıfır taahhüdü ile hayata geçirilen eylemler arasında ciddi bir uyumsuzluk var.
Paris Anlaşması’nda belirlenen ve küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlayan hedefin tutturulabilmesi için kömürden elektrik üretiminin OECD üyesi ülkelerde 2030, küresel ölçekte ise 2040 yılına kadar sonlandırılması gerekiyor.
Climate Action Tracker, 2015 yılında Paris Anlaşması’nın imzalanması öncesinde yayınladığı raporda, mevcut politikaların 3,6 derecelik ısınmaya yol açacağını ve o dönemde sunulan hedefl erin 2,7 derecelik ısınmayla sonuçlanacağını öngörüyordu. Altı yıl sonra, mevcut politikaların uygulanması sonucu gerçekleşeceği öngörülen küresel ısınma ise 2,7 derece.
Hükümetlerin 2030 yılı için Ulusal Katkı Beyanları’nda (Nationally Determined Contributions, NDCs) sundukları hedefl erini ve bağlayıcı uzun vadeli hedefl erini (Long Term Strategies, LTS) gerçekleştirdiği durumda, sıcaklık artışı 2,1 derece ile sınırlandırılabilir. Fakat hükümetlerin Paris Anlaşması'nda belirlenen küresel ısınma sınırı ve net sıfır hedefl eri konusunda kararlılıklarını kanıtlamak için, gerekli politikaları bugünden uygulamaya geçirmeleri, mevcut iklim finansmanını önemli ölçüde artırmaları gerekiyor.
Raporda genel tablo şöyle özetleniyor: “Tarafl ar toplantısı öncesinde ve Glasgow sırasında liderler ve hükümetler, 2030 yılına dair iklim hedefl erini artırmak üzere yeterli ivme sağlayamadı. Geçen yıl sunulan NDC iyileştirmeleri, 2030 yılına gelindiğinde emisyon açığını yalnızca yüzde 15 -17 azaltıyor.
Paris Anlaşması’nda belirtilen ve her NDC güncellemesinde bir önceki hedefe kıyasla ilerleme sağlanması gerekliliğinin aksine, Avustralya, Endonezya, Rusya, Singapur, İsviçre, Tayland ve Vietnam gibi ülkeler 2015 yılında sundukları hedefi yinelediler.
Brezilya, Meksika, 2015’te sundukları taahhütten daha az katkı sağlayacağını işaret eden taahhütler sundu. Türkiye ve Kazakistan yeni bir beyan sunmadı.
Glasgow’daki İklim Zirvesi’nin son günlerinde, küresel emisyonların yüzde 90’ından sorumlu 140’ı aşkın ülkenin öne sürdüğü net sıfır emisyon hedefl eri, güvenilirlik, eylem ve taahhüt açıkları ile zirve üzerinde kara bulutlar oluşturuyor.
Uzmanlara göre ülkelerin uyguladığı politikalar salyangoz hızında ilerliyor. Raporda değerlendirilen hiçbir ülkenin, net sıfır hedefine hizmet eden nitelikte kısa vadeli politikası bulunmuyor. Bu taahhütler, herhangi bir ulusal mevzuat ya da plan tarafından desteklenmeyen, yalnızca hükümetlerin kamuoyuna duyurduğu hedefleri de içeriyor.
2030'a dair eylemlerin, net sıfır hedefl eriyle tutarsızlık gösterdiğini ortaya koyan rapor, “Bu durumun Glasgow’da ele alınması gereken güvenilirlik açığı olduğuna inanıyoruz” yorumuna yer veriyor.
Kömür: Paris Anlaşması’nda belirlenen ve küresel ısınmayı1,5 derece ile sınırlayan hedefin tutturulabilmesi için kömürden elektrik üretiminin OECD üyesi ülkelerde 2030 yılına kadar, küresel ölçekte ise 2040 yılına kadar sonlandırılması gerekiyor. Politik ivme ve iklim değişikliğiyle mücadele ötesindeki birçok yan faydasına rağmen Çin, Hindistan, Endonezya ve Vietnam gibi birçok ülkenin yeni kömür santrali inşa etme planı bulunuyor. Aynı zamanda Japonya, Güney Kore, Avustralya gibi birçok ülkenin 2030 yılında öngördüğü elektrik üretimi kaynaklarının başında kömür yer alıyor
Doğalgaz: Artan doğal gaz kullanımı Paris Anlaşması ile uyumluluk göstermiyor. Anlaşmanın imzalanmasından bu yana geçen altı yılda, doğal gaz kullanımından kaynaklı CO2 emisyonları yüzde 9 artış gösterirken, kömür ve petrol kullanımı kaynaklı emisyonlarda düşüş yaşandı. Kömürde görüldüğü şekilde doğal gazın da elektrik üretiminde içinde bulunduğumuz on yıl içerisinde pik seviyesine ulaşarak, sonrasında dünya çapında aşamalı olarak sonlandırılması gerekiyor. Gezegenin 2050 yılına kadar net sıfır CO2’ye ulaşması için, doğal gazın ısıtma gibi elektrik sektörü dışındaki kullanım biçimlerinin de yakın zamanda kademeli olarak sonlandırılması gerekiyor. Vietnam gibi, Güneydoğu Asya’da bulunan ve kömüre bağımlılığı yüksek ülkelerin, kömürü terk ederken yenilenebilir kaynaklar yerine doğal gaza yönlendiği görülüyor. Bunun yanı sıra Avrupa’da, Rusya’dan doğal gaz ithalatı amacıyla inşa edilen Kuzey Akım 2 boru hattı gibi büyük ölçekli doğal gaz altyapıları geliştiriliyor. Avustralya ve ABD ise LNG ihracatı amacıyla doğal gaza yöneliyor
Glasgow’daki COP26 iklim zirvesinde ülkelerin 1.5 derecenin üzerindeki sıcaklık artışlarını önlemek için emisyonları nasıl azaltacaklarını belirleyen ilk taslak anlaşma yayınlandı. Yedi sayfadan oluşan anlaşma, özellikle iklim krizine adaptasyon konusuna odaklanıyor ve iklim finansmanının fakir ülkelerin iklim krizinin etkileriyle başa çıkmasına yardım etmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Belgede, ülkelerin Paris İklim Anlaşması kapsamında verdikleri taahhütleri yerine getirmeleri için “kritik 10 yıl”a girildiğine yer verilirken, etkili bir eyleme ihtiyaç duyulduğu ifade ediliyor. İngiltere COP26 başkanlığı tarafından yayınlanan taslak anlaşmanın, görüşmelere katılan ülkeler tarafından müzakere edilmesi ve kabul edilmesi gerekecek. Taslak anlaşmanın gelişmekte olan ülkeler için “olumlu” olduğunu söylemek yanlış olmaz. Gelişmekte olan ülkelerin yıllık 100 milyar doların üzerinde iklim finansmanı talebine yeşil ışık yakan anlaşma, bu desteğin 2025’ten itibaren hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Gelişmekte olan ülkeler için kilit öneme sahip olan kayıp ve hasar konusu da taslağa eklenmiş durumda.
Sıfır Emisyonlu Araçlar için Glasgow Mutabakatı lider otomobil piyasalarında 2035 yılına kadar aşamalı olarak kullanımdan kaldırılacak ve sıfır emisyonlu araçlarla değiştirilecek olan benzinli ve dizel motorlu araçlar için yolun sonuna işaret ediyor. Mutabakat kapsamında, hükümetler “lider piyasalarda en geç 2035’e, dünya genelinde ise 2040 yılına kadar tüm yeni otomobil ve kamyonet satışlarının sıfır emisyon olması için çalışacak.” Aralarında hükümetler, küresel otomobil üreticileri, şehirler, bölgeler ve filo sahiplerinin bulunduğu 100’den fazla kurum, bu belgeyi destekliyor. Mutabakatın imzacıları arasında Birleşik Krallık, Kanada, Hindistan gibi ülkeler ön plana çıkarken, Türkiye’nin de imzacı ülkeler arasında yer alması dikkat çekiyor.