Neler oldu neler…

Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

Türkiye bayram rehavetindeyken, uluslararası alanda gelişmeler art arda geldi. Ülkedeki iç ve dış politikayı yakından ilgilendiren, büyük etki yaratmaya aday gelişmeler bunlar. Hepsini tek tek ele almakta fayda var;

AİHM’NİN KAVALA KARARI

Türkiye’nin kurucu üyeleri arasında bulunduğu Avrupa Konseyi’nden dışlanması sürecinde bir adım daha atıldı AİHM’nin son kararı ile. Karar, Kavala hakkında sadece “hemen tahliye” hükmünü içermiyor; Ayrıca davanın tüm sonuçlarıyla birlikte sonlandırılması da isteniyor Türkiye’den. Eğer bu gerçekleşmezse, konu yeniden siyasilere, yani Avrupa Konseyi Bakanlar Konseyi’ne gidecek. Türkiye hakkında en azından oy kullanma hakkının askıya alınması yönünde bir tavır gelebilir Bakanlar Konseyi’nden. Kötü senaryo ise, Türkiye’nin üyeliğinin sonlandırılması. Ukrayna’yı işgal eden Rusya’nın durumuna düşmek üzere Türkiye.

BM’DE “SURİYE’YE YARDIM” İTİŞMESİ

BM Güvenlik Konseyi hafta sonunda Suriye’ye yönelik uluslararası yardımların Türkiye-Suriye sınırındaki Bab El Hava sınır kapısından geçişinin 6 aylık süre boyunca uzatılmasına ilişkin bir karar aldı. Ancak kararın çıkma süreci çok sıkıntılı oldu. Batı ülkeleri, uluslararası yardım kuruluşlarının planlamalarını daha kolay yapabilmeleri için kararın süresinin 1 yıl olmasını istediler. Bu istek Rusya tarafından veto edildi. Moskova, yardım süresinin 6 ayla sınırlandırılmasını, bu sürenin sonunda  Suriye’ye uluslararası yardımların Şam üzerinden, Esad yönetimi eliyle ulaştırılması talebini masaya koydu. Sonuçta Rusya’nın dediği oldu ve yardım için Bab El Hava kapısının kullanılmasına ilişkin karar sadece 6 aylık süre için alındı. Rusya, Ukrayna savaşı nedeniyle kendisine yaptırım uygulayan Batı’ya karşı BM üzerinden –deyim yerindeyse- ilk kez dişlerini gösterdi.

Konunun Türkiye’yi ilgilendiren kısmı İdlib’de düğümleniyor. İdlib’de yaşayan, Esad rejimine muhalif –çoğu cihatçı-  milyonlarca kişi BM yardımlarıyla geçiniyor. Bab El Hava’nın BM’nin uluslararası yardım kapısı olmaktan çıkıp, dağıtım için Esad yönetimi yetkili kılınması halinde, bunun İdlib’deki muhaliflere karşı “silah gibi” kullanılacağını tahmin etmek zor değil. Böyle bir gelişme, milyonlarca yeni sığınmacının Türkiye sınırına yığılmasının önünü açabilir. Bu olasılık –şimdilik- altı ay için ortadan kalkmış olsa da, Ocak 2023’de yine masaya gelecek. Konu, Ankara’nın Moskova’yla ilişkilerini etkileyecek en önemli etkenlerden biri haline gelmiş durumda.

SEZGİN BARAN KORKMAZ’IN ABD’YE İADESİ

ABD’deki Halkbank davasının ardından Türkiye, ülkedeki iç siyaseti etkileyecek yeni bir yargılama ile daha karşı karşıya; Avusturya hükümeti, Türkiye’nin iade isteğini görmezden gelerek, Sezgin Baran Korkmaz’ın yargılanmak üzere ABD’ye iadesine karar verdi. Korkmaz’ın Utah’daki Kingston Kardeşler davası ile ilişkilendirilerek yargılanma ihtimali, ya da itirafçı olması, Türkiye’nin yeniden “yolsuzluklarla” anılmasını sağlamaya aday. Özellikle Korkmaz’ın Venezuela ile ilişkilerinin, ABD’nin bu ülkeye yönelik yaptırımları açısından mercek altına alınacağı aşikar. Eğer yargılama olursa, tıpkı New York’taki Hakan Atilla davasında olduğu gibi, bazı Türk üst düzey yetkililerinin kirli alış-verişleri, Türk ya da Amerikan yasalarını “teğet geçen” ilişkiler ağı ortalığa dökülebilir. Eğer Korkmaz itirafçı olursa, anlatacakları kamuoyuna yansımaz, ama Amerikan sisteminin elinde Türkiye’de bazı yetkili kişilere karşı kullanılabilecek koz haline gelebilir. Nereden bakılırsa bakılsın, sıkıntılı bir durum.

ABD’NİN SURİYE’NİN KUZEYİNDEKİ NOKTA SUİKAST OPERASYONU

Türkiye’de bayramın son günü kutlanırken, Amerikan özel kuvvetleri Suriye’nin kuzeyinde IŞİD bağlantılı Maher Al Agal adlı teröriste insansız hava araçlarıyla suikast düzenledi.

Mahir El Agal’ın Türkiye destekli Suriyeli silahlı gruplar tarafından kontrol edilen Afrin bölgesinde öldürüldüğü, “Irak ve Suriye dışındaki IŞİD örgütlenmesini yürütmekte olduğuna” ilişkin bilgiler paylaşıldı Amerikan yönetimi tarafından.

Üzerine bir de operasyonun zamanlamasını ekleyin; Tam da AK Parti hükümeti Suriye’nin kuzeyindeki PKK terör örgütü uzantısı PYD-YPG’ye karşı yeni askeri operasyon yapmaktan bahsederken, Amerikalılar Türkiye’nin kontrolündeki bölgede nokta atışlı “IŞİD’le mücadele operasyonu” yapıyorlar. Nereden bakarsanız bakın, Ankara’yı çok rahatsız edecek bir durum.

EGE’DE ABD-İNGİLİZ-YUNAN ORTAK HAREKATI

ABD, İngiltere ve Yunanistan’ın 11-12 Temmuz’da gerçekleştirdikleri ortak hava harekatında da Ankara’nın sinir uçlarına dokunabilecek her unsur mevcuttu;

Amerikalılar ve İngilizler tatbikatta, Türkiye’nin burnunun dibinde, S-400’ler nedeniyle Türkiye’ye verilmeyen F-35’leri kullandılar;

Üstelik Amerikan ve İngiliz uçakları, Yunan F-16’ları ile birlikte Ege Adaları üzerinden uçtular. Oysa son dönemde Ankara ve Atina arasındaki alevlenen gerginliğin odağında Ege Adaları’nın silahsızlandırılması konusu vardı.

BİDEN’IN ORTADOĞU ZİYARETİ

Yine Türkiye’nin “bayram haftası” devam ederken, ABD Başkanı Joe Biden’ın Ortadoğu’ya çıktığı “seferi”, İsrail ve Arap ülkeleri ile üst düzey temaslarını da bu silsileye eklemek gerek.

Amerikan Başkanı’nın bu gezisi acaba Ankara’da kaşların kalkmasına mı yol açacak, yoksa hem Ankara-Washington hattında, hem de Ortadoğu’da Türkiye açısından yeni işbirliği imkanları mı açacak? Göreceğiz...

Tüm yazılarını göster