Faiz oranlarındaki düşüşe rağmen, özel sektörün finansmana erişim sorunu giderek ağırlaşıyor. Enflasyonun tırmanışa geçtiği Eylül-2021’den itibaren TCMB’nin politika faizini aşağı çekmesi ve geçen ağustos ayından bu yana da tek haneye odaklı olarak ardı ardına indirime gitmesi, kredi kapasitesini sınırlarken, faize örtülü üst sınır getirilmesi de mevduatın krediye dönüşüm oranını tarihi düşük seviyelere geriletti. Peki rekor negatif faize rağmen, krediye erişim sorunu neden daha da derinleşiyor?
Ekonomideki ivme kaybı ve artan riskler ayrı tutulursa, müdahalelerle oluşan tablo özetle şöyle:
■ Bankaların kredi ve mevduat faizlerine doğrudan/dolaylı üst sınır getirilmesi ve yanı sıra tahvil bazlı zorunlu karşılıkların artırılması, bankaları kredi vermekten alıkoydu ve kredi kapasitesini daralttı.
■ Ekim ortası itibariyle son 12 aylık dönemde mevduat (kur korumalı mevduatın kur farkının da etkisiyle) yüzde 95 oranında artarken, yenileme ve yapılandırmalar ile kur farkları da dahil olmak üzere kredilerdeki artış oranı yüzde 68’de kaldı.
■Mevduatta yüzde 95, kredilerde de yüzde 68 artış yaşanırken, menkul kıymet tesis zorunluluğunun artırılmasıyla birlikte bankaların, ağırlıkla Hazine tahvillerinden oluşan menkul kıymetler stoku son 12 aylık dönemde yüzde 80 yükselişle 1,17 trilyon liradan 2,2 trilyon liralık büyüklüğe ulaştı.
■ Banka faizlerine müdahale özel kesimin krediye erişimini giderek daha da baskılarken, faiz indirimleri de Hazine’nin borçlanma maliyetini aşağı çekiyor. Hazine, rekor negatif faizle tahvil borçlanmasında ise zorlanmıyor. Zira, faizler piyasanın olağan arz-talep koşullarına göre oluşmuyor. Aksine, zorunlu karşılıklar ve TL mevduata dönüşüm için belirlenen hedefi tutturmaya çalışan bankalar, beklenen enflasyon civarında faiz getirisi yerine, Hazine’nin “uygun gördüğü” faiz oranıyla ihraç edilen tahvilin mecburi alıcısı pozisyonda...
■Nihayetinde finansman ihtiyacı artan kamu, yurtiçi tasarrufların büyük bir bölümüne el koyuyor ve özel kesimin kullanabileceği kaynağı sınırlıyor. -Görünen o ki, “liralaşma stratetjisi” politika metinlerinde dile getirildiği gibi “büyüme”yi öncelemekten çok, öngörülen rekor bütçe açıklarını (bu yıl 461 milyar, gelecek yıl 660 milyar lira) rekor negatif faizle finanse etmeyi amaçlıyor.
■Hazine’yi negatif faizle fonlamanın yükünün ise bankalar aracılığıyla tasarruf sahiplerine, yanı sıra bankada parası bulunmayan vergi mükelleflerine yüklendiği görülüyor.