2021 Nisan ayı başında yükseltilen genel seçim barajının geçerli olabilmesi için 2023 genel seçimimin 9 Nisan ile 18 Haziran pazar günleri arasında yapılması gerekiyor. Ramazan Bayramı dikkate alındığında en erken seçim tarihinin 30 Nisan olduğu görülüyor. Partilerde kampanyanın son aşaması için şimdiden hazırlıklar yapılıyor, uygulanacak strateji ve taktikler belirleniyor.
Halkın çoğunluğunun doğal ve asgari düzeydeki istekleri, her öğünde sofraya besleyici iki-üç tas yemek koymak, barınma ve giyim ihtiyaçlarını karşılamak, çocuklarına daha iyi eğitim vermektir. Bunların dışında kişi, kendini gerçekleştireceği, inançlarını yaşayabileceği ve kişiliğini geliştirebileceği bir kültürel ortama da özlem duyar. Seçmen, oyunu bu beklentilerini karşılayacak partiye verir. Kampanya dönemlerinde ise partiler gelecek dönemde halkın beklentilerini nasıl karşılayacağını anlatır.
Partilerin, karşı tarafın icraatını ve görüşlerini özgürce eleştirmesi ve bu eleştirilere verilen cevaplar, seçmenlerin vereceği nihai karar ışık tutar. Bu yönüyle eleştiri içeren negatif kampanyalar yararlıdır. Ancak kampanyanın tümü eleştirilerden oluştuğunda ve eleştiriler temelsiz karalamalara dönüştüğünde demokrasi zedelenir. 16. yüzyılın ünlü hekimi Paracelsus’un “Bir şeyi zehir yapan dozudur” sözü negatif kampanyalar için de geçerli olur. Karşılıklı suçlamaların havada uçuştuğu, eleştirilerin “tencere dibin karar, seninki benden kara” sözünü hatırlattığı bir ortamda seçmenler umutsuzluğa kapılır. Politikaya girmeye niyetlenen gençler tozu dumana katan bu ortam nedeniyle partilerden uzak durur.
Eleştiriler ile birlikte geleceğe yönelik proje ve programların anlatıldığı, vaatlerin gerçekçi olduğu pozitif kampanyalar ise demokrasiyi güçlendirir, ekonominin büyümesini hızlandırır. Kampanyanın negatif yönlerinin gerçekçi ve pozitif unsurlarla desteklenmesi seçimde başarı ihtimalini yükseltir.
Negatif politikanın zararları
Yalnız negatif kampanya yönteminin uygulanması ve pozitif unsurların ihmal edilmesi, toplumsal barış ve uzlaşmaya zarar verir, ekonominin istikrarlı bir tempo ile hızlı büyümesini engelleyen nedenlerden biri olur. Bu tür kampanyaların diğer zararları şunlardır:
- Bir ülkede politika negatif unsurlara ağırlık vererek yapıldığında, partiler halkın gerçek sorunlarının çözümüne yönelik plan, program ve proje hazırlamayı ihmal edebilir. Negatif kampanyaya öncelik verilmesi edeniyle iktidar dönemi için gerekli hazırlığı yapmayan parti, seçimi kazansa da başarılı olamaz ve ülke zaman kaybeder.
- Politika üretimi olmayınca laf üretimine ağırlık verilir. Polemikler, dedim-dedi türü kayıkçı kavgaları, atışmalar, lâf oturtma ve ağır konuşma yarışmaları, rakibi köşeye sıkıştırma taktikleri ve benzeri söz düellosu yöntemleri bir miktar oy kazandırsa da orta vadede demokrasiyi sığlaştırır.
- Kampanya sırasında partilerin birbirlerini insafsızca karalamaları ve kötülemeleri toplumdaki kutuplaşma eğilimini daha da güçlendirir. Aşırı kutuplaşma ortamında partiler tüm güçleri ile birbirleri ile uğraşırken ekonomi ve dış politika sorunları sahipsiz kalabilir, akılcı olmayan bir popülizm güç kazanabilir.
- Kampanya döneminde negatif yöntemlere ağırlık verilmesinin diğer bir sonucu da kararsız seçmenlerin ve yüzer-gezer oyların oranının artmasıdır. Kerhen ve gönülsüz olarak verilen oylar ise seçmenin gerçek tercihini yansıtamaz. Anketlerde kararsızların oranının artışı seçim sonrasında siyasi istikrasızlığın dozunu artırabilir.
- Karalama kampanyaları, halkın tüm adaylara güvensizlik duymasına ve giderek siyasetten soğumasına yol açar.
Pozitif kampanyanın unsurları
Seçim sonrasında kitlelere yarar sağlaması için pozitif kampanyanın aşağıdaki unsurları içermesi gerekir:
Değişim: Seçim kampanyalarının çoğunluğu “değişim” ekseni üzerinde yürütülür. Ancak pozitif bir kampanyada neyin, nasıl, ne zaman, hangi kaynaklarla ve kadrolarla değiştirileceği de açıklanmalıdır.
Uzun vadeli hedefler: Ekonomideki yapısal değişim bir seçim döneminde tamamlanamayacağı için hedefler uzun vadeli olmalıdır.
Gerçekçilik: Sosyal ve ekonomik hedefler, iddialı ama gerçekçi bir şekilde saptamalıdır. Gerçekçilik inandırıcılığın garantisidir.
Uygulama takvimi: Kitlelere sunulan program ve projeler bir uygulama takvimini de içermelidir. İlk bir yılda yapılacak reformlar için tarih verilmesi, kitlelere verilen bir “söz” ve “taahhüt” niteliğini kazanır. .
Kapsayıcılık: Ekonomik büyümeden toplumun tüm kesimlerinin ve sınıflarının yararlanması sağlanmalıdır. İstihdam yaratacak projelere öncelik verecek, gelir dağılımını kalıcı olarak düzeltecek bir ekonomik politikanın uygulanacağının açıklanması başarı ihtimalini yükseltir.
Teknolojk düzeyin yükseltilmesi: Ekonominin ve sektörlerin teknolojik yoğunluğunun yükseltilmesi, cari işlemler açığını ve işsizliği azaltır, büyüme oranının yükseltir.
Pozitif siyaset, insanlara umut, enerji ve girişimcilik cesareti aşılayan bir ufuk açmak zorundadır. Bir umut rüzgarı yelkenleri doldurmadıkça siyaset yalnız çaresizlik ve karamsarlık üretir.
Bir negatif politika ustası: Osman Bölükbaşı
Millet Partisi Başkanı Osman Bölükbaşı’nın 1948’de başlayan ve çeyrek yüzyıl süren siyaset hayatı, negatif politikanın orta vadede sonuç vermeyeceğini açık seçik göstermişti. Fransa’nın Nancy Üniversitesi’nde matematik öğretimi gören ve bir süre İstanbul Kandilli Rasathanesi’nde yıldızları gözleyen Bölükbaşı, 1948’de Millet Partisi’ni kurmuştu. Anadolu ve Trakya’nın halk kültürünü özümsemiş olan Bölükbaşı çok etkili ve sürükleyici bir konuşma tarzına sahipti. Eleştirir ama kimseye hakaret etmezdi. İstanbul’un nüfusunun 1.5 milyon dolayında olduğu 50’li yıllarda yaklaşık 150 bin kişi onu dinlemek için hava yağmurlu da olsa Taksim Meydanı’na koşardı. Ancak seçim sandıkları açılıp oy sayımı yapıldığında Millet Partisi’nin oy oranı yüzde 3’ü aşamazdı. Bunun nedeni Osman Bey’in yalnız eleştiri ile yetinmesi ve iktidara geldiğinde neler yapacağını anlatmamasıydı. Bölükbaşı bu durumu şöyle açıklıyordu; “Bizim tanesi çıkmayan harmanımız boldur. Sapı uzun, tanesi kıt! Meydanlarda veriminiz bol, benden alkışlarınızı esirgemezsiniz ama sandık başına gidince başkasına oy verirsiniz.”
Bazı seçimlerde oy sayısı biraz arttığında ise bu kez seçilen milletvekilleri diğer partilere transfer olurlardı. Kıdemli politikacı, bu durumu şöyle eleştirmişti. "Düğünü biz yapıyoruz, gerdeğe başkası ile giriyorlar."
Evine çok kez Ankara Kızılay’dan bindiği dolmuşla gidecek kadar alçakgönüllü olan dürüst politikacı Osman Bölükbaşı siyasi hayatını şöyle özetlemişti: “Ben Anadolu’nun boz toprağının uşağıyım. Sarayım çalı dibidir. Siyasette davam, hayattan nasibini almamış, benzi sarı ve boynu büküklerin davasıdır.”