İnsan kaynağının korunması belki de kriz günlerinin en önemli konusu…
Yarın bir gün krizden çıktığımızda, işletmeyi ayağa kaldıracak olanlar da bu insan kaynağı. Eğer biz şimdi onları kollamazsak, yarın normalleşme kapısı aralanıp işlerin ucu göründüğünde, nitelikli ve işbilir elemana ihtiyaç duyduğumuzda ne yapacağız.
İşimiz ihracat ve bence, bu sektörde nitelikli eleman eksikliği diğer sektörlere göre çok daha fazla. Hele yurt dışı pazarlama sorumlusu ve/veya yöneticisi bulma konusundaki sıkıntıları bir de bana sorun. Bu nedenle, personel üzerinden tasarrufa girmenin, işletmenin kendi bacağına sıkması gibi bir şey olduğunu düşünerek hareket etmemiz gerekli.
Nakit akışına dikkat edip, çok ciddi kemer sıkma politikaları uygulamak gerek şart.
Kuşkusuz zor günler yaşıyoruz amma şunu hiç aklımızdan çıkarmayalım ki ilerleyen günlerde, bugün yaşadıklarımızın buz dağının uç kısmı olduğunu göreceğiz.
Önümüzdeki günlerde, özellikle ödemeler ve nakit akışı konusunda daha fazla sıkışmalar olacağını tahmin ediyorum.
Zira bugünler geçtikten sonra şimdi yaşanan arz ve talep sıkışmaları, daha fazla nakit girişi sıkıntısı getirecektir.
Finansal planlamalarımızı, bunu düşünerek yapmakta ciddi fayda vardır.
Müşteri ilişkileri konusunu bir kere daha hatırlatmakta fayda var.
Kriz sonrası birtakım alışkanlıklarımız zorunlu olarak değişecek.
"EVDE KAL" çağrısına uyarak evden çalışmaya çalıştığımız günler bizlere farklı kazanımlar sağladı ve sağlayacak.
Normalleşme kapısı aralandığında, müşterilerimiz bizi bekliyor olmayacak…
Birçok işletme krizin onlarda yarattığı hasarlarla bir daha karşılaşmamak veya karşılaşma olasılığı olursa, bunu nasıl atlatacakları konusunda tedbirlerin ne olması gerektiğini düşünüyorlar.
Kendilerine ayak bağı olan veya güçlük çıkartan tedarikçilere kesinlikle alternatif getireceklerdir. Bizler de aynı şekilde düşünüp, tedarik zincirimizi yeniden yapılandırmalıyız. Alternatif tedarikçi arayan veya arayacak olan işletmelerin, tedarik zincirinde yer alabilmek için müşteri ilişkilerini şimdiden nasıl şekillendirebileceğimizi düşünelim.
Dijital ortamın işletmelere getirdiği ve getireceği hız tartışılmaz boyuttadır…
Bugünlerde en azından, dijital ortamın sağladığı farklı faydaları, zorunlu olarak bile olsa deneyimliyoruz. Bundan sonra da bu olanakları kullanmaya devam edeceğimiz de kesin.
Ancak unutmayalım ki dijital ortamın en önemli oyuncusu “ Veri.”
Bizim, hangi veriyi kullanarak ne yapacağımızı bilmemiz gerek…
İhtiyacımız olan bilgiyi belirleyip, bu bilgiyi elde edebilmek için gereken veriyi tanımlayalım. Sonra da bu veriyi nasıl elde edebileceğimizi belirleyelim.
Asıl sorunumuzun “ Amaç / Bilgi / Veri “ tanımlaması çerçevesinde olduğunu akılda tutalım. Bizler iş insanları olarak birçok işi, düşünmeden ve içgüdüsel olarak yapabiliyoruz.
Amma bunu verileri değerlendirerek ve bu verileri kullanılabilir bilgiye çevirerek yapanlar daha hızlı yol alıyorlar. Hatta daha arızasız yollarda ilerliyorlar.
Bugünler geçecek ve gelecek günler önümüze farklı ortamlar getirecek.
Unutmayalım…