Türkiye 10 yıl önce 2023 hedeflerini ve vizyonunu açıklamıştı. Ama bir yıl kala ne hedef kaldı, ne de vizyon.
On yıllık perspektife gitmeye gerek yok, bir yıllık vadede bile hedefler ve vizyon boşa çıkabiliyor. Mesela geçen yıl bu zamanlar 2022-24 yılları için orta vadeli program açıklanmış, 2022 yılı sonu için ortaya çok iddialı olmasa da makul bir ekonomik tablo konulmuştu. Büyük ölçüde gerçekçiydi. Ama şimdi geriye dönüp baktığımızda görüyoruz ki; programdan çok sapmışız; hedeflerin çok uzağında kalmışız.
Geçen yıl ortaya konulan tabloya göre son yıllarda dolar bazında takılıp kalan hatta daralan Türkiye ekonomisi 2022’de büyüyerek 850 milyar dolara ulaşacak; kişi başına gelir ise 9,947 dolara çıkacaktı. Bu ay açıklanan 2023-25 OVP’sine göre ise 850 milyar dolar olması öngörülen GSYH bu yıl sonunda 808 milyar olacak ve 9,947 dolar olması hedeflenen kişi başına gelir ise 9,947 ile yerinde sayacak.
Geçen yıl açıklanan programda bu yıl için ihracatın 230.9 milyar dolara yükselmesi hedeflenmişti. Resmi tahmine göre toplam ihracat geçen yılki öngörüyü aşarak 255 milyar dolar olacak. İyi haber gibi görünüyor ama değil. İhracatta bu performansa rağmen dış ticaret açığı geçen yıl planladığımızdan yüzde 102 daha yüksek çıkacak. Çünkü ihracatımız artarken ithalatımız daha hızlı artmış. Geçen yılın OVP’sinde 282.7 olmasını planladığımız ithalat 360 milyar dolar olurken, 51.8 milyarda frenlemeyi öngördüğümüz dış ticaret açığı 105 milyar dolar ile iki katından daha yüksek seviyeye çıkmış.
Hal böyle olunca, ekonominin önemli göstergelerinden biri olan cari işlemler açığı 18.6 milyar dolar olarak hedeflenirken, 47.3 milyara ulaşacakmış. Öyle yüzde 5-10 değil; hedeften yüzde 100’den fazla bir sapma söz konusu. Oysa cari işlemler dengesi uygulanmakta olan mevcut programın ana unsurlarından biriydi. Açığın frenlenmesi yoluyla enflasyonun da aşağı geleceği ümit ediliyordu. Dolayısıyla mevcut programın kurgusunda kalın bir ayar yapılması gereken noktaya doğru gidiyoruz; hatta o noktaya çoktan vardık.
Enflasyonda ise hedefler ile gerçekleşmeler arasında büyük bir uçurum var. 2021 yılındaki programı yapanlar yüzde 9.8 gibi tek hanelerde bir enflasyon hedeflemişlerdi. Ama bu yılki gerçekleşme resmi tahmine göre yüzde 65 olacak. Bu tahmini iyimser bulan çok sayıda ekonomist olduğunu da belirtmek gerekir.
Türkiye bu tabloyu hak etmiyor
Bundan 10 yıl önce 2023 hedeflerini açıkladığında ekonominin 2 trilyon dolar, kişi başı milli gelirin 25 bin dolar ve ihracatın ise 500 milyar dolar olması öngörülüyordu. Oldukça parlak ve umut verici hedeflerdi. O zaman bu hedefleri abartılı bulmuştuk ama benimsedik çünkü bu aynı zamanda siyası bir deklarasyondu. Yani hükümet seçmenine bir taahhüt veriyor ve bunun altına imza atıyordu. Ve parlak ve iddialı bir hedefi ekonominin tüm birimlerinin desteklemesi gerekirdi. Hükümetin ise gereğini yapması beklenirdi.
Oysa 2023’ün tamamlanmasına çok kısa bir süre kaldı ancak açıklanan hedeflerin çok çok uzağındayız. Diğer bir deyişle deklarasyonda verilen taahhütler tutmadı. Yakın gelecekte de tutması zor görünüyor. Ekonominin mevcut yapısı ile ve mevcut ekonomik model ile 25 bin dolarlık kişi başı gelir seviyesine değil 2023’te 2030’da bile ulaşmamız çok zor. Aynı şekilde bu halimizle 2023 için açıklanan 500 milyar dolarlık ihracat hedefine de 2030’da ulaşamayız. Ulaşsak bile bunu 1 trilyon dolarlık ithalatla ancak yaparız.