“Ne gerekiyorsa yapacağız”

Servet YILDIRIM Ekonominin Halleri

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bundan iki hafta önce X hesabından yaptığı bir açıklamada “Enflasyonla mücadelenin biraz zaman alacağını biliyoruz. Geçiş dönemindeyiz. Enflasyonu kontrol altına almak ve daha sonra düşürmek için ne gerekiyorsa yapacağız” demişti.

Ne gerekiyorsa yapacağızfinans piyasalarında ve ekonomi dünyasında İtalya’nın eski başbakanı Mario Draghi ile özdeşleşmiş bir sözdür. Draghi, Avrupa borç krizinin zirve yaptığı 2012 yılında Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) başındayken "Yetkimiz dahilinde, ne gerekiyorsa yapmaya hazırız” demiş ve gidişatı değiştirmişti. Draghi başkanlık görevini eski başkan Jean-Claude Trichet’den 6 ay önce devralmıştı. Ve Trichet gerekeni yapmaktan kaçındığı için kriz tırmanmıştı.

Draghi’nin İngilizce olarak söylediği “Whatever it takes” üç kelimeden oluşan bir cümleydi ama Euro krizinin yönünü değiştirmiş ve krizden çıkışı başlatmıştı. Basit ama güçlü bir açıklamaydı çünkü konuşan Avrupa’nın en büyük para otoritesinin başıydı. Ve otorite çok güçlü bir taahhüt veriyordu. Gerçekten de o dönemde Avrupa Merkez Bankası gerekeni yaptı.

Son birkaç yıl içinde batılı merkez bankacılardan yükselen enflasyona karşı benzer “whatever it takes” yani “Ne gerekiyorsa yapacağız” türü açıklamalar gelmeye devam etti. Fed’inden ECB’sine İngiltere Merkez Bankası’ndan İsviçre Merkez Bankası’na kadar birçok merkez bankası gerekeni yine yaptı. Güçlü bir faiz artırım süreci ile enflasyondaki yükselişi önce frenlediler, sonra aşağı çekmeye başladılar. Hala da gerekeni yapmaya devam ediyorlar. Daha önce arka arkaya dokuz defa faiz arttıran Avrupa Merkez Bankası, geçen hafta çeyrek puanlık bir artış daha yaparak politika faizini yüzde 4 ile rekor seviyeye yükseltti. Yetmedi; enflasyon yüzde 2’lik orta vadeli hedefe dönünceye kadar gerekeni yapmaya devam edeceğini duyurdu.

Eğer hane halkı, tüketiciler, işletmeler ve yatırımcılar merkez bankalarının “ne gerekiyorsa yapacaklarına” inanırlarsa, bu enflasyon beklentilerini olumlu yönde değiştirir; enflasyon ile mücadele eden merkez bankasının işini kolaylaştırır. Ama merkez bankalarının gerekeni yapmaktan kaçınıp kendisinden istenileni yapacaklarını düşünürlerse o zaman beklentiler bozulur; hayat hem halk için hem de o merkez bankası için zorlaşır.

Bu hafta Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplanıyor. Mayıs ayından bu yana “gerekeni yapma” eğiliminde olan Merkez Bankası en son geçen toplantıda piyasanın da beklentisinin üzerinde 7.5 puanlık güçlü bir faiz artırımı yapmıştı. Bu haftaki toplantıya ilişkin anketler piyasanın 5 puan dolayında yeni bir artış daha beklediğini gösteriyor. Hatta Standard Chartered gibi 6 puan artış bekleyen kuruluşlar bile var.

Bu düzeyde bir faiz artış beklentisini yaratan faktörlerden biri ekonomi yönetiminden gelen “ne gerekiyorsa yapılacak” türü açıklamalar. Ama bundan daha önemli faktör enflasyonun geldiği seviye ve görünümün bozulmasıdır. Dolayısıyla enflasyon ile mücadelede çok zaman kaybeden Türkiye için “Ne gerekiyorsa yapmak”tan başka bir yol kalmamış görünüyor. Zaten merkez bankalarının görevi de fiyat istikrarını sağlamak için yetkileri dahilinde "ne gerekiyorsa" yapmak değil midir?

Tüm yazılarını göster