Daha önceki yıllarda Jackson Hole toplantılarının bir kaçında Fed başkanlarının önemli politika değişikliklerine işaret etmesi nedeni ile bir süredir herkesin dikkatle takip ettiği toplantıların sonuncusunu geride bıraktık.
Şu an itibarı ile piyasaların bulunduğu noktaya bakarsak toplantı öncesi yaratılan havanın hiç de isabetli olmadığını görüyoruz. Temelde Powell Fed toplantısının ardından ortaya çıkan resmi netleştirdi istihdam piyasasında olan biteni enflasyon dinamiklerinin önüne çekerken eylül ayında bir faiz indirimini de kesin hale getirdi. Artık veri hiyerarşisinde tepede enflasyon ve enflasyona yönelik verilerden ziyade istihdam ve ona yönelik veriler oturuyor olacak.
Powell eylül ayında bir faiz indirimine işaret etti ancak kaç baz puan olacağına dair bir ipucu vermedi. Piyasanın gönlünden geçen 50 baz puan ile kapının açılması. Ancak her yerde duyduğunuz şu meşhur piyasamızın sene başında 2024 yılı için 6 faiz indirimi beklediğini de unutmamak gerekiyor. Bize yukarıdan baksa da yanılmaz bir kolektif aklı temsil eden bir piyasa kavramı söz konusu değil. Eylül ayında indirimin miktarını önümüzdeki hafta açıklanacak olan istihdam verisi belirleyecektir. Temmuz verisi beklentilerin altında kaldığı gibi işsizlik oranında da artışın görüldüğü bir veri oldu.
Ancak ağustos ayında yeniden iş gücü piyasasında toparlanma olma ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyorum. Bu Fed’in indirim kararını değiştirmez ancak miktarı 25 olarak belirlemesine yardımcı olur. Aksi durumda ise Fed 50 baz indirmekten çekinmeyecektir.
Öte yandan bu iki senaryo arasında 25 baz puandan çok daha büyük ve önemli bir fark yatıyor olabilir. İstihdam piyasasının sağlıklı seyrettiği ve fakat enflasyonun gerilediği bir ortamda indirilen faizler reel faizlerin gidişatı açısından önem taşır. Bu gelişmekte olan piyasalar açısından da en iyi senaryo. Ancak gerçekten de bir resesyon tehlikesi doğdu (veya resesyondayız) ve Fed buna yönelik bir 50 baz puanlık indirime gidiyorsa o zaman yatırımcıların riskli varlıklara veya gelişmekte olan ülkelerin sermaye piyasalarına olan yaklaşımları da değişecektir. Çin’in yavaşladığı, ABD’nin resesyona girdiği ve savaş riskinin de her gün arttığı bir dünyada Fed’in faiz indirilmesi yatırımcıların risk algısını, en azından indirim döngüsünün başında, düzeltmez. Aksine daha temkinli olmasına ve defansif pozisyonlar almasına neden olur.
Bireysel yatırımcılar çok uzun süre aynı propagandaya maruz kaldı: ABD endeksleri sıfır faiz ve varlık alımları ile yükseliyor propagandası. Oysa faizler yüzde 5,50 seviyesine çekilirken ve Fed bilançosunu 2 trilyon dolar küçültürken (buna da dolar yakmak gibi saçma bir isim buldular) ABD endeksleri yeni zirveler kaydetti. Zira yüksek faizler canlı ekonomi nedeni ile paraya olan talebin arttığına işart ediyordu. Şimdi Fed’den ne istediğinize dikkat edin. Zira istediğinizi alabilir ancak hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz...