Yılmaz SEZER
Güncel Group Yönetim Kurulu Başkanı
Türk vergi sisteminde vergi kaçakçılığı suçu Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 359. maddesi hükmü ile düzenlenmiştir. Vergi kaçakçılığı suçu ise; vergi kanunlarına göre tutulması, düzenlenmesi, saklanması ve ibraz edilmesi zorunlu olan defter, belge ve kayıtların usulüne uygun tutulmaması, yok edilmesi, kayıtlarda hile yapılması ve defter belgelerin ibraz edilmemesi olarak tanımlanabilir. Vergi kaçakçılığı kapsamına; (VUK 359. madde ) giren suçlar hem para cezasını hem de hapis cezasını gerektirmektedir.
Bize göre vergi kaçakçılığı suçlarından en yaygını ise naylon faturadır. Naylon fatura, ilgili kanun hükmü ile sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge olarak tanımlanmıştır. Yani sadece sahte değil, muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı fatura da naylon fatura olarak adlandırılmaktadır.
Naylon fatura düzenleyenler ve kullananlar VUK 359/b maddesi hükmüne göre cezalandırılmaktadır.
Bu yazımızda naylon fatura düzenleyen ve kullananların cezalandırılması açısından ayrıntıları ortaya koymaya çalışacağız. Gelin hep birlikte inceleyelim.
Naylon fatura düzenleme ve kullanma fiilleri vergi usul kanunu 359/ b maddesi hükmü gereğince vergi kaçakçılığı suçudur ve cezası 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasıdır. Yani hürriyeti bağlayıcı cezalar yönünden naylon faturayı kullanan ve düzenleyenler yönünden bir ayrıma gidilmemiş olup aynı ölçüde ceza öngörülmüştür.
Verilecek ekonomik cezalarda (para cezaları) ise durum biraz değişmektedir. Konunun daha iyi anlaşılması için bir örnek üzerinden açıklamaya çalışalım.
A Şirketi 1.000.000 TL + KDV naylon fatura düzenlemiş olsun, B şirketi ise 1.000.000 TL + KDV naylon fatura kullanmış olsun.
A şirketi 1.000.000 TL + KDV fatura düzenlemiş olduğu için, komisyon faturası* düzenlemiş kabul edileceği için 1.000.000 x %18 = 1.180.000 TL üzerinden %2 yani 23.600 TL KDV dahil gelir elde etmiş kabul edilecektir. Buna göre 20.000 TL için %20 oranında Kurumlar Vergisi ödemesi gerekecektir. (20.000 TL x %20= 4.000 TL) Ödemesi gereken KDV ise 3.600 TL olacaktır.
( *Danıştay kararları gereğince naylon fatura düzenleyicilerinin gerçek ticaret yapmadığı % 2 oranında KDV dahil gelir elde ettiği kabul edilmektedir.)
Yani 1.000.0000 TL naylon fatura düzenleyen şirket 4.000 TL kurumlar vergisi ve 3.600 TL KDV ve bunların 3 katı tutarında vergi ziyaı cezası ödemek zorunda kalacaktır. Tabi ayrıca bu tutarlara ve vadelere bağlı olarak gecikme faizinizde de eklenmesi gerekecektir.
Naylon fatura kullanana şirket ise; kullandığı 1.000.000 TL faturanın tamamı ret edileceği için buna isabet eden (1.000.000x%20) 200.000 TL kurumlar vergisi ve (1.000.000 x % 18) 180.000 TL Katma değer vergisi ve bu vergilerin 3 katı tutarında vergi ziyaı cezası ödeyecektir. Yine bu tutarlara ve vadelere uygun olarak gecikme faizinin ödemesinde kaçınılmaz olacaktır. (Burada vergi müfettişleri mükellef lehine hareketle sahte fatura kullanıcıları için maliyetleri red etmeyebiliyorlar. Örneğimiz maliyetlerin red edildiği düşünülerek hazırlanmıştır.
1.000.000 TL naylon fatura düzenleyen A şirketi
- 4.000 TL Kurumlar vergisi
- 12.000 TL Vergi ziyaı cezası (4.000 X3)
- 3.600 TL Katma Değer Vergisi
- 10.800 TL Vergi ziyaı cezası (3.600 x 3) olmak üzere
Toplam 30.400 TL para cezası ödeyecektir..
1.000.000 TL naylon fatura kullanan B şirketi ise,
- 200.000 TL kurumlar vergisi
- 600.000 TL vergi ziyası cezası (200.000 X3)
-180.000 TL Katma Değer vergisi
- 540.000 TL Vergi Ziayı Cezası olmak üzere
Toplam 1.520.000 TL para cezası ödeyecektir.
Ayrıca naylon faturayı tedarik etmek için ödemiş olduğu komisyon tutarını da ihmal etmemek gerekir.
(Hem düzenleyici A şirketinde hem de kullanıcı B şirketinde gecikme zammı ve gecikme faizi hesabı ihmal edilmiştir)
Yani düzenleyici 25.764 TL para cezası öderken düzenleyici 1.520.000 TL para cezası ödemek zorunda kalacaktır. Örnekten de anlaşılacağı üzere kullanıcı ve düzenleyicinin aralarında ciddi bir fark bulunmaktadır. Bu durumunda ekonomik açıdan cezaların naylon fatura düzenlemeyi caydırmaktan çok, kullanımını caydırmaya yönelik olduğunu söylemek sanırım yanlış olmayacaktır. Bu durumun böyle olmasını nedeni Danıştay kararları nedeniyle düzenleyicilere KDV dahil %2 komisyon geliri alındığının kabul edilmesidir. Sanırım yeni düzenlemeler ışığında - zincirleme suç ve etkin pişmanlık- konunun yeniden ele alınarak; mali idarenin sahte belge düzenleyicileri için esas aldığı % 2 komisyon gelirinin günümüz şartlarına uygun hale getirilmesi veya reel tutarların dikkate alınması çok yerinde olacaktır.