Bu haftaki yazımı kendi deneyimlerinden derledim. Tanık olduğum bir başarı hikâyesini sizlerle paylaşmak istedim.
Şehirlerin markalaşması konusunda işbirliği yaptığım değerli insan Christer Asplund ile iki kez İsveç’in muhtelif yerleşimlerini ziyaret etme ve başarı hikâyelerini yerinde görme fırsatı elde ettim. Bunlardan bir tanesi yeme – içme, mutfak sanatları alanında oldu. Daha önceki yazılarımda sözünü ettiğim, terk edilmiş madenci köyü Grythattan’da yaratılan bir mutfak sanatları deneyim merkezi ve komşu Orebro Üniversitesi ile sağlanan işbirliği sonucu elde edilen başarının tüm ülkede benimsenip yaygınlaştırılmasını ve İsveç’in dünyaya ihraç ettiği şef sayısında Fransızlar ile nasıl boy ölçüştüğünü anlatmıştım. Bu yazıda ise elektrikli araç ve akü teknolojileri konusunda nasıl yol aldıklarını ve hangi noktaya eriştiklerini anlatmaya çalışacağım.
Yaklaşık 10 yıl önce Türkiye’de elektrikli araçlar için akü üretmeyi planlayan bir grup için C. Asplund rehberliğinde düzenlenen bir tetkik gezisine katıldım. Sanayi sitelerindeki küçük atölyeler benzeri yerlerde ya da bilim parklarında akü teknolojileri konusunda yeni girişimlerin nasıl heyecanla çalıştıklarına tanık oldum. Tüm bu çabalar bulundukları yerin yönetimleri tarafından desteklenmekte ve girişimciler cesaretlendirilmekteydi. Köy irisi yerleşimlerde, kasabalarda, şehirlerde küçük atölyelerde mevcut araçların motorları sökülüp deneysel elektrikli araçlar üretilmekte, akü yönetimleri denenmekteydi. Kimisi cenaze aracı, kimisi turist taşımak için minibüs, kimisi balıkçı teknesi üretmekteydi. Hepsi 2007 yılında dile getirilen öngörü ve iddia doğrultusunda çalışılmaktaydı: “Bir gün gelecek her şey yenilenebilir kaynaklardan elde edilen elektrikle çalışacak ve tüm araçlar elektrikli olacak.” Bu gezi sırasında Saab fabrikası yakınında yer alan Trolhattan Bilim Parkı da ziyaret edildi. Kapanmak üzere olan Saab’tan ayrılan mühendisler bu bilim parkında elektrikli araçlar üzerine çalışmakta, denemelerini sürdürmekteydi. Araçlardan bir tanesini de ben denemiştim.
2017 yılında yine küçük bir İsveç şehrinde yeni bir girişim başladı; NORTHVOLT. Girişimin misyonu en düşük karbon ayak izi ve en yüksek geri dönüşüm oranı ile dünyanın en çevreci pillerini üretmek ve Avrupa’nın yenilenebilir enerji dönüşümüne katkıda bulunmaktır. Şirket hem finans kuruluşlarınca hem de otomotiv sanayinin önde gelen şirketlerince önemli ölçüde desteklenmiştir. İlk fabrika Skelleftea şehrinde kurulmuş olup gelişmeler hızla ilerlemektedir. 15 Mart 2021 tarihinde yapılan bir basın duyurusu ile Volkswagen şirketinin 14 milyar dolar tutarında sipariş verdiği duyurulmuştur. Ayrıca BMW şirketi de Nothvolt partnerleri arasında yer almıştır.
Hiçbir şey rastlantı sonucu değildir. Doğru bir amaç doğrultusunda sürdürülecek kararlı, tutarlı ve sabırlı çalışmaların ödülü mutlaka olacaktır. Bu çabaların, tıpkı tığ ile oya işlemek gibi, ilmik – ilmik, adım – adım gerçekleştiğine tanık oldum; her aşama deneyim kazanarak, test ederek, öğrenerek gerçekleşti. Ülkemizde de yerel yönetimler tarafından girişimciliğin desteklenmesini, yeni fikirlere, uygulama alanlarına şans tanınmasını, günü kurtaran harcamaların bir yana bırakılarak geleceğin inşa edilmesini diliyorum. Başka Türkiye yok!
Haftanın Şehirleri: TROLHATTAN ve SKELLEFTEA, İSVEÇ
Trolhattan 60 bin, Skelleftea ise 33 bin nüfuslu iki İsveç şehri. Trolhattan’da kurulu Innovatum Bilim Parkı’nda 300’den fazla girişim, uygulama alanlarında ve kuluçka noktalarında yeni projeler geliştirmekte, projelerini hayata geçirecek şirketler ile ilişki kurmaktadır. Yine aynı alanda kurulu bilim merkezi ise yılda 80 bin kişi tarafından ziyaret edilmekte, ziyaretçilere teoriden uygulamaya nasıl geçildiği anlatılmaktadır.
Skelleftea ise eğitim alanında haklı bir üne sahiptir. Floraskolan gibi girişimcilik ve yaratıcı düşünce üzerine eğitim veren önemli kurumları vardır. Şimdi de NORTHVOLT şirketine ev sahipliği yapmaktadır. Bu önemli yatırım şehrin kaderini önemli ölçüde etkilemektedir. Önümüzdeki dönemde 3 bin kişinin bu yeni yatırımda istihdam edileceği vurgulanmaktadır.