Napsak acaba?

Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ

Hemen söylenmeye başlamayın. Başlığın doğrusunun ‘Ne Yapsak Acaba?’ olduğunu biliyorum. Köşenin ana başlığı ‘sohbet’ ya konuşma lisanında olsun dedim.

Neyse, bu başlık altında üç ana konu işlenebilir. Önce işletmeler dünyadaki gelişmeler karşısında zarar görmemek ve büyümek için neler yapabilirler sorusunun cevapları konusu işlenebilir. Neredeyse 2022 geldi. COVID bir yere gitmiyor. Uluslararası ilginç ekonomi-politik gelişmeler var. İkincisi, Türkiye özelindeki ekonomi-politik beklentiler altında aynı soruya cevap aranabilir. Üçüncüsü, işletmeciler birey olarak değişen Global ve yerel ekonomi-politik koşullar karşısında neler yapabilirler.

Bu üç genel başlığın herhangi birini konu alan bir çalışmada anlamlı şeyler söyleyebilmek için önce bu içi boş ekonomi-politik denilen kavramın içini doldurmak gerekir. Yani, tanımlamak gerekir. Yoksa havanda su döveriz. Gelgelelim, bunun pek de kolay olduğunu sanmıyorum. Buna ek olarak işletmelerin ve bireylerin davranışlarını etkileyecek Global ve yerel ekonomi-politik gelişmeleri tahmin de zor iş.

Bu nedenle genel başlıklar yerine dar kapsamlı konuların tartışılmasını daha akıllı buluyorum. Söz gelimi, Global ekonomik ve politik gelişmeler yerine pandemik koşullar, söz gelimi COVID salgını, altında işyerlerinin insan kaynakları yönetiminde neler yapılmalı? Falan gibi dar kapsamlı konuların tartışılması daha anlamlı olur gibi geliyor bana. Merak etmeyin COVID’ten bahsetmeyeceğim. Bu nedenle bu hafta sizlerle Global eğilimlerden ‘dijital dönüşüm’, bu konu başlığı altında ‘işletmeler’ ve onun da altında ‘dijital dönüşümün içeriği’ alt-başlığına ait birkaç düşüncemi paylaşmak istedim. Bu ‘daraltılmış konuyu’ bile, eğer becerebilirsem, daha da daraltmaya çalışacağım.

Benim üniversite lisans derecesi mezuniyet (ODTÜ İşletme) yılımın 1969, yüksek lisans derecesi (ODTÜ Matematik) 1971 ve doktora derecesi mezuniyet yılımın (UNC-Chapel Hill) 1974 olduğunu hatırlarsanız neden bu dijital dönüşüm kavramı hakkında konuşma cüretini nereden edindiğimi sorgularsınız. Benim öğrencilik yıllarımda hala kollu Facit hesap makinaları kullanılıyordu. Bir bilgisayardan diğerine bir bilgisayardan diğerine ilk mesaj 29 Ekim 1969’da iletildi. Ne yapalım kader utansın bu bilgisayar bağımlı hayat benim orta ve ileri yaşlarıma denk geldi. Ben de birçoğumuz gibi hala öğrenmeye çalışıyorum.

Dijital dönüşüm lafını hiç duymadınız veya ne olduğu konusunda bir fikriniz yoksa ziyanı yok. Bu konuda size yardımcı olabilecek birçok ulusal ve uluslararası düzeyde danışmanlar ve danışmanlık şirketleri var danışırsınız deyip geçeceğim ama bu o kadar kolay değil. İşletmelerin danışmanlardan yararlanabilmeleri için birkaç koşul vardır. Bunlardan en başta geleni işletmenin danışmandan ne istediklerini bilmesidir. Danışmanlık yapanlar ne demek istediğimi iyi bilirler.

Eğer dijital dönüşüm lafını hiç duymadınız ve ne olduğu konusunda iyi bir fikriniz yoksa danışmanlık şirketlerinden ne beklediğinizi bilmeniz olanaklı değildir. Bir kere ne yaptıklarını anlaması bile kolay değil. Bakın bu konuda önde gelen işletmelerden biri yaptığı işi şöyle anlatıyor: “…sektör deneyimiyle kurumların iş ve süreç analizlerini yaparak; müşterilerine katma değer sağlayan iyileştirmeler sunmayı hedefler… Sistemlerin en performanslı şekilde çalışmasını sağlayacak donanım, veri tabanı, işletim sistemi gibi teknolojik platformların analizi, tasarlanması, geliştirilmesi, pilot çalışmaların yapılması ve yaygınlaştırılması…” Bir başka danışman işletme işini “Şirketlerin eski teknolojilerini yenilemek, eski ve yetersiz donanımları, yazılımları, çözümleri yenilemek ve bu yüzyılda çevik bir platformda kullanılabilir hale getirmek…” olarak tarif etmiş[1].

Ne anladınız bilemiyorum ama sizin de benim gibi pek bir şey anladığınızı sanmıyorum. Zahmet etmeyin. Size de yazık danışmana da. Bu nedenle özellikle son üç-beş sene içinde artık önlenemeyecek bir eğilim olan ‘dijital dönüşüm’ başlığı altına neler giriyor ve bunlar neden işletmeniz için önemli öğrenmeniz gerekiyor. Yani, demem o ki eğer dijital dönüşüm lafını hiç duymadınız ve ne olduğu konusunda iyi bir fikriniz yoksa dönmeden veya birine nasıl döneriz diye sormadan bir bakın bakalım neden dönesiniz? Dönmek ne demek? Bu da o kadar kolay değil çünkü işletmeciliğin her konusunda olduğu gibi bu konuda da terimler terimleri doğuruyor: Birbirlerinden çok farklı olduğu ileri sürülen dijitale dönüştürme, dijitalleşme, dijital dönüşüm bunlardan bazıları.

Bunların benzerlikleri ve farkları konusuna girmeyeceğim. Benim anladığım kadarıyla bu COVID salgınının acil duruma getirdiği söylenen bu dijital dönüşüm denen şey işletmelerin bilişim teknolojisini kullanarak iş süreçlerinde süratli ve zamanında veriye dayalı karar verme becerilerini geliştirmek anlamına geliyor.

ABD’de yapılan bir araştırmaya göre katılan işletmecilerden %80’i dijital dönüşüm sayesinde pandeminin yarattığı ekonomik durgunluğun atlatılmasında yararlı olduğunu söylemiş. Ancak literatürde yaygın kanı o ki genelde birçok işletme için dijital dönüşüm ‘düşünülen’ veya ‘devam eden bir çalışma’ olarak kalmış. Yine ABD’de yapılan bir araştırma dijital dönüşüme kalkışan işletmelerin sadece %30’unun bunu becerebildiğini bulmuş. Çoğunluk, dijital dönüşüm konusunda “rakiplerimizden geride kalıyoruz” endişesinde birçok işletmecinin de dijital dönüşümün gerektirdiği değişiklik, deneme ve sürekli öğrenmeye açık bir örgüt kültürünün geliştirilebileceği konusunda çekinceleri var. Türkiye de bu konuda bir araştırma var mı? Bilmiyorum.

Dijital dönüşümün ‘bilişim teknolojisini kullanarak iş süreçlerinde süratli ve zamanında veriye dayalı karar verme becerilerini geliştirmek’ anlamına gelmesi tanımı pek de açık hale getiriyor sayılmaz. Çünkü konudaki yazıların neredeyse üçte biri yapay zekâ[2], otomasyon ve diğer teknolojileri dijital dönüşüm çerçevesine alıyor. Başta bankalar, sigorta şirketleri, eğitim kurumları, sağlık kuruluşları, medya, perakende sektörü ve lojistik şirketleri olmak üzere birçok işletme yapay zekâ ve otomasyonu[3] birleştirip (buna akıllı otomasyon deniliyor) buna eklenen blok-zincir[4], nesnelerin İnterneti[5], sanal gerçeklik[6] ve 3 boyutlu baskı[7] gibi teknolojilerin kullanılmasını dijital dönüşüm kapsamında anlıyor. Bu cümlede geçen terimlerin ne olduğunu ben hala anlamaya çalışıyorum. Siz biliyorsanız ne ala. Bilmeyenler için kısa tanımlarını dip notu olarak ekledim.

Gördüğünüz gibi dostlar bu hemen herkesin “her eve lazım” dediği dijital dönüşüm en azından benim neslim için anlaması ve anlatması o kadar da kolay bir nesne değil. Sanıyorum o nedenle bu işe kalkışanların hatırı ayılır bir kısmı meseleyi tam yüze göze bulaştırmasalar bile epey bir zorluk çekiyorlar. Başarılı uygulamalar yok değil elbette. Birçok ülkede özellikle medikal uygulamalarda İnternet aracılığı ile sunulan bilgi ve diğer hizmetler, giderek yayılan ve büyüyen e-ticaret uygulamaları, özellikle yüz-yüze iletişimin sakıncalı olduğu pandemi sürecinde eğitim kurumlarının sunduğu çevrim içi eğitim, çevrim içi konferanslar, yararlandığımız dijital sözlükler, elektronik ansiklopediler, e-kitaplar, arşivler, sosyal ağlar, web siteleri aracılığı ile bilgiye erişim artık hepimizin aşina olduğu uygulamalar. Bütün bunlar ve işletme içinde birim ve bireylerin birbirleriyle, işletmenin iş ortaklarıyla ve işletmeler arası iletişimin kolaylaşması en azından belli bir derecede ‘dijital dönüşüm’ gerektiriyor.

Dijital dönüşümün kaçınılmazlığı tartışılmıyor. Gidişat o ki ya döneceksiniz ya da döneceksiniz. Ne olduğu ve nasıl yapılacağı tartışılıyor. Bunun temel nedeni konunun anlaşılmaz oluşu değil çerçevesinin, yani, neyi kapsayıp neyi kapsamadığının açıklıkla tanımlanmamış oluşu. Bir de riskler var. Bir işe kalkışıp da becerememek riskinin yanı sıra başarılı olunca da bazı risk ve sıkıntılarla karşı karşıya kalabileceğimizi unutmamamız gerekir. O riskler önemli ve ne olduğu konusunda sizin anlayışınız her neyse dijital dönüşüme girişmeden önce önlem alınmasında fayda var. Bir müsait zamanda onlara da değinmek istiyorum. Umarım bu konuda sizin aklınız benimki kadar karışmamıştır.

Sağlıcakla kalın  

Kaynaklar:

[1] Haksızlık etmeyelim bu örnek olarak aldığım danışmanlık veren işletmelerin tek söyledikleri bu değil. Benim ilk okuduklarım bu. Yoksa danışmanların tanıtımlarında bir sürü detay da var.  

[2] İnsan zekâsını tanımlayan algılama, öğrenme, çoğul kavramları bağlama, düşünme, fikir yürütme, sorun çözme, iletişim kurma, çıkarım yapma ve karar verme gibi fonksiyonların makinelerle yapılması.

[3] Yapılan bir işin insan ile makina arasında paylaşılması.

[4] Katılımcılar arasında gerçekleşen ve paylaşımı yapılan tüm işlemlerin kesin ve doğrulanabilir silinemeyen kaydını içeren veri tabanı.

[5] Dünya üzerinde bulunan tüm cihazların birbirleriyle ve insanlarla iletişim halinde olmalarını ifade eden bir kavram.

[6] Gerçek çevre ve içindekilerin, bilgisayar tarafından üretilen; ses, görüntü, grafik ve GPS verileriyle zenginleştirilerek oluşturulan canlı veya dolaylı fiziksel görünümü.

[7] Üç-boyutlu olarak tasarlanmış sanal bir nesnenin polimer, kompozit ve reçine gibi malzemelerden ısıl veya kimyasal işlemden üç-boyutlu yazıcı adı verilen cihazlardan geçirilerek üretilme işlemi.

Tüm yazılarını göster