Mutsuz toplum

Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ

Bir aşı olayı

Hava serinlemeye başladı. “Grip de kapıdadır, buraya gelmişken aşımı olayım” dedi eşim. Çevredeki en yakın eczaneye telefon ettim. Grip aşıları varmış. “Sosyal Güvenlik Kurumu reçetesi ile alabilirsiniz. Aile Sağlığı Merkezi 65 yaş üstü için reçete yazıyor” dedi. Teşekkür ettim. Aile Sağlığı Merkezi’nin yolunu tuttuk.

Sabahın dokuzuydu. Sanırım çalışanlardan sonra Merkez’e ilk gelen bizdik. Eşimin kaydını yaptırdıktan sonra doktorun odasına girdik. Belli ki, doktorun gecesi rahat geçmemişti. Yerler, doktorun yüzünden düşen bin parça ile doluydu. Doktor, bir gözü cep telefonunda bize baktı. Eşim çok sevecen bir sesle “Aşı için geldik” dedi. Sanki sesi “Kahveye geldik” der gibiydi. Belki bilinçaltındaki bir dürtü ile morali bozuk doktoru rahatlatmak istemişti. Hani “Merak etmeyin, hasta değiliz; muayene olmayacağız, sadece aşı olacağız” demek istemişti. Doktor bu kez iki gözü cep telefonunda, “Ne aşısı?”diye cevap verdi. Sesindeki ifade sanki “Ne aşısı? Aşı var da ben mi bilmiyorum” gibiydi. Grip aşısı deyince hemen masadaki bilgisayarına döndü. Bir işlem yaptı fişi bize geri verdi. Teşekkür ettik. Eşim Aile Sağlığı Merkezi’nde kaldı. Ben de fişi alıp karşıdaki eczaneye gittim.

Sanırım eczaneye de çalışanlardan sonra ilk gelen bendim. Kapıdan içeri girer girmez bir kadın korosundan “Nasıl yardımcı olabiliriz?” sesi geldi. Bu seslerden en güçlüsüne doğru yöneldim. Ben “Grip aşısı” der demez, kadın “Sabah telefon eden siz miydiniz?” dedi. Ben de “Evet” dedim. Kadın “Biz alışık değiliz böyle aramalara. Telefonda genelde bize bağırırlar. Siz çok kibardınız; çok şaşırdım” dedi. Ben de “O bağıranlara da bir yerde bağırmışlardır. Biliyorsunuz, anne babadan kötü muamele gören, dayak yiyenler çocuklarını da döver. Onun için bize kötü davranılmasını istemiyorsak yöneticileri çocukluğu mutlu geçmiş insanlardan seçmeli” dedim. Böylece ayaküstü bir hocalık gösterisi de yapmış, bir mesaj vermiş oldum. Ama bu mesajımdan fazla etkilenmediklerini gördüm. Aşıyı veren kadın “Aşıyı hemen mi vurduracaksınız? Eğer öyle değilse soğuk kalması gerekiyor” dedi. Ben de “Hemen” deyip soğuk aşı kutusunu kaptım. Aile Sağlığı Merkezi’ne döndüm. Sağlık görevlisi genç bayan aşıyı hemen yaptı. Aşı işi bitmişti ama benim işim bitmemişti. Eve dönerken biraz önce yaşadıklarımı düşünüyordum.

Mutsuz insanlar

Aile Sağlığı Merkezi’ndeki doktoru ve eczanede çalışan kadının söylediklerini düşündüm. Güne yeni başlamış doktor acaba niye o kadar perişandı? Büyük bir olasılıkla gün içinde durumu daha da kötü olacaktı. Acaba kimleri haşlayacaktı? Eczanedeki kadın “Genelde bize bağırırlar” demişti. “Kendisine hizmet verecek kimseye neden bağırır insan?” diye düşünmüştüm ama doktoru görünce şaşırmadım. Doktordan fırça yiyen, hıncını eczanedeki çalışandan alacaktı.

Ülkede “hava kurşun gibi ağır”. Herkes pimi çekilmiş el bombası gibi, patlamaya hazır. Bir şiddet birikimi var insanlarda; en ufak olumsuzlukta açığa çıkıyor. Sokağa çıktığınızda bunu gözlemliyorsunuz. Ülkenin üstünde sanki bir mutsuzluk, umutsuzluk bulutu çökmüş. İşte bu mutsuzluk bağırmak olarak, fiziksel şiddet olarak ve bazen de cinayet olarak dışa vuruyor. Genel olarak ülke insanımız mutsuz. Araştırmalar da bunu gösteriyor.

Dünya mutluluk raporu (World Happiness Report 2024)

Birleşmiş Mi̇lletler Genel Kurulu 2011 yılında mutluluk ile ilgili bir karar (Resolution-65/309- Happiness: Towards a Holistic Definition of Development)[ almış. Üye ülkeleri halklarının mutluluğunu ölçmeye davet etmiş; kamu politikalarınızı oluştururken bu ölçümler size yardımcı olur demiş. Buna dayanarak ilk “Dünya Mutluluk Raporu” (World Happiness Report) 2012 yılında yayımlanmış. Son rapor da bu yılın mart ayında yayımlandı. Bu rapor, “Gallup, the Oxford Wellbeing Research Centre, the UN Sustainable Development Solutions Network, ve the WHR’s Editorial Board” işbirliği ile gerçekleştirilmiş ve Türkiye dahil 143 ülkeyi kapsıyor.

 Bu araştırmada katılımcılardan mevcut yaşamlarını değerlendirmeleri isteniyor. Burada da “Cantril Ladder” denen bir skala kullanılıyor. 11 basamaklı bir merdiven düşünün. Bunun ilk basamağı “0”, yani bulunabileceğiniz en kötü durum. Öte yandan merdivenin 10. basamağı da bulunacağınız en ideal durum. Katılımcılara şu sorulmuş: “Buna göre şu andaki mevcut durumunuz hangi basamağa karşılık geliyor?” Alınan cevaplara toplumu temsil edecek biçimde ağırlık verilerek ülke için bir ortalama rakam bulunuyor. Buna “Life evaluation” deniyor. Üç yılın ortalaması alınarak ülkeler sıraya diziliyor. Bu yılın 2024 raporu, 2021-2023 yıllarının ortalamasını gösteriyor.

Son rapordaki sıralamaya göre ilk 10 ülke: 1. Fi̇nlandiya, 2. Danimarka,3. İzlanda,4. İsveç, 5.İsrail, 6 Hollanda, 7.Norveç, 8. Lüxenburg,9. İsviçre, 10. Avusturalya.

Ve Türkiye 143 ülke arasında 98’inci sırada. Gençler (30 Yaşından küçük) arasında ise durum daha da kötü. Gençlerimiz dünya mutluluk sıralamasında 101’inci sırada.

Araştırmada başka analizler de var. Örneğin, 2006-2010 ile 2021-2023 arasında ülkelerin mutluluklarının değişimi incelenmiş. Değişimler pozitiften negatife doğru sıralanmış. Mutluluğu artan ilk 10 ülke şöyle: 1. Sırbistan, 2. Bulgaristan, 3. Latviya, 4. Kongo, 5. Romanya, 6. Çin 7. Gürcistan, 8. Letonya, 9. Filipinler, 10. Togo. Öte yandan, 81’inci sıradan itibaren değişimler negatif. Yani bu ülkelerin ortalama mutlulukları düşmüş. Türkiye bu sıralamada 100’üncü sırada; yani mutluluk seviyesi düşmüş.

Bu araştırmada üç ölçümün ortalamasından oluşan, “Olumlu etken”(Positive effect) denen bir kavram tanımlanmış. Katılımcılara şu üç soru sorulmuş: “Dün çok gülümsediniz veya güldünüz mü?”. “Dün zevk duygusunu yaşadınız mı?”. “Dün ilginç bir şey öğrendiniz mi veya yaptınız mı? Bu üç soruya verilen “Evet” cevaplarının ortalamasına bakıldığında Türkiye’nin sırası 143 ülke arasında 141. Bizim altımızda sadece Lübnan ve Afganistan var.

Bu araştırmada üç ölçümün ortalamasından oluşan, “Olumsuz etken” (Negative effect) denen bir kavram da tanımlanmış. Katılımcılara şu üç soru sorulmuş: “Dün endişe hissini çok yaşadınız mı?”. “Dün çok üzgün müydünüz?”. “Dün çok kızdığınız bir gün müydü?”. Bu üç soruya verilen “Evet” cevaplarının ortalamasına bakıldığında Türkiye 16’ıncı sırada yer almış.

Sonuç olarak bu rakamlar ülkemizdeki mutsuzluğun seviyesi vurguluyor.

 

Bir yorum

Mutluluk önemli bir şeydir. Kişinin mutlu olması yetmez. Toplumun mutlu olması gerekir. Mutlu olmayan kişiler çevrelerine de mutsuzluk yayarlar. Örneğin, bu olguyu vurgulayan “Ne kendi eyledi rahat, ne âlem buldu huzur, Yıkılıp gitti cihandan, dayansın ehli kubur” mısraları Osmanlı Devlet Adamı Hâlet Efendi için söylenmiştir. Ama herkes için geçerlidir.

Yukarda sözü edilen araştırmadaki modelde kişilerin mutluluğuna/mutsuzluğuna etki eden altı faktör incelenmiş. Bu faktörler:

- Gayri safi yurt içi Hasıla (GDP).

- Sosyal destek (Social support). Bunu ölçen soru: “Bir sıkıntıya düştüğünüzde başvuracağınız bir kimse var mı?”

- Beklenen sağlıklı yaşam süresi (Healthy life expectancy).

- Özgürlük. (Freedom). Bunu ölçen soru: “Hayatınızla ilgili konularda verdiğiniz kararlardaki özgürlüğünüzden memnun musunuz?”

- Yolsuzluk algısı (Corruption Perception) Bunu ölçen iki soru: “Yolsuzluk bütün devlet yönetiminde yaygın mıdır?”. “Yolsuzluk iş dünyasında yaygın mıdır?”

- Cömertlik (Generosity). Bunu ölçen soru: “Geçen ay herhangi bir hayır kurumuna bağış yaptınız mı?”

Olaylara bunların ışığında baktığınızda ülkemizde insanların neden bu kadar mutsuz olduğunu anlarsınız.

Devleti yönetenlerin, halkın mutluluğu için bu faktörleri göz önüne almaları gerekir.

Tüm yazılarını göster