Kitapları milyonlar satan, yaşayan önemli Fransız felsefecilerden Frédéric Lenoir atölyelerde çocukların en çok aşağıdaki konuları tartışmak istediklerini söylüyor:
- Mutluluk
- Hayatın Anlamı
- Ölüm
- Sevgi
- Özgürlük vb.
Binlerce yıldır insan aklının evrensel karakteri değişmedi. Varoluş krizi ya da anlam sorunu sadece post-modern bireyi prangalamış değil. 4000 yıl önce Mezopotamya’da yazılan tarihin en eski metinlerinden Gılgamış Destanı baştan sona mutluluk, ölümsüzlük ve hayatın anlamı gibi sorulara ışık tutmaya çalışıyor.
Milattan önce 1000 yılın ortalarına doğru Çin’de Konfüçyüzim/Taoizm, Hindistan’da Budizm, Upanişad, İran’da Zerdüştlük, İsrail’de Yahudilik ve Antik Yunanda felsefe doğdu. İnsan zihni kümülatif birikim sonucu dünyanın tüm kültür havzalarında hemen hemen eş zamanlı bir sıçrama yapar.
Doğa kendi mecrasında mütevazice akarken kimimiz mutluluğu görkemli tahtlar, gösterişli saraylar ya da büyük servetler peşinde aradı. Hemen hemen tüm büyük filozoflar mutluluk formülü yazdı. Hobbes arzulardan arzulara koşmayı bize fısıldarken, Epikür hazzı muştuladı. Stoacılar için kayıtsızlıktır işin sırrı. Nietzsche için mutluluk, insanın kendini aşması ve kendi potansiyelini gerçekleştirmesidir.
Nietzsche ile Aristoteles’i harmanlayarak mutluluğu ben “yaratıcı eylem içerisinde bulunmak” olarak tanımlıyorum. Aylaklığa zaman ayırarak pasif ya da aktif, sürekli üretim/gelişim hali. Bütün gürültülere rağmen tutkulu ile yürümektir bence mutluluk. Tutku insanın içinde yanan bir ateş. Tutkulu insan basit muhasebelere girmeden harekete geçendir. Servet ve kudret dahil hangi kuvvet, eylem gücüne karşı durabilir ki?
Mutluluk alıp satılabilen bir nesne değil. Pek çok örneği görüldüğü gibi varlıklı olmak tek başına mutluluk için yeterli değil. Para hiçbir zaman önceliğim olmadı bu yolculukta. Bazıları için fazla çocuksudur belki ama hep merakla öğrenmenin ve uygulamanın peşinde ilerlemeye çalıştım. İnovasyon rastlantısal bir seçim değildi. Yeni bir bilgi keşfetmek ve onu somut bir esere/çıktıya dönüştürmek ana motivasyonum/tutkum. Siz de eğer arkasından koşacağınız hatta kendinizi kaybedeceğiniz bir tutkuya erken yaşlardan sahip olursanız, mutluluk kendiliğinden gelir. Peşi sıra para de gelir. Gelmese dahi tutku mutsuzluğa karşı paratoner gibi sizi korur, merak etmeyin.