Hiç şüphesiz dünyanın en önemli mutfaklarından biri Türk mutfağı. Fakat dünya ne bunun, ne de neler kaçırdığının farkında. Türk mutfağı denince yabancıların ilk aklına gelenleri döner, baklava, şiş kebap, lahmacun, sarma, mantı olarak sıralayabiliriz. Bunların buzdağının sadece görünen kısmı olduğunu söylemeye gerek yok. Orta Asya’dan yola çıkan, ardından 3 kıtada egemenlik kuran bir kültürün mutfağı da bu sınırlar içindeki diğer kültürlerden etkileniyor doğal olarak. Bu da müthiş bir çeşitlilik olarak sofralara yansıyor. Hatta Türkiye’nin herhangi bir yöresindeki yemek kültürünün, dünyaca ünlü mutfaklardan daha fazla çeşitliliğe sahip olduğunu söylemek abartı olmaz. Türkiye’ye gelen yabancılar, eğer her şey dahil sistemiyle çalışan otellere tıkılıp kalmadılarsa, bu zengin yeme-içme kültürünün belli bir kısmını görebiliyorlar. Ama ne yazık ki herkes böyle bir şansa sahip olamıyor. Zaten bir ülkenin mutfağını tanıtmanın yolunu bununla sınırlayamazsınız.
Gurme turları düzenlemek, dünyaca ünlü aşçıları ağırlamak, fuarlara katılmak gibi etkinlikler bir yere kadar tanıtımda etkili olabilir ama her konuda olduğu gibi bu konuda da tanınmanın, kabul edilmenin en önemli yolu literatüre girmek. Türk mutfağı dünyada etkili olan eğitim ve bilim kuruluşlarında kendine ne kadar fazla yer bulursa, yaygınlığı da o kadar artacaktır.
Bu bilinçle hareket eden Ege İhracatçı Birlikleri bünyesindeki altı gıda birliği, Ticaret Bakanlığı tarafından desteklenen Turquality Projesi kapsamında Las Vegas Üniversitesi’yle bir anlaşma yaptı. Bu anlaşma ile Türk mutfağı, bu üniversitenin bünyesindeki William F. Harrah Turizm Otelcilik Okulu müfredatına girdi. Derslerin içerikleri İzmir Ekonomi Üniversitesi ve Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) tarafından hazırlanacak. Böylelikle bu okulların mezunlarının portföylerinde Türk yemekleri de olacak. Bu işbirliği için Las Vegas Üniversitesi’nin seçilmesinin ana nedeni turizm konusunda dünyanın en başarılı eğitim kurumlarından biri olması. Yani yarın bir gün buradan çıkacak ünlü aşçılar Türk mutfağını daha iyi tanımış olacaklar. Sadece aşçılar değil elbette, Türk yemekleri, restoran yöneticilerinin, satın almaya karar verecek olan şeflerin ve satın alma direktörlerinin gündemlerine de okul yıllarında girmiş olacak.
EİB’in bu konudaki çalışmaları beş yıl süreli bu anlaşma ile sınırlı değil. Egeli gıda ihracatçıları buradaki yerli profesyonellerin ve tüketicilerin gönüllerini kazanıp Türk gıda ürünlerinin marka elçisi konumuna getirmeyi, etkili ve yönetilebilir bir pazar üssü olan Las Vegas’ tan başlayıp, sonrasında güneybatı ve Kaliforniya bölgesine, en sonunda tüm ülke geneline yayılmayı hedefliyor.
Neden 20 yıl sonra bir gece vakti, Las Vegas’taki eğlence mekanından çıkan iki Amerikalı kafadar, evlerine gitmeden önce bir işkembecide mola vermesinler ya da sabah okula gitmeye hazırlanan öğrenciler annelerinden mısır gevreği yerine serpme kahvaltı istemesinler ya da Kaliforniyalılar menemenin soğanlı mı soğansız mı olması gerektiğini tartışmasınlar?
Bunlar şu an için hayal gibi görünebilir ama en uzun yolculuklar bile, malum, bir adımla başlar.