"Müstakil bir mobbing ile mücadele kanunu şart"

İlhan İŞMAN

Mobbing ile Mücadele Derneği Genel Başkanı

Türkiye’de iş hayatında psikolojik taciz olarak da bilinen mobbing, çalışanların verimliliğini düşüren, işten ayrılmalarına neden olan ve işyerlerinde huzursuz bir ortam yaratan ciddi bir milli sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum, hem çalışanların hem de işverenlerin zararına sonuçlanmakta ve ülkemizin beşeri sermayesini önemli ölçüde eritirken, sürdürülebilir bir rekabet avantajı elde etmemizi de engellemektedir.

Bu makalede, Türkiye’de müstakil bir mobbing ile mücadele kanununa neden ihtiyaç duyulduğu, bu kanunun beşeri sermayemizin korunmasındaki ve rekabet gücümüzün artırılmasındaki rolü ve İLO’nun 190 sayılı İşyerinde Şiddet Ve Tacizin Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi’nin ülkemiz çalışma hayatına olan olumlu potansiyel katkıları ele alınacaktır.

Türk hukuk sisteminde direk olarak mobbingi tanımlayan, ceza ve yaptırımlarını ortaya koyan müstakil bir mobbing ile mücadele kanunu bulunmamaktadır. Ülkemizin taraf olduğu AB sosyal şartının 26. maddesi, ILO sözleşmeleri, İnsan Hakları Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi, Anayasa’nın 10. 17. 49. VE 50. maddeleri, Borçlar Kanunu’nun 58. ve 417’nci maddeleri, Medeni Kanun’un 24 ve 25. maddeleri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 10. ve 125/d bendi, Türk Ceza Kanunu’nun 94. 96. 117. 121. 123. 125. 257 ve 267’ncı maddeleri, İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu, İş Kanunu’nun 5. ve 77’nci maddeleri, kapsamında idari, cezai ve tazmini gereken suçlardandır. Ancak bu düzenlemeler, mobbingin somut olarak tanımlanması, önlenmesi ve sonuçlarının belirlenmesi konusunda yetersiz kalmaktadır.

Mobbing, çalışanların motivasyonunu düşürerek, iş performanslarını olumsuz etkileyerek ve psikolojik sorunlara yol açarak beşeri sermayenin önemli kaybına neden olmaktadır. Müstakil bir kanun, çalışanların haklarını daha etkin bir şekilde koruyarak bu kaybı önleyecektir. Mutlu ve motive çalışanlar, işverenler için en büyük varlıktır. Mobbingsiz pozitif bir çalışma ortamı, çalışanların bağlılığını artırarak işletmelerin verimliliğini yükseltir ve uzun vadede ülkemizin rekabet gücünü de artırır.

Mobbingin birey ve toplum üzerindeki etkileri incelendiğinde, bireysel etkiler başlığında mobbing mağdurlarının psikolojik sağlıkları üzerinde olumsuz etkilerinin olduğunu görmekteyiz. Bu etkiler arasında, depresyon, anksiyete, stres ve hatta intihar düşünceleri yer almaktadır. Toplumsal etkiler ise, işyerlerinde düşen verimlilik, artan işgücü kayıpları, moral ve motivasyonun azalması gibi faktörleri kapsamaktadır. Mobbingin topluma olan negatif etkileri, iş dünyasında ve ekonomide ciddi sonuçlara yol açabilmektedir.

Mobbingin bireysel etkileri mağdurlar üzerinde ciddi boyutlara ulaşabilir. Bu etkiler arasında, psikolojik rahatsızlıkların artması, kendine güvenin azalması, izolasyon ve stres yer almaktadır. Mobbing mağdurlarının iş performanslarının düşmesi de bireysel etkiler arasında önemli bir konudur. Mağdurların motivasyonlarının azalması işyerindeki ilişkileri olumsuz etkileyebilir ve kişisel yaşamlarına da yansıyabilir. Bu durum, toplumun genel psikolojik sağlığına da zarar verebilir.

Mobbingin toplumsal etkileri, işyerinde verimlilik kayıpları, artan işgücü kayıpları, moralin düşmesi ve motivasyonun azalması gibi sonuçları beraberinde getirir. Bu durum, işletmelerin ekonomik açıdan zarara uğramasına yol açabilir. Ayrıca, toplumdaki genel insan kaynağının verimsiz kullanımı ve iş gücü piyasasında dengesizlik yaratılabilir. Bunun yanı sıra, mobbingin toplumsal etkileri, mağdurun ailesi, arkadaşları ve çevresindekiler üzerinde de olumsuz etkiler yaratabilir.

Mobbingin işyerinde ve ekonomi üzerinde birçok olumsuz etkisi bulunmaktadır. Bu durum işyerinde verimlilik ve işgücü kayıplarına neden olmaktadır. Mobbinge maruz kalan çalışanlar, motivasyonlarını kaybederek işlerini istenilen performansla yapamamakta ve hatta işten ayrılabilmektedirler. Bu durum işyerinde sürekli bir şekilde moralin düşmesine ve motivasyonun azalmasına yol açmaktadır.

Mobbingin işyerinde yarattığı etkilerden biri de verimlilik ve işgücü kayıplarıdır. Mobbinge maruz kalan çalışanlar, psikolojik olarak olumsuz etkilenerek iş performansları düşmektedir. Ayrıca, mobbing nedeniyle işten ayrılan veya raporlu olarak işe gelmeyen çalışanlarla beraber işyerindeki işgücü de azalmaktadır. Bu durum işyerinin verimliliğini ve karlılığını olumsuz etkilemektedir.

Mobbing, işyerinde moral ve motivasyon düşüşüne de neden olmaktadır. Çalışanlar, mobbing nedeniyle sürekli bir şekilde stres altında oldukları için işlerine dair motivasyonlarını kaybetmekte ve moral düzeyleri düşmektedir. Bu durum ise işyerinde çalışanların sahip oldukları pozitif iş ortamını olumsuz etkilemekte ve iş verimliliğini azaltmaktadır.

Mobbingin milli ekonomiye de çok ciddi zararları vardır. Bu maliyetler arasında işgücü kaybı, sağlık harcamaları, hukuki süreçlerin maliyeti, yan haklar ve tazminatlar bulunur. Tüm bu maliyetlerin detaylı bir şekilde belirlenmesi, mobbingin milli ekonomiye olan gerçek zararının ortaya konulmasına yardımcı olacaktır. Ayrıca, işyerindeki verimlilik kaybı, moralin düşmesi ve motivasyonun azalması gibi etkilerin ekonomik boyutu da göz önünde bulundurulduğunda müstakil bir mobbing ile mücadele kanununa ihtiyaç olduğu açıkça görülecektir.

İLO’nun 190 sayılı sözleşme, işyerlerinde şiddet ve tacizin önlenmesi konusunda uluslararası standartları belirleyen önemli bir uluslararası anlaşmadır. Bu sözleşmenin ülkemiz tarafından onaylanması, çalışma barışı adına çok önemli faydalar sağlayacaktır. Her şeyden önce ülkemizin uluslararası iş hukuku standartlarına uyumunu sağlayarak, ülkemize gelecek yabancı sermayeyi teşvik edecek, yatırımcı güvenini artıracaktır. İşverenleri ve çalışanları şiddet ve taciz konusunda bilinçlendirerek, bu tür davranışların önlenmesine katkı sağlayacaktır. Mevcut mevzuatın gözden geçirilerek, 190 sayılı sözleşme hükümlerine uygun hale getirilmesini sağlayacaktır.

Mobbing, sadece çalışanların değil, aynı zamanda işletmelerin ve toplumun da önemli bir sorunudur. Müstakil bir mobbing ile mücadele kanununun kabul edilmesi, çalışanların haklarının korunması, işletmelerin rekabet gücünün artırılması ve ülkemizin beşeri sermayesinin etkin ve etkili kullanılması açısından büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, 190 sayılı sözleşmenin onaylanması da, bu süreçte önemli bir adım olacaktır.

2010 Yılında kurulan Mobbing ile Mücadele Derneği olarak; Mobbing ile mücadele konusunda çalışanların ve işverenlerin bilinçlendirilmesi için Mobbing Temel Farkındalık ve Temel Analiz Uzmanlık eğitim programları düzenliyor, başta meslek profesyonelleri olmak üzere, toplumu mobbing ile mücadele konusunda bilinçlendiriyoruz. Şikayet mekanizmalarının güçlendirilmesi ve mağdurların korunması için yasal düzenlemeler yapılması adına kamuoyu oluşturulması için çaba sarf ediyoruz. İşyerlerinde psikolojik danışmanlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması için şirketlere mentörlük hizmetleri sunuyoruz.

Sonuç olarak, müstakil bir mobbing ile mücadele kanunu; sadece bir yasal zorunluluk değil, aynı zamanda Türkiye adına insan hakları ve sosyal sorumluluk meselesidir. Bu konuda siyasi partileri, TBMM’ni, Sendikaları, meslek odalarını, baroları, medyayı ve ilgili tüm kurum ve kuruluşları göreve çağırıyoruz. Bu kanun Türkiye’nin daha adil, daha huzurlu ve daha rekabetçi bir ülke olmasına katkı sağlayacaktır.

Ülkemize olan sorumluluğumuz ve İnsanı yaşat ki devlet yaşaşın diyen kadim bir toplumun bir bireyi olarak çalışma barışının geliştirilmesi, onurlu çalışma hakkının korunması, işyerlerinde şiddet ve tacizin önlenmesi, pozitif işyerleri ortamlarının çoğalması için;

Türkiye’nin müstakil bir mobbing ile mücadele kanununa ihtiyacı var.

Tüm yazılarını göster