Orta Vadeli Programlar (OVP) çok önemli belgedirler. Makro politikaları, ilkeleri, hedef ve gösterge niteliğindeki temel ekonomik büyüklükleri, gelecek üç yıla ilişkin toplam gelir ve gider tahminlerini, bütçe dengesi ve borçlanma durumu ile kamu idarelerinin ödenek teklif tavanlarını içeren temel politika dokümanlarıdır. Kamunun üç yıl boyunca hedeflerini ve önceliklerini ortaya koyar. Nereye ne kadar para harcayacağını, kaynaklarının nereye tahsis edileceğini gösterir. Hem geleceğe ışık tutarlar hem de ekonominin performansına dair esaslı bir muhasebe yapma imkânı verirler.
Ekonomistler ve şirketler de orta vadeli programları çok önemserler. Çünkü bu programların hazırlanma amaçlarından biri de özel sektörün önüne bir perspektif koymaktır. Bu planlar şirketlere bütçe ve planlarını yaparken ışık tutar, zemin hazırlar. Türkiye ekonomisinin 2023-2025 dönemine ilişkin OVP’si 2022 yılı Eylül ayında Resmi Gazete'de yayımlanmıştı. O zaman birçok şirket ve kuruluş 2023 iş planlarını yaparken bu OVP’yi rehber almıştı. Şimdi yıl tamamlandı ve geçen hafta açıklanan GSYH rakamları ile birlikte 2023 yılına ait tüm makroekonomik sonuçlar orta çıkmış oldu.
Dolayısıyla “Türkiye 2023 için neler hedeflemişti? Neler oldu?” diye bakacak, yani bir muhasebe yapacak durumdayız.
- 2022 Eylül ayında açıklanan OVP’ye göre GSYH’nın 2023’te yüzde 5 büyümesi öngörülüyordu. Geçen hafta açıklanan rakamlara göre GSYH geçen yıl yüzde 4,5 büyüdü. Yani programlanandan biraz daha yavaş büyüdük. Buna karşın 867 milyar dolar olması öngörülen GSYH büyüklüğü ise 1,1 trilyonu aştı. Aynı şekilde 10,079 dolar olması hedeflenen kişi başına milli gelir ise 13,110 dolar oldu. Ekonominin daha düşük bir oranda büyümüş olmasına rağmen büyüklük ve kişi başına gelirin dolar bazında daha yüksek çıkması ise TL’nin dolar karşısında 2023 yılında reel olarak değerlenmesinden kaynaklandı.
- Tüketici fiyatları ile enflasyonun 2023 sonunda yüzde 24,9 olması hedeflenmişti ama yüzde 64,77 ile programlananın iki katından bile çok daha yüksek bir seviyede gerçekleşti. Aynı şekilde 2023 yılında yüzde 32,3 olacağı öngörülen GSYH zımni deflatörü ise yüzde 67,5 oldu.
- Ödemeler dengesinde cari işlemler açığının 22 milyar dolar ile milli gelirin yüzde 2,5’i düzeyinde tutulması planlanıyordu. Ama fiili açık 45,2 milyar dolar ile hedefin iki katını aştı. Açığın milli gelire oranı ise yüzde 3,6 dolayındaydı.
- Bütçe açığı ise OVP’de 659 milyar lira olarak planlanmıştı ama gerçekleşme 1,4 trilyon lira ile hedefin iki katını aştı. Depremin de etkisiyle genişleyen açığın milli gelire oranı ise yüzde 5,2 ile OVP hedefi olan yüzde 3,5’in üzerine çıktı.
- OVP’de yüzde 10,4 olarak hedeflenen işsizlik oranı ise yüzde 8,8 olarak gerçekleşti.
Kısacası, kritik cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin yapıldığı 2023 yılında Türkiye büyüme anlamında kötü bir performans göstermedi. Bu performansa bağlı olarak işsizlikte de yılı öngördüğünden daha iyi bir noktada tamamladı. Ancak işsizlik oranı gerilerken atıl işgücü oranının yüzde 21,4’ten 24,7’ye yükselmesi işsizlikteki görüntüyü bulanıklaştırdı. Aynı şekilde GSYH’nin makul bir oranda büyümesine karşın sanayi, tarım ve hizmetler sektörlerinde büyümenin manşet rakamın çok altında kalması, hatta neredeyse yerinde sayması büyümenin niteliğine dair soru işaretleri yarattı. Sonuçta, öyle ya da böyle seçim yılında büyüme hedefinden önemli bir sapma olmadı, ama bu performansı gösterebilmek uğruna enflasyon, cari işlemler ve bütçe dengesi gibi üç önemli göstergede hedeften çok büyük sapmalara katlanıldı.
Yani 2023 yılında Türkiye, büyüyen ancak hem iç hem de dış dengesi bozuk bir yüksek enflasyon ekonomisi görüntüsü verdi.
Bu arada bizim bir de yıllar önce açıklanan 2023 hedeflerimiz vardı. Buna göre Cumhuriyet’in 100’üncü yılında GSYH’nin 2 trilyon dolar, kişi başına gelirin 25,000 dolar ve ihracatın ise 500 milyar dolar olması öngörülüyordu. Her üçünde de hedeflerin yanına yaklaşılamadı.