Pandemiyle birlikte online alışveriş hayatımızın vazgeçilmezleri arasına girdi. Gıdadan tekstile, mobilyadan teknoloji ürünlerine kadar her alanda online alışveriş platformları ve cep telefonu uygulamaları milyonlarca kişi tarafından kullanılıyor. Mücevher de bu akıma uyan sektörlerden biri… Türkiye’nin köklü mücevher markalarının cirolarında online’ın payı giderek artıyor. Markalar artık farklı projelerle bir adım öne geçmek için proje geliştiriyor. Sektörde 30 yılı geride bırakan İnci Gold da bu alana yatırım yapan şirketlerden… Yılda bir tona yakın üretim kapasitesi olan, yaklaşık 40 ülkeye her yıl 15 milyon dolar ihracat yapan İnci Gold, kullanıcılara kendi tasarımlarını oluşturma imkanı sunan uygulamayı Mart ayında devreye aldı. Uygulamada 1.500 ürünün taş ve altın rengini, ayarını, ölçüsünü tasarlayıp son halini çeşitli açılardan görerek satın alma fırsatı sunuluyor. Her ürünün 972 açıdan görülebildiği uygulamaya 1,5 milyon fotoğraf eklendi.
‘Artırılmış gerçeklik teknolojisiyle satış yapacağız’
Uygulamanın detaylarını konuşmak için İnci Gold’un CEO’su Erkan Kurtulmuş ve şirketin ikinci kuşak temsilcisi, Genel Müdür Cüneyt Kurtulmuş ile bir araya geldik. Yurt dışı odaklı çalışan bir marka olduklarını ve uygulama ile toptancıları aradan çıkararak dünya çapında perakende satışa yönelmeyi hedeflediklerini belirten Erkan Kurtulmuş, şöyle anlatıyor:
“Biz tamamen yurt dışına çalışan bir şirketiz. Almanya ve Polonya’da ofislerimiz var. Almanya’da e-bay ve Amazon’da Pargold markamızla ürünlerimiz satılıyor. 20 yıllık ihracat kültürümüz var. 2009 yılında ihracatta ilk 10 şirketten biri olduk. Bugün ABD’den Japonya’ya, Avustralya’dan Güney Afrika’ya 38 ülkeye ihracat yapıyoruz. Sıfır stok çalışıyoruz. Hong Kong, Singapur ve Las Vegas gibi dünyanın en önemli fuarlarına katılıyoruz. Dijital uygulamamız ile artık perakende satışta da iddialıyız. Üç yıldır bu proje üzerinde çalışıyoruz. 1 milyon dolar yatırım yaptığımız uygulamayı sürekli geliştiriyoruz. Geleceğe yatırım yapıyoruz. Çünkü birkaç yıl sonra stok maliyetleriyle iş yapmak zorlaşacak. Dijitalleşmeyi başaramayan mücevher markaları önümüzdeki 10 yılda yok olup gidecek. Online’da seçeneklerin sınırı yok. Örneğin biz uygulamamıza 1,5 milyon ürün fotoğrafı koyduk. Bir babayiğit daha çıkıp bunu yapamaz, o kadar iddialıyım. Önümüzdeki dönemde artırılmış gerçeklik teknolojisiyle de satış yapacağız. Mücevherin pazar yerini kurmayı da hedefliyoruz. Burada yer alacak markaları kendimiz seçeceğiz ve mücevher bizim online AVM’mizde satılacak.”
Şirketteki dijitalleşme projelerine liderlik eden Cüneyt Kurtulmuş da “Uygulamamızı ilk etapta 40 bin kişi indirdi. Milyonla ifade edilen kullanıcı sayısına ulaşmayı hedefliyoruz. Çok güzel geri dönüşler alıyoruz. İnci Gold uygulamamızı, gerçekleştireceğimiz yeni iş birlikleri ile yurt dışında hizmete sunmayı ve ülkemizin dünya kuyum sektöründeki konumunu daha da ilerilere taşımayı hedefliyoruz” diyor.
En fazla küpe satılıyor, onu yüzük ve kolye izliyor
Uygulamada en çok hangi ürünlerin tercih edildiğini soruyorum, Erkan Kurtulmuş şu yanıtı veriyor: “Yıllık 2 binden fazla tasarıma imza atan İnci Gold’un altın, gümüş ve pırlanta olmak üzere 8 ayar ila 18 ayar arası kolye, kolye ucu, küpe ve bileklikten oluşan çok geniş yelpazede ürün kapasitesi bulunuyor. Biz çok iyi bir küpeciyiz ve uygulamamızda da en çok küpe satılıyor. Sonra yüzük ve kolye geliyor. En ucuz ürünlerimiz 200-250 TL’lik gümüş ürünler… Uygulamamızda 400 bin TL’ye kadar fiyatı olan ürün bile sipariş edilebiliyor. 500 bin TL’lik ürünleri de koyacağız önümüzdeki ay…”
“Çırak olarak girdiğim Kapalıçarşı Üniversitesi’nden mezun oldum”
İnci Gold, 1992 yılında Adnan Kurtulmuş, Erol Kurtulmuş ve Erkan Kurtulmuş kardeşler tarafından kurulmuş. Erkan Kurtulmuş, sektöre adımını Kapalıçarşı’da çıraklık yaparak attığını anlatıyor. Şirket kurmaya ve markalaşmaya giden süreci ise şöyle anlatıyor: “Babam Gedikpaşa’da bir iş hanının çay ocağını ve güvenlik işlerini yapıyordu. İlkokulu bitirince iki yıl kadar orada çalıştım. Amcam iyi bir çanta imalatçısıydı, bir beni yanına almadı, ‘O kuyumcu olsun’ dedi ve beni Kapalıçarşı’ya çırak olarak verdiler. Çok hırslıydım. Çıraklık, kalfalık, ustalık derken 17 yaşında kendi işimi kuracağım diye babama gittim. Babamın verdiği 4 bin Mark ile altın alıp kurdum şirketi. 4 bin Mark o zamanlar 150 gram altın ediyordu. Sonra kardeşimi aldım yanıma, amcam da destek verdi. İki yıl atölye gibi çalıştık. Ben askere gidince kardeşim başka bir atölyede zincir teknolojisini öğrendi. Bunun çok katkısını gördük. Ben askerden dönünce bir aile arsasını satıp Kapalıçarşı’da 150 metrekarelik bir yer kiraladık. Elimde 1 kilo altınlık para kaldı. Şu anda bir tona yakın üretim kapasitemiz var. 40’a yakın ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz.”
Yurt dışına ilk çıktığında İngilizce bilmemenin sıkıntısı çok yaşadığını anlatan Erkan Kurtulmuş, şöyle devam ediyor: “2000 yılında ilk mücevher fuarına katıldım. Çemberlitaş’ta lisede çalışan İngilizce öğretmeni arkadaşımdı, standımızda bize o yardımcı oldu ve tercümanlık yaptı. 2001 yılında İtalya’ya gittim. Birçok yabancı ürünlerimizle ilgileniyordu ama ben İngilizce bilmiyordum ve canım çok yandı. O gün karar verdim ve çocuklarım en az üç dil bilecek dedim. Bu sözümü de tuttum. Ben Kapalıçarşı Üniversitesi’nden mezunum. Biz okumadık ama ikinci nesile en iyi eğitim imkanlarını sunduk. Tabir yerindeyse yemedik içmedik, parayı eğitime yatırdık. Şimdi biz üç kardeşin üç oğlu şirkette sorumluluk almaya başladı. Biz kurduk, onlar daha ileriye taşıyacak.”