Türkiye’nin stratejik sektörlerinin üst sıralarında yer alan mücevher, pandemiden sonra hem ihracat hem de iç piyasada oldukça hareketli günler yaşıyor. ABD’den Avrupa’ya, Uzakdoğu’dan Ortadoğu’ya dünyanın her yerinden Türk mücevher üreticilerine gelen talepler artarken, özellikle İstanbul’da Kuyumcukent ve VizyonPark’taki atölyelerde vardiya sayısı yükseliyor. İç piyasada da ertelenen düğünlerin devreye girmesiyle birlikte satışlar oldukça hareketli. Ancak tüm bu olumlu gelişmelerin ötesinde Türk mücevher sektörünün önünde gidecek daha çok yolu var. Toprak altındaki madenlerin çıkarılmasından, ihracatta sağlanacak bazı kolaylıklara, iç piyasanın hareketlenmesi için atılacak adımlardan kalifiye eleman yetiştirilmesine kadar onlarca konu masada çözüm bekliyor. Geçtiğimiz günlerde, Nasıl Bir Ekonomi ve İsgold işbirliğinde düzenlediğimiz Altın Sohbetler programımızda İTO Kuyumculuk Komitesi Başkanı Ercan Özboyacı’yı ağırladık. Çocukluğu Kapalıçarşı’da geçen ve halen işin içinde olan Özboyacı, 9 Kasım’da İTO’da seçildiği bu görev öncesinde günlerce, onlarca kuyumcu esnafını ve ihracatçıyı dinleme fırsatı bulduğunu, dolayısıyla pazardaki sorunlar ve çözüm önerileri üzerinde yoğunlaştıklarını anlattı. Özboyacı, ‘Hem ihracat hem de iç piyasada ticaretin kolaylaştırılması için düzenlemelere ihtiyacımız var’ diyor.
İlk sırada eleman sıkıntısı var
Özboyacı, söze İTO’da temsil ettikleri sektörle ilgili bazı rakamlar vererek başlıyor; ‘İTO’da 6.370 üyemiz var kuyumculukta. Aslında son tescil olanlarla 7 bin civarında meslektaşımız İTO’ya üye. Sektörümüzde en çok üyeye sahip İTO olduğu için en çok beklentinin olduğu yer de orası’ diyor. Yaşanılan en büyük problemlerden birinin kalifiye eleman sıkıntısı olduğunu belirten Özboyacı, şunları anlatıyor: “Eleman bulamıyoruz. Ben son bir ayımı Kuyumcukent ve Vizyonkent’te geçirdim seçim öncesinde. Hepsinin ana problemi buydu. Bizim mesleğimizde yazlı olmayan kurallar vardır. Ben mesela Kapalıçarşı’da büyüdüm, bazen sıkılırdım, yandaki komşunun vitrinine bakardım. Babam ‘Ayıp, komşunun vitrinine bakılmaz’ derdi. Bizlerde birbirimizin elemanlarını almak, modellerini almak gibi konular olmaz. Dolayısıyla pandemi sonrası atölyeler vardiyalı çalışıyorlar, ihracatta ciddi siparişler alıyoruz. Ama eleman yok. Bu konuda İTO’nun burada imkanları devreye girsin istiyoruz.” Peki neler yapılabilir? Ercan Özboyacı, “Kuyumculuk meslek liselerine önümüzdeki dönemde destekler verip eksiklerini tamamlamak istiyoruz. Bu liselerin atölyeleri var, buradaki imkanları güncel tutmak gerekiyor” diyor.
‘Kredi kartı taksit sayısı artırılsın’
Ercan Özboyacı, sektörün en büyük taleplerinden birinin, altın esaslı muhasebeye geçmek olduğunu da söylüyor. Özboyacı, “Bu konu bir an önce çözülürse, hükümete, “Bizim sektörden aldığınız vergiyi biliyorsunuz, bu sisteme geçtiğimizde ödediğimiz vergiyi 2’ye 3’e katlamazsak kararı geri çekin. Şubeler açıp büyüyelim’ diyoruz. Yıllardır çözülemeyen bu problemi çözmek için harekete geçtik” diye konuşuyor.
İç piyasayı hareketlendirmek için atılacak bir diğer adımın ise kredi kartında şu anda 3 olan taksit sayısının 8 ila 12’ye çıkarılması olduğunun altını çizen Özboyacı şöyle devam ediyor: “Biliyorsunuz 1 Temmuz 2021’de 6 taksit oranı 3’e düşürüldü. Bizim sattığımız ürünler ihtiyaç malzemesi değil. Kişisel zevk için alınan ürünler. Dolayısıyla altın fiyatlarının da arttığı bu dönemde taksit imkanlarının artırılması işleri daha da açar.”
Özboyacı, sektördeki bir diğer sorunun da altın kredilerinin maliyetinin çok yükselmesi olduğunu vurguluyor. Özboyacı, “Altın kredilerinin faizleri dünyadaki en düşük borçlanabileceğiniz üründür. Fakat son dönemde altın kredilerinin de faizleri yükseldi. Bu konuda kolaylık istiyoruz. Öte yandan ülkemizde çok ciddi altın madenleri var. Sektör olarak bu altınların çıkarılmasını istiyoruz. Doğaya, çevreye zarar vermeden toprak altında bekleyen bu madenlerin ekonomiye kazandırılmasını talep ediyoruz” diyor.
■ 'Yastık altı altınlar sisteme giriyor’
Ercan Özboyacı, yastık altı altınların ekonomiye kazandırılması konusuna da değindi. Kuyumcu Altın Değerleme Sistemi (KAD-SİS) hakkında bilgi veren Özboyacı, “KAD-SİS çok güzel bir proje. 68 ilde üyesi var, 9 banka dahil oldu sisteme, 238 altın değerleme noktası var. Vatandaşımız bu noktalara gidiyor, hangi bankayla çalışmak istiyorsa o bankaya altınlarını yatırıyor” dedi. Yastık altı altınların toplanmasıyla ilgili geçmiş yıllarda da girişimciler olduğunu hatırlatan Özboyacı, “Türk toplumunda tasarruf olarak aldığımız altınların, zor günler için ‘kolumda, boynumda dursun’ şeklinde bir kültürü var. Bu nedenle herkes de götürüp bunları bankaya yatırmak istemiyor. Ama hatırlatmakta fayda var, çalınmaya karşı en güvenli yol da altınların bankada durması aslında. Ben sisteme girişin daha da artacağını düşünüyorum” dedi.
■ ‘Altının ucuz kaldığını düşünüyorum’
Ercan Özboyacı’ya, herkesin merak ettiği altın fiyatlarının seyrini soruyoruz. Şöyle yanıtlıyor: “Çok küçük yaşlardan beri Kapalıçarşı’da olduğum için hep bu soruyla karşılaşırım. Tabii bir öngörüm var. Jeopolitik konular altın fiyatlarını direkt etkiliyor. Geçen haftalarda altının onsu 1600’ler seviyesindeydi, bütün yorumlarda altının 1400’lere düşeceği noktasında algı yaratılıyordu, sonra 1780’lere kadar ons tekrar yükseldi. Ben şahsen altının halen ucuz olduğunu düşünüyorum. Çünkü altın fiyatlarının da ciddi oranda baskılandığını düşünüyorum. Rusya ve Çin’in elinde ciddi miktarda altın var. Bu altından faydalanıp bunu bir finans gücü olarak kullanmasınlar diye bu savaş ortamında fiyat baskılanıyor. Diğer taraftan FED faiz oranları ana belirleyici.” Altının, ‘Her gün alayım satayım’dan ziyade biraz daha uzun vadeli bir yatırım olduğunun altını çizen Özboyacı, “Yani altını alıp uzun vadeli elinizde saklarsanız zarar etme ihtimali yok. Öte yandan dolar kuru da aylardır 18 civarında gelip gidiyor. Ben dolar kurunun da düşük kaldığını düşünüyorum. Bizim maliyetleri ciddi yönde etkiliyor. Piyasa mutlaka kendini düzeltir. Ben altın fiyatlarında en azından TL bazında bir düşüş beklemiyorum” diyor.