Motorsporları dopingi

Okan ALTAN OTOMOTİVİN İÇİNDEN

Pandemi nedeniyle hayat durdu, turizm bitti, Türkiye’ye ilgi azaldı, vs derken, motorsporlarının zirvesindeki en önemli iki etkinlik, tüm dünyanın olumlu bakışlarını yeniden Türkiye’ye çevirdi...

Biri Dünya Ralli Şampiyonası, diğeri de Formula 1...

Her iki organizasyonu da yüzlerce TV ve diğer medya kanalları naklen yayınlarken, bu iki yarışı canlı izleyen bir milyardan fazla meraklı var. Yarış tutkusunun yanında, bu etkinliklerin gerçekleştiği ülkelere ve yerlere olan sempatinin büyümesi de aşırı önemli bir katma değer.

Özellikle bu sıkıntılı dönemde ülkemizin tanıtımına, uluslararası prestijine çok farklı bir koldan fayda sağlanıyor olması da, aklımızda kalmalı. 2018’de sekiz yıl aradan sonra ülkemizde yeniden koşulmaya başlanan, WRC’nin en zorlu etaplarına sahip Türkiye Rallisi için sezonun en karakterli yarışı denilmişti. Parkurlardaki aksiyonlar ve Muğla’nın muhteşem manzarası, herkesin başını döndürmüştü.

Pilotların dayanıklılığını ve araçların sağlamlığını görebildiğimiz bir ekstrem yarış olarak, sadece bizlerin değil tüm yabancı gazetecilerin bile “en güzel ralli” yakıştırmasını da kazanmıştı.

2019’da da kayalar, büyük taşlar, derin izler ve sayısız bilinmeyenle mücadeleler, etaplarda suspansiyonları, jantları ve lastikleri adeta eritmişti... Parkur boyunca toz sisi içinde iyi konsantrasyonu olan ve sakinliğini koruyabilen podyuma çıkabilmişti.

Eski zamanların Safari ve Akropolis yarışları kadar kırıcı, araçların mühendislik kalitesini ortaya çıkaran ve cesaret sınırlarının zorlandığı Türkiye Rallisi’ne gelen dünyanın en iyi rallicileri ve ekiplerinin yorgunlukları kadar keyiflerini de bu hafta sonu yine göreceğiz.

Başta eski rallici motivasyonuyla limitlerin üstünü zorlayan Tosfed Onursal Başkanı Serkan Yazıcı olmak üzere tüm Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu TOSFED yönetimine adanmışlıklarıyla bu devasa organizasyonu Türkiye’ye yeniden kazandırmayı başarmış oldukları ve takvimde tutabildikleri için müteşekkiriz.

Diğer yanda ise, dünyanın en iyisi olarak kabul edilen pistimizi uzun yıllar boyunca bireysel çabalarıyla koruyan ve nihayet Türkiye bayrağını Formula 1 dünyasına yeniden dikmeyi başaran, yarış ve otomobil tutkunu, Vural Ak’a teşekkür etmemiz gerekiyor.İki ay sonra Intercity Park’a hızlıların en hızlılarını toplayacak olan İstanbul Grand Prix’sinin, ülkemizden uzaklaşmış diğer yarış kolları için de kapıları yeniden açacağından eminiz.

Bu yıl Kuzey ve Güney Amerika’da, Çin’de, Vietnam’da ve başka birçok güçlü ülke rakiplerini geride bırakarak F1 şampiyonasına da ev sahipliği yapacak Türkiye’nin diğer ülkelerce ciddi şekilde kıskanıldığını da, buraya gelmeye en çok sevinenlerin Formula 1 pilotları olduğunu da ve özellikle 8. virajın stresini tüm dünyadaki motorsporları camiasının şimdiden konuşmaya başladığını da söyleyelim.

Bu iki dev yarışın coşkusuna katılacak otomotiv endüstrimizin lider markaları da tatlı bir telaş içinde. Liderliğe oynayan i20’yi üreten Hyundai’den başka Türkiye’de fabrikaları olan Toyota ve Ford’un WRC’de; Renault, Mercedes ve Honda’nın Formula 1’de boy göstermesi ve Ferrari ile Alfa Romeo’nun dolaylı olarak Tofaş ile organik ilişkisi, yerel ilgiyi maksimuma çıkaracak. Bu arada, Türkiye’nin büyük lastik üreticisi Pirelli’nin de, yarışların en büyük tedarikçisi olduğunu unutmayalım.

Özlemle ve severek en iyisini yapabildiğimiz organizasyonlarımızdan yayınlarda övgüyle bahsedilmesi, tüm dünyadaki izleyenlerin hayran kalması, ihtiyacımız olan imaja fazlasıyla katkı sağlayacak. O sebeple, hepimizin desteği şart!

Tüm yazılarını göster