Türkiye’nin hâlihazırdaki ekonomi modelinde bir sıkışma gözleniyor. Ekonomik aktörlerin hoşnutsuzlukları zirve yaptı. Modelin çıkış noktasında adı sıkça geçen ihracatçılar döviz kurlarından yüksek sesle yakınıyorlar. Yine başlangıçta, üretime vurgu yapılıyordu. Üretici şirketler artık kredi bulamıyorlar. Tüketiciler hayat pahalılığından şikâyet ediyorlar. Bankacılık sektörü her taraftan baskı yiyor.
Muhalefet seçimi kazanırsa politikada değişiklik olacağını belirtiyor. İktidarın da bunu düşündüğü dillendiriliyor da, Mehmet Şimşek’in şartlarını Cumhurbaşkanı’nın kabul etmemesi ilginçtir. Bir taraftan, Erdoğan’ın kafasında bir değişim fikri olsaydı önerilere ‘‘tamam’’ derdi. Öte yandan, ‘‘Şimşek’in fikirleri kabul edildi’’ haberleri çıksaydı, bugüne kadar uygulanan politikanın yanlış olduğu manasına gelirdi. Özetle, Erdoğan seçimi kazanırsa politika değişimi bahse açıktır.
Seçim sonucundan bağımsız, modelin değişmesi gerekiyor. Döviz kurlarının, enflasyon kadar yükselmesine izin verilmiyor. Kurlar serbest bırakılsa, enflasyona bir darbe de buradan gelecek. Merkez Bankası'nın gösterge faizinin, kredi ve mevduat faizleriyle bir alakası kalmadı. Uygulanan politika, Türkiye ekonomisini zorluyor.