Herkesin cep telefonu peşinde koştuğu fuarda, 5G ve 6G üzerine ekonomi inşa etme konusunda çok önemli detayları bulmak mümkündü. Bulan oldu mu?
Köşe yazılarımı yazma günlerimden biri olan pazar gününe denk gelen uçak yolculuğum için evden çıkmam zor oldu. Bunun nedeni uzun süreden beri seyahat etmediğim Avrupa ülkelerinden İspanya'ya girişte ne soracaklarını bilmediğim için uçak ve otel rezervasyonumun çıkışını almak için kırtasiyeye gitmemin gerekmesi oldu. Yeni yılla birlikte 500 liradan 710 liraya yükselen yurtdışı çıkış harcını da görselleştirdim. Yüzde 42, benim emekli maaşı zam oranımın yaklaşık üç katıydı. Otel kendi reklamını da gönderdiği rezervasyona eklediğinden iki sayfaya taşan bu belge maliyetimi 16 lira yükseltti. Yüzde 30’un üzerinde bir ek maliyet.
Evdeki çevreci mürekkep püskürtmeli yazıcının cep telefonu üzerinden yapılabilen kafa temizliğinden haberim olmadığı için elimi içine soktuğumdan beri QR kod bastırmakta sorun yaşadığım için kırtasiyeye gitmek iş akışımda bir süredir sorun yaratıyor. Mahalleli olunca kırtasiyede iki laf etmek ve yolda birilerini görmek zaman tüketimini yükseltiyor. Neyse sonuçta Pazar günü 15:00 uçağına zar zor yetişip Barcelona’ya geldim. Otelime ulaştığım süreçte de o çıkışlara hiç ihtiyacım olmadı.
Garanti BBVA uygulaması içinden Gelir İdaresi’ne otomatik çıkan rakamı kredi kartı ile ödemem elektronik sisteme düşmüş olmalıydı. Havaalanında uçuşumu söyleyip pasaportumu uzattığımda biniş kartımı elektronik mi yoksa basılı mı (görevli fiziksel de demiş olabilir) istediğimi sorana kadar hiçbir şey sormadı. Bu yazıyı yazmadan bir gün önce dönüş için check-in işlemini, bir gün önce bizi fuar alanına götürecek shuttle’ı beklerken mobil uygulama üzerinden yaptım. Biniş kartını da elektronik olarak oluşturdum.
Bütün bunları yaşadığım yolculuğa çıkmadan önce, evdeki bir diğer işim de yataktan kalktıktan hemen sonra cihazlarımı şarj etmek olmuştu. Bilgisayarın portlarına taktığım USB kablolarla şarj işlemini tamamlıyorum. Bu beni adaptör taşıma derdinden kurtarıyor. Şu anda da iletişim ve kayıt için kullandığım iki telefon bilgisayar üzerinden şarj oluyor. Ancak İstanbul’dan çıkarken şarj aparatını almadığım Xiaomi Mi5 kol bandım, metrobüse bindiğimde can verdi ve dönene kadar da sesini çıkaramayacak.
Bu anlattığım şeylerin bir kısmı. Enerji yönetimi ve veri akışı ile ilgili kısmı da Agentic AI ile ilgili. Bu dünyalara alışmamız için basit görünen bu uygulamaları anlatmak istedim. Bu yazıyı yazmadan bir gün önce Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun katıldığı akşam yemeğine giderken ilk olarak aldığım ücretsiz şehiriçi ulaşım kartı ve cep telefonumdaki navigasyon uygulaması Google Maps ile yolumu bulmayı başardım. Buraya daha önce de gitmiştim galiba ama servisle götürdükleri için sadece içi tanıdık geldi. Ancak toplu taşıma deneyimimden, meydana kadar yürümenin trafik sıkışıklığından bir nebze kurtulmayı sağladığını, V3 hattının akşam iş çıkışında kalabalık ve yoğun trafikte gitmek zorunda kalan bir hat olduğunu ve H2’nin de trafiğe takılmadan yan yoldan hızla hedefe ulaştırdığını biliyorum. Yemekten çıkışta Etiya Kurucu Ortağı ve CEO’su Aslan Doğan’ın çağırdığı taksi ile yolculuk ettik. Aslan beni otele kadar bırakma nezaketini gösterirken yolda kendi rotasını da değiştirdi. Sürücü, uygulama ile insanın nasıl birlikte çalışabileceğinin örneğini oluşturan bir biçimde rotayı ve ödemeyi yeniden planladı.
Beni fuara davet eden, Shenzen (Çin) merkezli TECNO firması, bu yazının yazılmasından bir gün önceki lansmanında Camon 40 versiyonlarını tanıtırken kullandığı Tayvanlı Mediatek firmasının ürettiği işlemcilerini ve birlikte çalışma biçimlerini yüksek sesle vurguladı. Bunun anlatıldığı toplantının öncesinde, ABD’nin sıkıştırdığı Tayvan’ın “en ileri chip teknolojisini elinde tutma kararlılığı” hükümetin ağzından ifade ediliyor ve uluslararası ticaret savaşı haberlerinin arasında altyazı olarak yer alıyordu. TECNO, akıllı telefon, AI laptop ve gözlüğe kadar uzanan ürün gamını tanıtırken önemli bir adımı da cihazlar ile veriyi birleştiren gerçek renkler projesi ile ortaya koydu. Yapay zekâ ile ilgili en önemli boyut, bu zekânın veri ile eğitilmesi olduğundan bu konuya şu anda haberi aktararak dikkat çekmek istiyorum. Koç Üniversitesi üzerinden Türkiye’nin dahil olduğu projenin önemine daha sonra anlatacağım. Malum yol hazırlığı… Ancak yıllar önce yanılmıyorsam Quark Express’te basılmak üzere hazırlanan basılı yayınlarda ekran görüntüsü ile basılı sonucunun aynı olmasını sağlamak için bilmem kaç derecelik halojen ışık altında ekranın kalibrasyonunu yapmak gerektiğine kadar koca bir kitap oluşturulduğunu hatırlıyorum. Ben de bu kitabın bir versiyon için olanının ham çevirisini yapmıştım. Bu yüzden bu haberin önemli olduğunu anlayabiliyorum. Haber şöyle:
Türkiye, Koç Üniversitesi ile TECNO’nun global ağında yer alıyor
“Yapay zekâ odaklı teknoloji markası TECNO, Türkiye’deki tüketicilerin akıllı telefon fotoğrafçılığındaki estetik beklentilerini anlamak amacıyla Türkiye'nin önde gelen araştırma üniversitelerinden Koç Üniversitesi ile iş birliği yapıyor.
Çoklu cilt tonu görüntüleme teknolojisindeki küresel araştırmalarını bu iş birliğiyle yeni bir boyuta taşıyan TECNO, Evrensel Ton teknolojisini geliştirerek Türkiye’deki tüketicilere daha kişiselleştirilmiş ve kültürel olarak uyumlu bir görüntü deneyimi sunmayı hedefliyor.
TECNO Görüntü Kalitesi Test Laboratuvarı, Görüntüleme Kalitesi Test ve Değerlendirme Departmanı Direktörü Fanyi Zhou, “Akıllı telefon görüntüleme sektöründe seçkin bir lider olarak, bu iş birliğinin teknolojimize, en son araştırma içgörülerini dahil etmemizi sağlayacağına inanıyoruz. Bu sayede kamera teknolojimizi, bireysel kimliklere sadık kalarak Türkiye'deki zengin güzellik çeşitliliğini vurgulayan çarpıcı, gerçeğe yakın görüntüler sunacak şekilde özelleştirebileceğiz.”
Uluslararası alanda tanınan tasarım araştırmacısı ve KUAR direktörü Doç. Dr. Aykut Coşkun liderliğinde yürütülen bu proje, teknolojiyi kullanıcı merkezli bir tasarımla birleştiriyor. Türkiye’deki tüketicilerin estetik hassasiyetlerini ve cilt tonu tercihlerini anlamaya odaklanan çalışma, portre fotoğrafçılığı alışkanlıklarını ve tercihlerini araştırmak için anketler, yarı-yapılandırılmış mülakatlar ve saha araştırmalarından yararlanacak. Böylece, özgün fotoğraf çekme, düzenleme ve yayınlama deneyimleriyle ilgili davranışlar ve kararlar, bu süreçte karşılaşılan sorunlar ve TECNO akıllı telefonlarla portre fotoğrafçılığı deneyimleri araştırılacak.
Doç. Dr. Aykut Coşkun, proje hakkındaki görüşünü şu sözlerle dile getirdi: “Bu ortaklık, akademik araştırmalar ile gerçek dünyadaki teknolojik yenilikler arasında köprü kurmak için heyecan verici bir fırsat. Araştırmamız akıllı telefon fotoğrafçılığında kullanıcı içgörülerinin keşfedilmesini ve bu keşiflerin teknoloji geliştirme çabalarına entegre edilmesini sağlayarak bu süreci kullanıcı bakış açısıyla yeniden tanımlama potansiyeline sahip.”
Bu araştırmadan elde edilen bulgular, TECNO'nun Universal Tone teknolojisini daha da ileriye taşıyacak. 2023’te tanıtılan bu yenilikçi çoklu cilt tonu görüntüleme çözümü, gelişimini sürdürerek en yeni CAMON 40 serisine entegre edilecek.
Bu teknoloji, üç temel bileşenden oluşuyor: Çoklu Cilt Tonu Restorasyon Motoru, Yerel Ayarlama Motoru ve Yapay Zeka Destekli Hesaplamalı Portre Motoru. Yerel Ayarlama Motoru, görüntüleme çözümlerini aydınlatma koşulları, jeomorfolojik manzaralar ve renk sıcaklıkları gibi çeşitli çevresel faktörlere uyarlayarak yerel estetikle uyumlu çıktılar sunuyor. Yapay Zeka Destekli Hesaplamalı Portre Motoru ise her bölgeye özgü kültürel ve estetik tercihlerle uyumlu kişiselleştirilmiş portre görüntüleme deneyimleri oluşturmak için TECNO'nun kendi geliştirdiği algoritmaları kullanıyor. Bu ortaklık, dünya çapındaki kullanıcılara kendi tercihlerine ve yerel estetiğe uygun görüntüleme deneyimleri sağlayacak.
TECNO'nun yolculuğu, Birleşik Krallık'taki Leeds Üniversitesi, Singapur'daki Nanyang Teknoloji Üniversitesi ve Suudi Arabistan'daki Dar Al-Hekma Üniversitesi dahil olmak üzere saygın akademik kurumlarla stratejik ortaklıklarla şekillendi. TECNO'nun “Glokalizasyon” stratejisinin bir parçası olan bu ortaklıklar, markanın küresel yenilikleri yerel pazarların benzersiz taleplerini karşılayacak şekilde uyarlama konusundaki kararlılığını vurguluyor. Bu çabalar, TECNO'nun teknolojisinin geliştirilmesinde çok önemli bir rol oynayarak teknolojinin cilt renkleri yelpazesini doğru bir şekilde göstermesini ve çeşitli bölgelerin estetik tercihlerini karşılamasını sağlıyor.
Gelişmekte olan pazarlardaki farklı cilt tonlarına sahip her tüketicinin fotoğraflarda doğru bir şekilde temsil edilmesini sağlama misyonunu benimseyen TECNO, görüntüleme teknolojilerini sürekli olarak geliştiriyor ve her bireyin güzelliğinin hassasiyet ve saygıyla yakalandığı bir geleceğin yolunu açıyor.”
Yerli ve milli tanımını bir daha düşünmemiz gerekiyor
Haberi aktarırken başlığı değiştirmek dışında noktasına virgülüne dokunmadım. Şirketin ve akademinin yaptığı şeyi anlatmasına müdahale etmekten farklı bir şey yapmak istiyorum. Bakan Uraloğlu’nun “yerli ve milli” ve “elbirliği ile çabalama” vurgusunu yaptığı konuşması, 5G geçişi kadar geçen yıllardaki kapsamını genişleterek Avrasya’ya yayılmayı hedefleyen Mobilefest etkinliğinin önemine ve desteklenmesi gereğine vurguyu da içeriyordu. Bu geleneksel vizyonu korumamızda bir sakınca yok.
Ancak Aslan ile takside yaptığımız ve çok uzun olmayan yapay zekâ sohbetindeki bir temayı buna eklemediğimizde sonuç almamız mümkün değil. “Yapay zekânın bir sorunu çözmesi ve işe yaraması gerekiyor.” Bu veciz söz Aslan’a ait ama ben de benzerlerini farklı yerlerde kullandım. Bizdeki anomaliyi anlatmak için, çıkan her aracın ne kadar yaygın kullanıldığına bakmak yeterli. Pekiyi iş sonuçları?
İster kendi cihazınız üzerinde dışarıya veri vermeden (Türkiye’nin verisini Türkiye içinde tutma yaklaşımında olduğu gibi) ve ister geniş dil modellerini internet üzerinden kullanarak yapalım, önümüzdeki en ciddi mesele bağlantılı olmak ve dolayısıyla 5G. Ne zaman geleceğini hâlâ bilemediğimiz 5G’den bahsediyorum. 5G mi, 5.5G mi olarak geleceğini bilemediğimiz bu yeni altyapıdan.
TECNO, yeni ürünlerini geliştirirken Mediatek, Google Cloud ve Qualcomm gibi farklı şirketlerle çalışırken ürünleri kendi ürünleri olarak kendi markası ile ortaya koyuyor. Benim yerli ve milliden anladığım budur. Mobilefest’ Avrasya’yı kapsayacak hale getirmek bunun ilk sınavlarından biri olabilir. Başarıyı ölçerken notumuzu kıt tutmak ise bu işleri başarmak için en önemli nokta olabilir.