Türkiye dış politikasını vahim hatalar yaparak düzeltme eğiliminde. Bunun en somut örnekleri Afrika'da yaşandı yakın zamanda;
Libya'da iç savaşa taraf olmak, Mısır'da "tüm yumurtaları" Müslüman Kardeşler sepetine doldurmaya kalkmak, Etiyopya'nın Mısır'la girdiği baraj kavgasına, taraflardan birine silahlı dronlar satarak tam ortadan dalmak...
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kabinesinde dış politikayı oluşturan isimlerin, tüm bu hatalardan ders alıp, kavgalarda "tek bir tarafın yanında durmak" yerine, ülkelere dışardan destek vermek tavrına geçmeleri doğru bir adım. Ancak yine de, Afrika'nın çatışmalı doğasından ötürü, işi çok zor Türkiye'nin
MISIR-ETİYOPYA REKABETİ
Mısır'la ilişkilerdeki "Müslüman Kardeşler gölgesini" atıp, bu ülkeyle yeniden işbirliği kapılarını açmak AK Parti hükümetinin son dönemdeki en zor adımıydı. Bu adımla birlikte Sisi ile -şimdilik tam teşekküllü işbirliği kapıları açılamasa da- sorunları karşılıklı konuşmanın mümkün olduğu bir ortam yaratıldı.
Mısır'la bu ortamı geliştirek en kritik konu ise Türkiye'nin Etiyopya'ya yaklaşımı olacak gibi; Konu, Mısır ile Etiyopya arasındaki Rönans Barajı anlaşmazlığı.
Sisi'yle "küs olunan" dönemde, barajı korumak için SİHA almak isteyen Etiyopya'ya "evet" diyen Türkiye, Afrika'da Mısır'ı belki de en çok kızdıran adımı atmıştı. Rönesans Barajı tamamlandığında, Afrika'da denge değiştirmeye aday bir proje. Bu barajla birlikte Mısır'ın, "Afrika'nın kritik ülkesi" ünvanının Etiyopya'ya geçmesi mümkün. Erdoğan'ın Kahire ziyaretinde "isterseniz size de dron satabiliriz" teklifi, pek sonuç doğurmamış görünüyor. Kahire'nin dron almaya pek gönlü yok gibi, ancak Ankara'ya "bir daha Etiyopya'ya satmayın" ricası, altı çizilerek iletilmiş durumda.
"İsveç'in NATO üyeliğine onay ile başlayan, F-16 alımı ile devam eden, son olarak Somali üzerinden Afrika'ya taşınan ABD-Türkiye "işbirliği", Çin'de "kaşların kalkmasına" neden olabilecek kadar hızlı ilerliyor..."
SOMALİ-SOMALİLAND MESELESİ
Bir başka sıkıntılı konu, Eritre'nin bağımsızlığı ile birlikte denize açılan kapısı kalmayan Etiyopya'nın, liman sahibi olabilmek için atmakta olduğu adımlar; Etiyopya Cibuti'den bir liman kiralayarak, yeniden Kızıldeniz'de "ben de varım" diyebilecek bir donanma oluşturmuştu. Şimdilerde, Somali'den bağımsızlık alan Somaliland'dan da benzer bir liman kiralama peşinde Etiyopya. Bununla birlikte, Mısır'a denizde de "kafa tutabilecek" hale gelmesi mümkün.
Türkiye'nin Somali ile imzaladığı, deniz yetki alanlarının korunmasında işbirliği anlaşmasını bu çerçeveden okumak gerek. Türkiye hem Mısır'la normalleşerek, hem de Somali kıyılarının kontrolünü 10 yıllığına üzerine alarak, bu kez Etiyopya ile karşı karşıya gelmenin ilk adımlarını atıyor gibi. Afrika burası; Bir adım attığınızda, en az birkaç ülkenin "ayağına basıyorsunuz."
AFRİKA'DA ABD İLE AYNI YÖNDE ADIMLAR...
Somali'de sadece Türkiye'nin böylesine kritik bir işe koyulmadığını da söylemek gerek elbette; Tam da Türkiye'nin Somali kıyılarını 10 yıl boyunca korumasına ilişkin anlaşmanın imzalandığı tarihte, ABD de benzer bir anlaşmaya imza koydu aynı ülke ile; ABD de Somali elit askeri birliklerinin oluşturulması, eğitilmesi ve üsler kurulması için anlaşma imzaladı 15 Şubat'ta.
Böylece ABD'nin Ankara Büyükelçisi Jeff Flake'in bir Amerikan medya kuruluşu için yazdığı makaledeki "Afrika'da işbirliği" boyutu da somutlaşmış oldu. Flake, "Türkiye, Sahra Altı Afrika'da ya da Orta Asya'da bir borç batağına düşmeden yüksek kalitede altyapı kurmak isteyen ülkeler için Çin'e karşı etkin bir alternatif" demişti o yazısında. Tüm bunlara bir de, Türkiye'nin yıllarca görmezden geldikten sonra, birden bire ülkedeki Uygur topluluğuna ilişkin istihbarat toplamaya çalışan, Çin istihbaratı bağlantılı 6 kişiyi yakalamasını ekleyin.
İsveç'in NATO üyeliğine onay ile başlayan, F-16 alımı ile devam eden, son olarak Somali üzerinden Afrika'ya taşınan ABD-Türkiye "işbirliği", Çin'de "kaşların kalkmasına" neden olabilecek kadar hızlı ilerliyor...