Milyoner dansçı ve Semmelweis Refleksi

Murat BERK UZMAN GÖRÜŞÜ

Bugünlerde hepimiz herhalde uzmanların ve otoritelerin “Ellerinizi iyice yıkayın” uyarısına günde birkaç kez denk geliyoruz. Bu uyarıyı 175 sene önce ilk kez yapan ve bu sayede başta anne ve bebekleri olmak üzere milyonlarca kişinin hayatını kurtaran uzman ise bu iyiliğinin karşılığında akıl hastanesine kapatıldı. Maruz kaldığı fiziksel şiddet sonucunda ise vefat etti. Bahsettiğimiz bu kişi, Macar asıllı kadın hastalıkları doğum uzmanı Dr. Ignaz Semmelweis (1818-1865).

Dr. Ignaz Semmelweis, 1840’lı yıllarda Avusturya’da Viyana Hastanesi’nde çalışırken lohusa hummasına bağlı anne ve çocuk ölümlerinin sayısının beklenenden çok daha fazla olduğunu düşünüyordu. Hastanede doktorların yaptığı hasta ziyaretlerinin belli bir sırası vardı ve uzman doktorlar doğum katına çıkmadan önce, tıp öğrencilerine kadavra üzerinde ders anlatıyorlardı. Doktorlar genel temizlik kurallarından haberdardı ancak el yıkamanın önemi bugünlerdeki kadar kabul görmemişti. Semmelweis, kadın ve çocuk ölümlerinin sebebi ile kadavralar arasında bir ilişki olduğundan şüphelendi ve doktorların özellikle kadavra muayenesi sonrasında ellerini klorlu bir solüsyon ile yıkamalarını istedi. Sonuç mucizeviydi; ölüm oranı yüzde doksan düşmüştü. Artık Dr. Semmelweis “anaların kurtarıcısı” olarak anılmaya başlandı. Fakat kendisinden önce ve sonra değişik alanlarda dogmayı sorgulayarak başarılı olmuş insanların karşılaştığı akıbet onu da bekliyordu.

Önce kendi meslektaşlarından alaylı imalar ve sert eleştiriler ile karşılaştı. Çünkü fikirleri o günlerde kabul gören geleneksel hijyen kurallarına bir saldırı olarak algılandı. Dr. Semmelweis’in bulgularını tıbbi yayınlarda yayınlamasına bile izin vermediler ve binlerce hastanın ölümüne dolaylı olarak sebep oldular. Bu ölçülebilir başarısına rağmen kendi çalıştığı kurum bile eski uygulamalarına geri döndü. Bu durumdan büyük ızdırap duyan Dr.Semmelweis, görevinden istifa ederek ülkesi Macaristan’a geri döndü. Budapeşte’de bir doğumhanede işe başladı ve orada da bu buluşu sayesinde ölüm oranının dramatik biçimde azalmasını sağladı. Ancak, yine de o günkü yerleşik düzeni aşamadı ve 47 yaşında akıl hastanesine kapatıldı. Bekçiler tarafından uğradığı fiziksel şiddet sebebiyle yaralandı. Kaderin cilvesi, enfekte olan el yarasının dezenfekte edilmemesi sonucu kangren olup vefat etti. Yaklaşık 20 yıl kadar sonra Louis Pasteur, Semmelweis’in gözlemlerinin de katkısıyla ‘Mikrop Teorisi’ni keşfetti.

Dr. Semmelweis’in ‘ellerin yıkanması’ tavsiyesinin aldığı geri dönüşlerden yola çıkarak, yerleşik kabullere ve paradigmalara uymayan yeni bir görüşün, refleksvari bir şekilde, fazla da anlamaya çalışılmadan reddetme eğiliminin görüldüğü tepkiler artık “Semmelweis Refleksi” olarak adlandırılıyor.

İlginç ve daha az trajik hikayesi olan ama bizce yine önemli dersler içeren bir yaşam öyküsü ise başka bir Macar’a, Nicolas Darvas isimli dansçıya ait. Nazi ve Sovyetlerden kaçan Darvas önce İstanbul’a oradan da New York’a sığınıyor. Darvas dans turnelerinde dahi boş vakitlerinde kitaplar okuyor, bilgisini artırıyor. Yaklaşık 200 kitap okuduktan sonra borsalarda ciddi paralar kazanıyor ve kaybediyor. Fakat tüm bunlara rağmen performansı bir türlü üst noktalarda istikrarlı hale gelemiyor. Yazdığı kitap ve Darvas Kutusu isimli tekniği nedeniyle tanınan Darvas’ın istikrarlı olarak başarılı bir yatırımcı haline gelmesi ise teknik bilgisini şirketler hakkında temel bilgi analizi ile başarılı bir şekilde birleştirmesiyle başlıyor. Ama bu tek başına yeterli olmuyor. Hatalarını analiz edince kendi analizi yerine başkalarının ne dediğine, dedikodulara ve popüler görüşlere önem verdiğini fark ediyor. Kendini popüler görüşlerinden kurtarmak adına New York’tan uzaklaşıyor. Kendi fikir ve analizlerine güvenip arkasında durmaya başladığı noktada ise kişisel devrimi gerçekleşiyor, efsane yatırımcılar arasında tarihteki yerini alıyor.

Yaklaşık 1 ay önce küresel piyasalar risk varlıkları için daha kısa vadeli olarak olumluya dönmüştük. Bu açıkçası o zaman çok popüler bir görüş değildi. Sebeplerimiz arasında ise özetle; küresel risk barometresi olarak aldığımız S&P 500 endeksinin, makul değerleme tahmini seviyemiz olan 3300-3600 bandının alt noktasına gelmiş olması ve fiyatlanmaya başlanan, gergin ve uzun geçmesi beklenen ABD seçim yarışının yerini yavaş yavaş Demokratlardan yana bir sonuca ulaşması öngörülerimiz yatıyordu.

Wall Street’in Demokratlara daha mesafeli olsa da seçim sonucunun kısa sürede kesinlik kazanmasını algılayacağı, bütçe harcamalarının hem artıp hem de altyapı yatırımlarına yoğunlaşacağı beklentisi ve hisselerde önemli sektör rotasyonu ve uzun vadeli faizlerin artması nedeniyle bono faizi eğrilerinin dikleşmesini bekliyorduk.

Nitekim geçtiğimiz yaklaşık 1 aylık dönemde bu endeks yüzde 10 civarında yükseldi. Bizimki dahil birçok piyasada da benzer yükselişler oldu ve verim eğrileri dikleşti. Tabii bu yükseliş ile yukarıda ifade ettiğimiz bandın üst seviyelerine yaklaşıldı ve biz de daha temkinli bir duruşun daha makul olacağını düşündük. Gerçekten de S&P 500 endeksi ve akabinde benzer şekilde diğer riskli varlıklar da bu seviyelerde zorlanmaya başlayarak gerilemeye başladı.

Özellikle türev piyasalarına baktığımızda bu gerileme ile birlikte seçim sonuçlarına yönelik korunma (hedging) faaliyetlerinin artış yaşadığını gözlemliyoruz. 2016 seçimlerinde Clinton’ın favori gösterilmesine rağmen Donald Trump’ın başkan seçilmesinin yarattığı şaşkınlık, muhtemelen bu artışta da etkili oluyor. Bu eğilimin ve piyasalardaki baskının seçimlere kadar devam etmesi olası. Sonrası için ise piyasalar açısından en kötü sonuç, seçim sonucunun uzun süre netleşmemesi olacaktır.

Onun dışındaki sonuçların olumsuz algılanmayacağını, esas hareketin endeks nezdinde değil sektör ve ülke rotasyonlarında yaşanabileceğini düşünüyoruz. Her iki net seçim sonucu durumunda uzun bono faizlerinin artacağını verim eğrilerinin dikleşmeye devam edeceğini düşünüyoruz. Özellikle de Demokratların hem başkanlığı hem senatoyu olması durumunda bu dikleşme daha belirgin olacaktır. Biden’in seçilmesinin ise genel olarak gelişmekte olan ülkeler için daha olumlu piyasa sonuçları doğuracağını düşünüyoruz.

Sonuç itibariyle, mevcut konjonktürün özelliklerinin de etkisiyle piyasalar için mümkün olduğunca açık fikirli, dogmadan uzak, popüler görüşlere temkinli ve esnek olmaya devam etmenin yatırımcılar açısından makul olacağını düşünmeye devam ediyoruz.

Tüm yazılarını göster