Mikro-makro yönetim (3)

Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ

Geçen hafta size işletme yönetimi matrisini kullanarak bir işletmede yirmi-altı görev olduğunu ve her görev için bir ‘yönetici’ atayarak teşkilatlanmanın kuramsal olarak olanaklı olduğunu söylemiştim. Bu kuramsal olasılığın nedeni tanımlandıkları biçimleriyle bu yirmi-altı görevin birbirlerinden bağımsız olmalarıydı. Bunun inanması zor bir iddia olduğunu biliyorum. Tezi sınamamış, denememiş olsam ileri sürmem. Bu yapının dünyanın bir düzineyi aşkın ülkesinde yüzlerce iş insanından oluşan katılımcılar tarafından hemen hemen on yıl sınandığını söylesem neden bu kadar iddialı konuştuğum anlaşılacaktır umarım.

Elbette aklı başında kimse oturup yirmi-altı işe yirmi-altı yönetici, sonra bunların on-dokuz tanesine bir üretim yöneticisi falan atayarak örgüt kurmaz. Kurmak kuramsal olarak olanaklı da olsa bu tür bir örgütte yöneticilerin birbirlerinin ayaklarına basarak işleri berbat etmeleri önlenemez. Bu tez ileri sürülür sürülmez dikkatli katılımcılar her zaman haklı itirazlarını dile getirmişlerdir. Çünkü yirmi-altı görevin birbirlerinden bağımsız oldukları tezi ile bu görevlerin ayrı ayrı yönetilmeleri halinde yöneticilerin birbirlerinin ayaklarına basacakları tezi çelişkili görünmektedir. Gerçekten de eğer bu yirmi-altı iş birbirlerinden bağımsız iseler ayrı ayrı yönetile bilinmelidirler.

Evet! Bu yirmi-altı iş birbirlerinden bağımsız tanımlanmışlardır ama yönetimleri birbirlerinden bağımsız olamaz çünkü kaynak kararları birbirlerinden bağımsız alınamazlar. İnsan gücü kaynak kararları, mali olanaklar kararlarından, ‘satış literatürünün hazırlanma’ görevi için gerekecek bilgi ve enformasyon ‘tanıtım programlarının hazırlanması’ görevinin yapılabilmesi için gerekecek bilgi ve enformasyon gereksinimi hakkındaki kararlardan bağımsız verilemez. Kaynaklar birbirlerinden bağımsız olmadıkları için yirmi-altı bağımsız işin yönetimleri de birbirlerinden bağımsız yürütülemez. Bu tezleri bir araya koyarsanız kısaca yönetim dediğimiz işletme yönetimi ne demektir aşağıdaki gibi tanımlanabilir. Bu tanımı saklamanızı öneririm. Hiçbir şekilde kullanmasanız bile arada sırada bakarsınız. Çok yararını göreceksiniz.

İŞLETME YÖNETİMİ (Business Management): Yirmi altı görevin (business) kaynakları hakkında hangi kaynaktan ne kadarına gereksinim duyulacağının kararlaştırılması; bu kaynakların kalitelerinin tayini; maliyetlerinin ve gereksinim zamanlarının kararlaştırılmaları (planning); bu kararların yürütmeye konulması, yani planlandığı gibi tedarik edilmesi ve gereksinim duyulan yere tahsisi (execution) ve elde edilen sonuçların verimliliği (effectiveness) ve verimliliğinin (efficiency) ölçülmesi (control) demektir.

Şimdi konumuz olan bu yönetimin mikro veya makro olması ne demek ona gelelim. Bu konudaki hem Türkiye’de hem de uluslararası literatürde birçok yayın var. Mikro yönetimin ne olduğu konusunda hemen her yazar hemfikir ki tanımı konusunda fazla bir tartışma yok gibi gözüküyor. Operasyonel tanımlar verilmemiş olmakla beraber mikro yönetim denilince konuda kalem oynatan yazarlar genellikle iki konuda anlaşmış görünüyorlar: (1) Mikro yönetim temelde yöneticilerin astlarının işlerine fazla karışmalarıdır ve bu (2) yapıcı bir yönetim tarzı değildir. Sunulan mikro yönetim tanımları birbirlerine benziyorlar:

“Mikro yönetim (micromanagement) bir yöneticinin kişileri ve süreçleri çok detay odaklı olarak yönetmesi demek olan bir yönetim hastalığıdır.”1

“Mikro yöneticilik, çok yakından (gereğinden fazla) idare veya kontrol etmek anlamına gelir. Yani bir mikro yönetici, çalışanlarının ensesinden ayrılmaz ve tabiri caizse sürekleri çalışanlarını darlar.”2

“Mikro yönetim işleri paylaştırmaktan kaçınan, başkalarının sorumluluk alanına müdahale eden, küçük ayrıntılara odaklanan, görevlendirdiği işlerle ilgili hata olması halinde, işi kendi üstüne almayı tercih eden, tüm karar mekanizmasının kendisinde olmasını isteyen, hata arayan ve bundan keyif alan, ilgili veya önemsiz her işten haberdar olmak isteyen yöneticilik yaklaşımını tanımlar.”3

“Mikro yönetim, yani işleri çok yakından takip etme, çalışana karar verme ve/veya hareket etme alanı açma konusundaki sıkıntı genellikle mükemmeliyetçi yöneticiler veya bir üst yöneticisi mükemmeliyetçi olan, diğer kişiye güven konusunda problem yaşayan ve kendisine benzer şekilde davranılan orta kademe yöneticiler tarafından benimsenen bir davranış ve yönetme alışkanlığıdır.”4

Mikro yönetimin sevimsiz bir şey olduğu konusunda da fikir birliği var:

“Kimse iş yerinde bir mikro yöneticiyi sevmez. İş yerinde çalışanların mikro yönetimi, verimliliğin azalmasına, hoşnutsuz meslektaşlara ve hatta istifa mektuplarına yol açabilir. Sorun, birçok mikro yöneticinin kendi davranışlarının bilincinde olmamasıdır.”5

Gerçek şu ki mikro yöneticilik çalışma hayatında olan herkesin sabahları ayaklarının geri geri gitmesine sebep oluyor. Yaptığınız her şeye müdahale eden, bastığınız her tuştan haberdar olmak isteyen biriyle günün sekiz saati birlikte çalışabilmek çok zor…”6

Bu yukarda aktardığım yazarların dediklerine itiraz edecek değilim. Mikro yönetim için yeni bir tanım vermeye de niyetim yok. Çünkü yönetimi tanımladık. Bunun makrosu mikrosu yok işler belli, kaynaklar belli, kaynak kararları belli. Birileri bu kararları alacak. Mikro yönetimin iş yönetmekle bir ilgisi yok. İş yönetimi dediğin yirmi-altı tane iş beş tane kaynak var, her kaynak için dört karar var, birde bu kararların uygulanmaları için üç safha var (planlama, yürütme, kontrol) yani, en az 26 X 5 X 4 X 3=1560 mevzu var. Bu kadar iş varken ‘her salataya maydanoz’ misali her işe karışmanın manasını anlamak zordur. Onun için mikro yönetimin iş yönetmekle bir alakası yoktur diyorum. Mikro yönetim bir kişilik meselesidir.

Mikro yönetimin özellikleri7 sıralandığında neden bunun bir yönetim meselesi değil de bir kişilik meselesi olduğunu söylediğimi anlayacaksınız. Mikro yöneticiler:

İş bölümü yapmayı sevmeyen, her şeye karışan, elemanları kararlarında özgür bırakmayı sevmeyen, yetki ve sorumluluk dengesinden bihaber, detaylarla uğraşan, ne dediği, istediği açıkça belli olmayan, kendi bilgi, deneyim ve becerilerinin limitlerini anlamayan, her işte bir hata arayan, doğrusunun ne olduğunu anlatamayan, elemanlarının gelişmesiyle ilgilenmeyen, zırt vırt, ilgili ilgisiz aramalar yapan ve en fecisi bu yaptıklarından haberdar olmayan yöneticilerdir. Başka yazarlarda aynı şeyi söylüyorlar: “Hiçbir zaman memnuniyetini belli etmemeye özen gösterme, en başta görev tanımını düzgün yapmadığı halde sonuca göre alt seviyeden insanları suçlama, düzeltmelere saatlerce vakit harcayıp sadece yanlış noktaları gösterme ve yeni bir içerik eklememe, iş takibini abartma, herkesin tatil günlerinde bile nerede olduğu ve ne yaptığıyla ilgilenme, gün aşırı proje durumlarıyla ilgili rapor isteme, bütün maillerde cc’de olmak isteme gibi belirtileri vardır.”8 Bilmem bu özellikler size tanıdık geldi mi? Ben böyle yönetici çok gördüm. Bin-beş yüz-altmış yapılacak şeyin en iyisini ben yaparım demek nasıl bir psikolojik yapı ister hep merak etmişimdir. Umarım sizin amirleriniz sizde bu merakı uyandırmıyorlardır. Yine umarım eğer siz bir amirseniz bu derece iddialı değil gerçekçisinizdir.

Kısacası dostlar literatürün mikro yönetim dediği şey yönetim falan değil ego tatminidir.

Sağlıcakla kalın

1 http://www.dogruyonetim.com/tum-yazilar/micromanagement-bir-yonetim-hastaligi/
2 https://www.yeniisfikirleri.net/mikro-yoneticilik-nedir-mikro-yonetici-olma-belirtileri-nelerdir/
3 http://4bakademi.blog/mikro-yoneticilik-nedir/
4 https://nazliermut.com/2020/08/14/mikro-yonetimden-makro-yonetime/
5 http://newyorkbusinessexcellence.com/mikro-yoneticilerin-5-ozelligi/13023/
6 https://onedio.com/haber/her-seye-karisarak-ofisi-zindana-ceviren-mikro-yoneticilerin-16-ortak-ozelligi-661532
7 İbid
8 https://satis-sanati.com/2019/06/09/mikro-yonetim-micromanagement-nedir/

Tüm yazılarını göster