Mevsimi geldi, tam faiz indirme havası!

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

İki kurumun görev tanımı adeta değişti:

✔Merkez Bankası'nın temel görevi büyümenin önündeki engelleri kaldırmak oldu.

✔Fiyat istikrarını sağlama görevi ise TÜİK'e verildi.

Hani kıyafette sezonluk indirimler vardır ya, bizde de ekonomide sezonluk indirimler yaşanıyor. Konu kıyafet olmayacağına göre, biz de faizde yapıyoruz bunu... Üstelik öyle görünüyor ki bu kez indirim sezonu biraz uzun tutulacak.

Hatırlayın, geçen yıl eylülde başlamıştı indirim. Bu yıl bir ay önceye alındı ve ağustosta başladı.

Yılın ilk yedi ayında yüzde 14 olarak uygulanan faiz geçen ay yüzde 13’e indirilmişti, faiz dün bir puan daha aşağı çekilerek yüzde 12’ye düşürüldü.

Tam mevsimi! Artık bundan sonra da her ay birer puan, birer puan aşağı çekeriz faizi.

Ekimde 11, kasımda 10, aralıkta 9, ocakta 8!

Yüzde 8 iyi, yeter!

Olmaz mı sanıyorsunuz; olur olur!

Hem de gayet iyi olur! Aralık ve ocakta yıllık enflasyon artışı da büyük ölçüde hız kesecek zaten.

Ne söyleneceği de belli:

“İşte faiz indi, enflasyon düştü!”

Faiz niye indirilmiş...

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısından sonra yapılan açıklamada faizin yüzde 14’ten yüzde 13’e çekilmesi konusunda şöyle deniliyor:

“Küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması önem arz etmektedir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin 100 baz puan düşürülmesine karar vermiş, mevcut görünüm altında güncellenen politika faiz düzeyinin yeterli olduğunu değerlendirmiştir.”

İlginç bir durum var:

Para Politikası Kurulu’nun ağustos ayı toplantısından sonra yapılan açıklamada da yukarıdaki ifade aynen yer almıştı; noktası, virgülü bile aynıydı.  

Hani bir söz var ya, “Her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde” diye başlar... Bunu yarın da söyleyeceksinizdir, demek ki birlik ve beraberlik ihtiyacı giderek artacaktır; dolayısıyla bu sözü ettiğiniz gün aslında o ihtiyaç yarından daha azdır.

Şimdi Merkez Bankası’nın açıklaması da biraz öyle olmuş. Ağustosta faiz yüzde 13'e indirilirken "mevcut görünüm altında güncellenen politika faiz düzeyinin yeterli olduğu değerlendirilmiş" ama aradan bir ay geçince o güncellemenin yeterli olmadığı ortaya çıkmış.

Dolayısıyla biz aynı metni önümüzdeki ayların toplantı açıklamalarında okursak ve faiz düzenli olarak aşağı çekilirse hiç şaşırmayalım.

Bağlantı kurmaya çalışmak anlamsız

Merkez Bankası’nın politika faizi düşürülüyormuş, oysa enflasyon almış başını gitmiş, faiz aşağı çekilince kur artacakmış ve enflasyon daha da hızlanacakmış; tüm ülkeler faiz artırırken biz nasıl olur da indirirmişiz; falan filan!

Geçtik artık bunları.

Yeni normalimiz artık farklı.

Kurumların görevleri değişti çünkü.

Merkez Bankası’nın temel görevi artık fiyat istikrarını sağlamak değil. Merkez Bankası, büyümenin sürdürülebilirliği için “gizli” görev verilmiş bir kuruma dönüşeli çok oldu.

Ama fiyat istikrarını da bir başka kurumun üstlenmesi gerek. İşte o görev de Merkez Bankası’ndan alınıp yine “gizli” bir şekilde TÜİK’e verildi.

Dolayısıyla yeni görevlendirmeleri bilip ona göre değerlendirme yapmakta yarar var.

"Ya diğer ülkeler yanlış yapıyorsa!"

Geçenlerde gelen bir okur mektubunda şöyle bir görüş dile getiriliyordu:

“Hem nereden biliyoruz enflasyonla mücadele için faiz artırımına giden diğer ülkelerin yanlış yapmadığını!”

Amerika, Avrupa faiz artırdığı halde enflasyon da artıyormuş, faiz artırımı işe yaramamış; ama bizde faiz indirildiği için enflasyon düşecekmiş!

Aslında doğru; hem zaten biliyoruz bir süre sonra yıllık enflasyon oranı düşecek.

Ne güzel değil mi!

O ülkelerde enflasyon kaç, nereden nereye gelinmiş...

Onun ötesinde yaşam standardı onlarda hangi düzeyde, bizde hangi düzeyde...

Bütün bunları düşünme, düşüneme, düşünmek isteme; sonra yalnızca önümüzdeki aylarda “kendiliğinden oluşacak” enflasyondaki hız kesmeyi faiz indirimine bağla!

Tüm yazılarını göster