Son zamanların popüler konularından biri Neal Stephenson’un 1992 yılında yayınlanan “Snow Crash” isimli bilim kurgu kitabından esinlenen ve sanal gerçeklik tabanlı bir internet ortamını ifade etmek için kullanılan “metaverse” kavramı. “Evrenin ötesi” anlamına geliyor. Sanal gerçeklik ve arttırılmış gerçeklik cihazları, akıllı gözlükleri gibi teknolojileri kullanarak sanal bir dünyada sosyalleşme, eğlenme, eğitim alma ve daha birçok aktivite yapmayı mümkün kılan bir ortam sağlamasının yanı sıra, ödeme işlemleri, kimlik doğrulama, reklamlar, içerik oluşturma ve bunlar gibi birçok faaliyeti yönetmek için yeni imkanlar sunacak bir platform olarak değerlendiriliyor.
Esasen bilim kurgu romanları ve filmleri ile geleceğin dünyasının nasıl olacağı konusunda bir fikir edinmek mümkün sanırım. Örneğin, 2014 yılında vizyona giren “Transendence”- “Evrim” filminde radyasyon zehirlenmesiyle ölmek üzere olan ve beyni bir kuantum bilgisayarına entegre edilen filmin kahramanı sanal ortamda yaşamaya devam eder ve dünyadaki tüm sanal ağa sahip olur ve adeta tüm dünyaya tasarruf edecek işlere girişir ve sonunda yine sanal ortamda geliştirilen bir virüs marifetiyle durdurulur.
Bu ve benzeri konularda referans olabilecek film ve kitaplar oldukça fazla. Metaverse konusunda da basına yansıyan gelişmeler, şirketlerin açıklamaları, sanal alemde alınan satılan eşyalarla ilgili geri bildirimler ve fiiliyata geçen pek çok aktivite, bize bu dünyaya benzer/benzemez, hayal edebildiğimiz/edemediğimiz bir başka ortamın oluşturulacağını ve gerek sosyal yaşantımızda gerekse iş hayatımızda bunun yansımaları olacağını ve bu tür bir platforma hazırlıklı olmamız gerektiğini işaret ediyor. Aşikar olan şu ki, dijitalleşme hayatımızın her aşamasına entegre oluyor ve insanlık alışılagelmiş hayat tarzından başka bir mecraya doğru farkında olarak/olmadan eviriliyor. Metaverse platformunun yaratacağı karma gerçeklik unsurları da giderek daha erişilebilir oldukça hem işletmeler hem de tüketiciler için tehdit ve fırsatları beraberinde getirecek.
Misal olarak, metaverse ile, e-ticaret internet sitelerinin renkli ve özgün tecrübeler sunan bir dünyaya dönüşmesinin mümkün olacağını, bu yolla da markaların kullanıcıları daha fazla içine çeken ve onlara sürükleyici deneyimler sunan bir atmosferi yakalayabileceğini söyleyebiliriz. Malumunuz içinde yaşadığımız gerçek evrene “universe” diyoruz. Sanal dünyadaki bu gelişmelerin gelecekteki boyutuna göre belki de ilerleyen zamanlarda, kültürümüzdeki başka bir deyimden ilham alarak ve teşbihte hata yapmamaya çalışarak, “Her ne varsa Universe’de, aynısı/fazlası var Metaverse’de” diyeceğimiz zamanlar olabilecek.