Metal sektöründe ihracat görünümü

Erhan ASLANOĞLU Ekonomi ve Piyasalar

İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller ihracatçıları Birliği (İDDMIB), ihracat eğilimini görmemize katkı sağlayacak yeni bir endeks açıklamaya başladı. Türkiye Metal Sanayi ihracat Endeksi (TR-METALENDEKS) Ekim 2023 sonuçları geçtiğimiz hafta açıklandı. İhracat endeksinin altında aylık olarak yayınlanan Metal Sanayi İhracat Gelişme Endeksi, Metal Sanayi İhracat Beklenti Endeksinin yanında çeyrek dönemlik yayınlanan Metal Sanayi İhracat Değerlendirme Endeksi bulunuyor.

Alüminyum, bakır, döküm, hırdavat, mutfak, armatür sektörlerinin toplamından oluşan endeks, altı sektörün aylık ihracat miktar - değer ve birim fiyatları - mutlak değerlerinin zincirleme endeks haline getirilmesi ile ayrı ayrı elde edilmiş. Altı sektörün toplamından da endeks oluşturulmuş. Endeksin başlangıç yılı 2018 = 100 olarak alınmış. Her ayın ilk hafta sonunda yayınlanan endeksin Ekim ayı sonuçları ihracatta miktarsal anlamda gerilemeye işaret ediyor. Miktar endeksi 137,24 değerinden 128,32 değerine gerilemiş. Dünya fiyatlarında düşüşler yaşanmasına rağmen Metal Sanayi İhracat Birim Değer Endeksi Eylül ayında 115 değerinden 117,68 değerine yükselmiş görünüyor. Veriler enflasyonist baskıların arttırdığı maliyetlerin fiyat rekabetimizi olumsuz etkilediğini gösterirken, miktar anlamında müşteri kaybettiğimize de işaret ediyor. Miktar düşüşünde elbette küresel ekonomideki yavaşlama da etkili. Fakat dünya fiyatları gerilerken bizim fiyatlarımızın artması bu kaybın diğer önemli bir nedeni olarak karşımızda duruyor. Endeksin detaylarında altı sektörün ayrı ayrı değerlendirmesine ulaşmak mümkün.

Bu veriler gerçekleşmeleri gösteriyor. Metal Sanayiinde beklentileri ölçmeye çalışan İhracat Beklenti Endeksi Ekim ayında ihracat siparişlerinin yavaşlayarak da olsa gerilediğine işaret ediyor. Benzer şekilde, yurtiçinden alınan siparişlerde de yavaşlayarak da olsa düşüşün devam ettiği ortaya çıkıyor. Beklenti anketi stokların sınırlı arttığına, buna karşın maliyet baskısının önceki aya göre kısmen azaldığına işaret ediyor. Hem enerji dahil emtia fiyatlarında düşüş hem de TL’nin göreli istikrarını koruması maliyetlerle ilgili bu tespitin arkasındaki en önemli neden görünüyor.

Sonuç olarak, ihracatta hafif düşüş eğiliminin olduğunu, fiyat baskısının devam ettiğini, ihracatta çıkış için henüz net bir sinyal olmadığını görüyoruz. Benzer diğer eğilim anketlerine paralel sinyaller veren Türkiye Metal Sanayi ihracat Endeksi hem bakır alüminyum gibi emtiaların geneli hakkında önden sinyal veren ürünleri kapsaması hem de mutfak, hırdavat, armatür gibi konut sektörüne ilişkin öncü bir sektörün sinyallerini vermesi açısından değerli bilgiler içeriyor. Ekonomik gidişatı tahmin etmemizde yüksek frekanslı veriler her zaman yorum yapmamızda büyük katkı sağlıyor. Yorumlama gücümüze katkı sağlayan sektörel bazda detaylı bu çalışma için İDDMİB yöneticilerini kutluyorum.

CDS düşüşü olumlu ama yeterli değil

Eylül ayı ödemeler dengesi, cari işlemler hesabında beklenenden fazla verdiğimizi ve finansman kaleminin beklenenden güçlü geldiğini gösterdi. Dolayısıyla döviz talebi yaratmadığımız ve güçlü döviz arzı olan bir ayda Merkez Bankası rezervleri de yaklaşık 7 milyar dolar artmış oldu. Dış ticaret açığındaki azalma ile güçlü turizm gelirleri cari fazlaya yol açarken, daha önce yurtdışına mevduat ve kredi olarak yerleşiklerin yolladığı kaynakların bir kısmının geri dönüşü ile finansman kalemi güçlü bir artıyla kapatmış oldu. Doğrudan yatırım ya da portföy yatırımlarında önemli bir değişim izlemiyoruz. CDS oranlarındaki düşüş elbette ülkemize sermaye girişi konusunda olumlu bir işaret veriyor. Fakat yeterli değil. CDS oranının düşüşü ülkenin temerrüt riskinin azaldığına işaret eder. Yerli ya da yabancı yatırımcılar açısından sermaye girişinin boyutunu belirleyen ana unsur ülkenin derecelendirme notudur. Son dönemde derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’nin not görünümünün de iyileştirme yapması elbette olumlu bir gelişme. Fakat mevcut not seviyelerimiz oldukça düşük olduğu için Türkiye’ye yüklü sermaye girişi beklemek çok gerçekçi görünmüyor. Risk primindeki bu düşüşün nota yansıması durumunda gerek doğrudan yatırım gerek portföy yatırımı olarak girişlerde artış beklemek daha gerçekçi olacaktır. CDS oranlarındaki düşüş çok kısa süreli sermayeyi getiri cazibesi oluştuğunda çekebilir, bu eğilimi de görüyoruz. Fakat ihtiyacımız olan rezerv artışı için orta ve uzun vadeli sermaye girişi ile ihracat ve turizm gelirlerinde ciddi yükselişlere ihtiyacımız var. Orta ve uzun vadeli sermaye girişi için de ekonomi ve ekonomi dışı başta hukuk olmak üzere yapısal reformların mutlaka başarılması gerekiyor.

Tüm yazılarını göster