Bir ülkenin ekonomik ve sosyal gelişiminde eğitim sisteminin önemi yadsınamaz. Özellikle de mesleki eğitim, ekonominin rekabet gücü açısından büyük öneme sahiptir. Bu konudaki en güzel örneklerden biri; Güney Kore’nin sağladığı ekonomik mucizedir. 20. yüzyılda yaşamış olduğu savaştan tamamen yıkılmış olarak çıkan Güney Kore, yaratmış olduğu nitelikli işgücü sayesinde günümüzde tüm dünyaya yüksek teknoloji satar hale gelmeyi başardı. Güney Kore, eğitimdeki başarısını politeknik kolejler ve ortak mesleki eğitim enstitülerinin yanı sıra Kore Sanayi ve Ticaret Odası’nın da kontrolünde ağırlıklı olarak fabrika içinde yürütülen mesleki eğitimlere borçludur. Mesleki eğitim konusunda örnek gösterilen bir başka ülke olan Almanya’da ise, iş dünyasında kullanılan standart bilgi ve becerilerin eğitim sürecine aktarılmasını sağlamak için öğrenciler haftada 3 ya da 4 gün iş yerlerinde eğitiliyor. Güney Kore ve Almanya’da olduğu gibi, mesleki eğitim konusunda başarıyı yakalamış olan ülkelerde, piyasayla işbirliği içinde olan ve ekonominin istediği yeterlilikte insan kaynağını yetiştirecek niteliklere sahip bir mesleki eğitim sistemi uygulanıyor.
Türkiye ise, 2015 yılında uygulamaya koyduğu üretim ve istihdam teşvik paketinde, devlet destekli staj programları ve sübvansiyonlarla güçlendirilmiş olan Güney Kore’nin mesleki eğitim sistemini model olarak aldı ve mesleki eğitimin sanayi ile iç içe gelişmesi konusunda yol almaya başladı. İşsizlerin iş, sanayicinin de çalıştıracak eleman bulamaması ikilemini aşmaya çalışan Türkiye, bu modelle organize sanayi bölgeleri gibi üretim merkezlerini mesleki eğitim için birer laboratuvar olarak kullanmak gibi son derece doğru bir yola girmiş oldu.
OSB'lerde 72 meslek lisesi var
Türkiye, her organize sanayi bölgesine bir meslek lisesi kurabilmesi durumunda, reel sektörün ihtiyaç duyduğu nitelikteki insan kaynağını yetiştirme imkânını daha kolay bulacaktır. Son yıllarda özel sektörün de desteğiyle bu konudaki eksikliği giderecek önemli yatırımların gerçekleştirilmiş olması, gelecek açısından hepimizi umutlandırıyor. Organize Sanayi Bölgeleri Derneği’nin verilerine göre; Türkiye genelinde 80 ilde 325 OSB bulunuyor. Şimdiye kadar OSB’lerde 72 Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi açılmış ve bu okullarda toplamda 45 bin 514 öğrenci eğitim görüyor. OSB’lerdeki mesleki eğitim merkezlerinde ise 10 bin 822 öğrenci eğitim görüyor. Reel sektörün istediği kalifiyede yetişen bu öğrencilerin çoğunluğu eğitimlerini tamamladıktan sonra daha yüksek ücretle iş bulabilirken, üniversite mezunlarının iş bulması ise yıldan yıla zorlaşıyor. İŞKUR verilerine göre, son 15 yılda lise mezunu kayıtlı işsiz oranı azalırken, üniversite mezunlarının oranı artış gösteriyor. 2005’te kayıtlı işsizlerin yüzde 47’si lise mezunu iken bu oran 2019’da yüzde 26’ya düştü. Aynı dönemde üniversite mezunu kayıtlı işsiz oranı ise yüzde 12’den yüzde 26’ya kadar yükseldi. Yine İŞKUR’un Ağustos 2019 verilerine göre 4 milyon 44 bin işsizin yüzde 40.2’si ilköğretim mezunu, yüzde 26.4’ü lise ve yüzde 25.6’sı üniversite mezunu. Bu da üniversite mezunlarının iş arayışında lise mezunlarından daha şanslı olmadığına işaret ediyor. Veriler de gösteriyor ki; ülke ekonomisinin ihtiyaçlarına göre planlanmış ve istenilen yeterlilikte insan kaynağını yetiştirebilecek kaliteye sahip mesleki eğitimin desteklenmesi reel sektörün de beklentisidir.