Mesaj alındı mı?

Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

31 Mart yerel seçimlerinin Türkiye'de siyasetin dengelerini değiştirdiği aşikar. Halkın "birinci partiyi" değiştirmesi, seçim haritasına da olabildiğince yansıdı.

Ancak mevcut AK Parti iktidarının seçmenin mesajını alıp almadığı hala net değil. AK Parti cenahından yapılan açıklamalarda, parti yönetiminin toplantılarından sızan bilgilerde, konuyu halkın yaşamakta olduğu ekonomik zorluğa indirgeme eğiliminin ağır bastığı ortaya çıktı. Türkiye'nin yönetildiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne ise "toz kondurmama" tavrı var AK Parti'de.

TÜRKİYE AKKA ANTLAŞMASI'NDAN ÇIKTI AMA NASIL?

Nitekim Erdoğan'ın seçimlerden sonra attığı kritik bir imza, genişçe yorumlanan Cumhurbaşkanlığı yetkilerinden vazgeçmeyeceğini ortaya koydu; Türkiye, Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşması'ndan (AKKA) Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzaladığı ve Resmi Gazete'de yayınlanan kararla çıktı. Oysa Türkiye 1990 tarihli AKKA anlaşması'na resmen, TBMM'nin aldığı onay kararıyla 1992'de taraf olmuştu.

AKKA, ülkelerin sınır bölgelerine konuşlandırdıkları tank, top, savaş uçağı, saldırı helikopteri ve zırhlı araç sayısını sınırlandırılmasını içeren bir antlaşmaydı. Demir Perde'nin yıkılışıyla Varşova Paktı tarih oldu. Bir dönem bu paktta yer alan ülkelerin bir kısmı artık NATO üyesi. Bu durum AKKA'yı da anlamsızlaştırmıştı zaten.

Nitekim Rusya 2007 yılında AKKA yükümlülüklerini askıya aldığını duyurdu, Antlaşma'dan 2023 Kasım ayında ise resmen çekildi. ABD dahil NATO'nun önemli ülkeleri de aynı süreçte AKKA'yı resmen "askıya aldıklarını" duyurdular. Böylece Antlaşma fiilen kadük hale geldi.

Türkiye'nin 8 Nisan 2024 itibarıyla AKKA'dan tamamen çekilme kararına bu açıdan bakmak lazım; Antlaşma'nın kadük hale geldiğini resmen ilan etmek. Buraya kadar sıkıntı yok.

İÇERİYE MESAJ...

Ancak Türkiye'nin AKKA'dan çıkma yönteminde sıkıntı var; Antlaşma TBMM tarafından onaylanarak yürürlüğe girmişti. Oysa çıkma işlemi sadece Cumhurbaşkanı'nın imzası ile yapıldı. Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çıkması da aynı yöntemle gerçekleşmiş, hukukiliği büyük tartışmaya yol açmıştı.

Türkiye'deki mevcut hükümetin, tam da AK Parti seçimlerde resmen ikinciliğe düştüğünde böyle bir adım atması, dışarıdan çok içeriye mesaj taşıyor gibi; AKKA Antlaşması'ndan çıkış kararı TBMM'ye getirilseydi, onay büyük ihtimalle muhalefetin de "evet" oylarıyla, belki de oybirliğiyle alınabilirdi. Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan 'tek imza" sistemini kullanmayı tercih etti.
Uluslararası antlaşmalardan Türkiye'nin çıkışına ilişkin bu yöntem kanıksanırsa, çok daha kritik anlaşmalardan da "tek imzayla çekilmenin" yolu açılabilir; Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu, NATO İttifak Antlaşması, hatta Montrö ve Türkiye Cumhuriyeti'nin "tapusu" niteliğindeki Lozan Antlaşması.

İç politikaya yönelik mesaj vermek için kullanılamayacak kadar tehlikeli bir tutum bu...

FİLİSTİN'E DESTEK GÖSTERİSİNDE YAŞANANLAR

AK Parti hükümetinin seçimlerden çıkan mesajı tam olarak almadığı/almak istemediğine ilişkin ikinci işaret ise İstanbul'da Filistin'e destek için yapılan barışçı gösteride kullanılan polis şiddeti oldu.

Gazze'de soykırıma varan operasyonlarına rağmen İsrail'le ticareti durdurmak konusunda hükümetin önlem almaması, hatta bizzat devlet kurumlarının da bu ticarette yer aldığının ortaya çıkması, Türkiye'de farklı siyasi görüşteki pek çok kesimden tepki aldı. İstanbul'daki barışçı sokak gösterisi de bu tepkinin dışa vurumuydu. TC Anayasası vatandaşlara izin almadan barışçıl gösteri yapma hakkı veriyor. Polis müdahalesi, bu hakkın gaspı anlamına geliyor.

31 Mart seçimlerinde öne çıkan ekonomik kriz kadar, hukuk tanımamazlık, kişi hak ve hürriyetlerinin yok sayılması da etkiliydi oysa. Belli ki henüz 31 Mart mesajı alınmamış. Türkiye'nin daha özgür, daha müreffeh bir ülke olması dileğiyle; İyi bayramlar...

Tüm yazılarını göster