Merkez'in“olduğu gibi görünmeye” karar vermesi yeterli mi?

Merkez Bankası 19 Kasım toplantısında aldığı kararı "net ve güçlü bir parasal sıkılaştırma" olarak izah ediyor. Sıkılaştırma, ifadeler ve kararlılık vurgusuyla "net", ama fiili faize göre yalnızca 0.13 puan artış yapıldığı için bu artışın öyle çok "güçlü" olduğu söylenemez.

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ

✔ Merkez Bankası 19 Kasım toplantısında aldığı kararı "net ve güçlü bir parasal sıkılaştırma" olarak izah ediyor. Sıkılaştırma, ifadeler ve kararlılık vurgusuyla "net", ama fiili faize göre yalnızca 0.13 puan artış yapıldığı için bu artışın öyle çok "güçlü" olduğu söylenemez.

✔ Faiz 4.75 puan değil de, 5 ya da 5.25 puan artırılmış olsaydı Merkez Bankası kendine bir marj tanımış olacak, bir alan yaratacak ve daha rahat hareket edecekti.

Altını kalın kalın bir kez daha çizmek gerek. Merkez Bankası 19 Kasım toplantısında faizi 4.75 puan artırmadı. Artışın ne kadar olduğu 19 Kasım’daki fonlama maliyetinin belli olmasıyla kesinleşti.

“Tam” 0.13 puan!

Siz “tam” sözcüğünü elbette “yalnızca” diye de okuyabilirsiniz.

19 Kasım’daki ortalama fonlama maliyeti yüzde 14.87 olarak gerçekleşti; Merkez Bankası da faizi yüzde 15 olarak belirledi.

Hepsi bu! Yani fark 0.13 puan.

Mevlana’nın muhteşem sözü var ya:

“Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.”

Merkez Bankası da “olduğu gibi görünmeye” karar verdi.

Fiilen yüzde 14.87 olan faizi yüzde 15’e çıkardı.

Ama yapılan bundan ibaret değil tabii ki.

Faizin adı konuldu bir kere. Piyasanın tümüyle geç likidite penceresinden fonlanması gibi ucube bir uygulamaya son verildi. Bu kanaldan para kullanmak durumunda kalan bankalara sistemde iyi gözle bakılmadığını herkes bilir. Bu durumdaki bankaları mercek altına alan kurumların başında da Merkez Bankası gelir zaten. Ama Merkez Bankası ne yaptı; tuttu aylar boyunca tüm bankaları bu kanala zorladı. Bu yanlıştan dönülmesi de elbette olumlu bir adımdır.

Merkez kendini zora soktu

Merkez Bankası 19 Kasım’da olumlu bir adım attı; faizin adını koydu, kağıt üstündeki yüzde 10.25’lik faizi ön plana çıkarıp yüzde 15’e dayanmış olan fiili faizi görmezden gelir gibi yapmaktan vazgeçti. Ama burada biraz daha esnek davranmayarak kendini zora soktu.

Merkez Bankası politika faizini yüzde 15 değil de çeyrek ya da yarım puan daha yukarıda belirlese çok daha rahat olabilirdi. Zaten fiilen olmasa da görünürde yüksek bir artış yapıldı; bu artış 4.75 değil de 5 puan ya da 5.25 puan olsa, ne kaybedilirdi ki!

Olan oldu bir kere, “Faiz artırıldı” denildi mi, denildi; ha 4.75 puan, ha 5 ya da 5.25 puan. Artış örneğin 5.25 puan düzeyinde tutulsa “Niye 4.75 değil de 5.25” diyen mi çıkacaktı yani.

Merkez Bankası 19 Kasım toplantısından sonra yaptığı açıklamada “Tüm fonlamanın temel politika aracı olan bir hafta vadeli repo faiz oranı üzerinden yapılmasına karar verilmiştir” dedi ve böylece bir anlamda kendini bağladı. Çok olağanüstü gelişmeler yaşanırsa bu ilkenin dışına elbette çıkılabilir; bir açıklamaya bakar, ama dedik ya Merkez Bankası kendisine biraz olsun marj bıraksa daha iyi değil miydi?

ENFLASYONDA TSUNAMİ BEKLENTİSİ

Hatırlayan okurlar çıkacaktır. Köşemizde 4 Kasım’da “Bir tsunami de enflasyonda yaşanacak” başlıklı bir değerlendirmeye yer vermiştik. Dikkat çektiğimiz, kurlardaki artışın fiyatlara henüz tam yansımadığı, bu gerçekleştiğinde fiyatların hızlı bir artış göstereceğiydi.

Para Politikası Kurulu açıklamasında bu gerçeğe Merkez Bankası da vurgu yaptı. Açıklamada konuyla ilgili olarak şöyle denildi:

“Türk Lirası’ndaki değer kaybının gecikmeli etkileri, uluslararası gıda fiyatlarındaki yükseliş ve enflasyon beklentilerindeki bozulma enflasyon görünümünü olumsuz etkilemektedir. Kasım ayına ilişkin takip edilen veriler, enflasyonda yakın dönemdeki döviz kuru oynaklığı kaynaklı bir yükselişe işaret etmekle birlikte, para politikasındaki kararlı duruşla beraber bu artışın geçici olacağı değerlendirilmektedir.”

PARASAL SIKILAŞTIRMANIN “NET”İ DOĞRU, “GÜÇLÜ”SÜ DEĞİL!

Merkez Bankası enflasyonda yaşanacak yükselişin geçici olacağını bekliyor. Ama yükseliş olacağı kabul ediliyor.

Öyle ya, dolar 8.50’leri aşıp daha sonra 7.60’lara indi ama 8.50’lere gidilirken oluşan maliyet artışı yok olmadı ki. Bu fiyatları etkiledi bir kere. Kimse “Kur düştü, fiyatlar da düşer” diye beklemesin; fiyatlar olsa olsa sabit kalır.

Devam ediyor Merkez Bankası:

“...Kurul, enflasyon görünümüne dair risklerin bertaraf edilmesi, enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınması ve dezenflasyon sürecinin en kısa sürede yeniden tesisi için, net ve güçlü bir parasal sıkılaştırma yapılmasına karar vermiştir.”

Burada duralım! Merkez Bankası parasal sıkılaştırmaya gitmedi, bakınız 0.13 puanlık artış, yapılan piyasada en azından şimdilik “Merkez Bankası’nın önünün açıldığı ve istediği gibi hareket edebileceği” algısının yerleşmesinden ibarettir.

“Net ve güçlü bir parasal sıkılaştırma” tanımlamasının “net” kısmı doğrudur. İfadeler nettir, GLP sona erdirilmiş ve fonlamanın politika faizinden yapılacağı açıkça ilan edilmiştir.

“Güçlü parasal sıkılaştırma”nın söz konusu olmadığı ise 0.13 puanlık artışla kendini zaten göstermektedir. Ama bu demek değil ki politika faizi fiili faizin 3-4 puan üstüne, yani yüzde 17’lere, 18’lere çekilsin.

Tekrar edelim, 19 Kasım’ın tek eksiği politika faizinin 0.25 ya da 0.50 puan daha az belirlenmiş olmasıdır.

Tüm yazılarını göster