Ülkenin en stratejik bir o kadar da az gündeme gelmesi gereken kurumu; şimdilerde dilimizden düşmüyor. Sürekli başkanları değişiyor. Rezervlerini, kararlarını tartışıyor; blog yazılarını konuşuyoruz.
Merkez, 100 beklerken 200 baz puan faiz arttırdı. Bunu beklenenden daha yüksek risk algısı olarak gördüm. Özellikle ülkede ekonomide bu kadar sıkıntı varken ve Ak Parti Kongresi sıradayken; şaşırmayan kesim olmadı. Ağbal’ın kellesinin gece yarısı alınmasına ise şaşırdık.
Bu beklenmedik durumlar aslında ekonomimizin, içerisinde olduğumuz kısır döngünün de temsili. “Öngörülemeyen olaylar dizini…” Zira 128 milyar $’lık rezerv tartışmaları da sürüyor. Para politikaları bugünden yarına sonuç vermez. Süresi en az 6 ay ya da 1 yıldır. Son üç başkana baktığımızda; Murat Çetinkaya 3,5 yıl, Murat Uysal 1,5 yıl, Naci Ağbal'ın ise görev süresi 4 ay sürdü.
Ağbal’ın göreve gelişini ortodoks politikalara geri dönüş olarak algılanmıştık. Yeni başkan Şahap Kavcıoğlu’nun gelişini ise faiz indirimi ve para politikasında sadeleşmekten uzaklaşma olarak algıladık. Nitekim Ağbal’a yönelik manşet atan, yazarı olduğu gazetede; “bu da gösteriyor ki bunların derdi alabilecekleri en yüksek faizi alabilmek” diye yazmıştı.
Görünen o ki Erdoğan’ın reform sunumunda kullandığı “fiyat istikrarını bir kenara koyduk” ardından Ağbal’lı Merkez’in sıkı para politikası da tarih oldu. Gece yarısı başkanı; bunu diline alamayacaktır artık.
NEGATİF REEL FAİZ DÖNEMİ BAŞLIYOR
Merkez’in yeni başkanı 2 kelimeden uzak duracak; 1-fiyat istikrarı, 2-sıkı para politikası. Merkez’in kurumsal dili; “para politikası” olacak ama “sıkı” diyemeyecek. Gevşek para politikası ile de kur; kademeli tırmandırılacak.
Nisan’daki PPK toplantısında faizi indirirse şaşırmayacağım. TÜİK’in ilan ettiği resmi ama gayriciddi enflasyon rakamıyla dahi “negatif reel faiz” dönemine girmiş olacağız. Dolar ve altın yarışır artık…