Türkiye, günlerdir yeni bir tartışmaya kilitlendi; “Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan ve ailesi.” Sorun, guvernörün babasının, TCMB’yi kurumsallıktan durumsallığa çeviren icraatları, annesi, emzirdiği bebeği, işten eve yemek transferi, mobbing iddiaları ve benzeri magazinsel söylentiler…
Bunları, TV’lerin sabah dedikodu programlarında izliyor olsanız; “bürokrasi magazini” diye geçiştirebilirdiniz. Ancak bu seviyedeki tartışmaları, en ciddi haber kanallarında, en saygın ekonomistlerin tartışmalarında ve yabancıların bilgilendirme bültenlerinde görmek çok acı…
İTİBARSIZLAŞTIRMA SÜRECİ BAŞLADI
Görünen o ki guvernörü itibarsızlaştırmak için atağa geçilmiş… Bu orkestrayı kim yönetiyor bilinmez ama “50 trilyon dolar getirecek” türü akıldışı haberler yapan, TV röportajlarıyla ciddiyeti sulandıran, pusudaki düşük faiz çıkarcıları, olağan şüpheliler... Kesin olan; guvernöre itibar suikastı olduğudur.
Hal böyle iken Hafize Gaye Erkan da bunların ekmeğin adeta yağ sürüyor ve kurumsallığa ters düşen icraatları ile “iftiraları” meşrulaştırıyor. Rahmetli Demirel; “Allah, yakışan iftiradan korusun” derdi. Tam da bu sözün güncel örneği gibi, babası, annesi, bebeğiyle tuhaf öyküler üremesine yol açıyor.
İKİ SORU İKİ CEVAP
Önceki başkanlar da benzer süreci yaşadı mı?
Evet; misal Durmuş Yılmaz “dış güçlerin adamı” diye suçlandı zira hükümetin popülist adımlarına karşı çıkıyordu. Erdem Başçı; “zarf açılışına dahi gidiyor” diyerek gözden düşürülmeye çalışıldı. Son 5 yılda 5 guvernörü yerinden eden bu çete, Naci Ağbal’ı da vatana ihanet suçlamasıyla azlettirmişti.
CB, Erkan’ı görevden alır mı?
Almaz, alamaz. Zira kasada para kalmadı ve yabancıdan kaynak dileniyoruz. Tam da bu süreçte Merkez Bankası’nın başına değil yardımcısı Cevdet Akçay’ı, Keynes’i dahi getirsen, yabancı bunu “yeni bir Naci Ağbal sendromu” diye algılayacaktır. Seçim sonrası eğer U dönüşü olmayacaksa, Gaye Erkan ile devam edilecektir ki ülke için hayırlı olanı da budur.
not
YABANCININ “U DÖNÜŞÜ” ENDİŞESİNİ GÜÇLENDİRİYORUZ
Biz içeride iç politikaya her kutsalı feda ediyoruz ya… Bunu yabancılar da izliyor. Misal ülkenin başına heterodoks faciasını yıkan Nebati’nin “ben bilim insanıyım, faiz artmamalıydı” gibi söylemlerini ciddiye almamız, kaynak için kapısını aşındırdığımız yabancıların dikkatini çekiyor.
Merkez Bankası Başkanı, bebeğine baksın diye ebeveynini bankaya çağırdığı için azledileceğini iddia etmek, yabancının “mizah anlayışını” aşan bir olgudur. Gaye Erkan’ın tüm para arayış turlarında ona sorulanın “raf ömrünüz ne kadar?” olması, bir U dönüşü endişesinin ifadesidir.
İçeride Şimşek&Erkan ekibinin başarısızlığı için pusuya yatmış itibar suikast çetesinin söylemlerini çoğaltan sosyal medya, CDS puanlarımızın gerilemesini yavaşlatıyor. Dış kaynak arayışımızı sınırlıyor, olası fon akışlarında daha yüksek faiz anlamı taşıyor.
Kendi aramızda birbirimizi alaşağı etmek için dedikodu kazanı kaynatmak bir kabile ulus anlayışındakilerin eğlencesi olsa da bunu izleyen yabancıların bize keseceği faturayı da hesaba katsak iyi olur. Yoksa U d önüşü niyetimiz sahiden var ve onu artık saklayamaz noktalara mı geldik acaba?