Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, yılın son enflasyon raporunu geçen hafta açıkladı. Alıştığımız ve beklediğimiz üzere Merkez Bankası, enflasyon tahminlerini yine yükseltti. Ancak bir yandan enflasyon tahminlerini yükseltirken, aynı zamanda son iki toplantıda faizlerin 3 puan indirmiş olmasına bir gerekçe, bir açıklama getirme ihtiyacı da vardı.
Bunun yanıtı ne enflasyon raporunda, ne de Kavcıoğlu’nun sunumunda yoktu. Toplantının soru- cevap bölümündeki sorular üzerine Kavcıoğlu, şaşırtıcı bir yeni tez, yepyeni bir para politikası yaklaşımıyla karşımıza çıktı. Merkez Bankası’nın araştırma ve politika metinlerinde şu ana kadar izini görmediğimiz bir teoriydi bu.
Kavcıoğlu’nun dillendirdiği yeni politika mealen şöyle:
Şimdiye değin izlenen enflasyon hedeflemesi politikası hatalıydı, bu yüzden başarısız oldu. enflasyonu düşürmek için cari açığın kontrol edilmesi ve düşürülmesi gerek. Merkez Bankası artık buna odaklanacak. Kur artışı ihracatı teşvik edecek, ithalatı caydıracak, iç üretimi destekleyecek ve böylece cari açık azalacak. Cari açık azalınca da enflasyon azalacak. Uluslararası tedarik zincirlerinde pandemi etkisiyle ortaya çıkan kırılma, Türkiye için büyük fırsat yarattı. Biz de bu fırsatı değerlendirmek için elimizden geleni yapacağız.
Merkez Bankası’nın yasa ve politika metinleriyle çelişen bu açıklama hayretle karşılandı. Yeni politikayı açıklamaya dönük herhangi bir araştırma olmamasına karşın, tam tersini ortaya koyan onlarca araştırma ve makaleyi bizzat Merkez Bankası’nın kendi internet sitesinde kolayca bulmak mümkün.
Örneğin şu tespitler Merkez Bankası’nın verilere dayanan araştırma, rapor ve Merkezin Güncesi sayfalarında yer alan makalelerde sık sık karşımıza çıkıyor:
- Döviz kurları, enflasyon dinamiklerinde geçişkenliği en yüksek faktör durumunda. Döviz kurlarının enflasyon geçişkenliği hem diğer faktörlerden daha yüksek, hem de enflasyona yansıması daha hızlı.
- Fiyatlama davranışlarında ve enflasyon beklentilerinde döviz kurları birinci sırada geliyor. Özellikle belirsizliklerin arttığı, enflasyonun yüksek seyrettiği koşullarda bu daha etkin hissediliyor.
- Buna karşın döviz kurlarındaki artışın ihracatı artırıcı etkisi daha sınırlı ve üstelik daha kısa ömürlü oluyor.
- Kur artışlarının ithalatı caydırıcı etkisi de sınırlı. Üstelik iç üretim kısıtları, kalite sorunları yüzünden aramalı, yatırım malı ve enerjide ithalat bağımlılığı yüksek.
- İhracattaki ithalat bağımlılığı da yüksek. Bu da kur artışının ihracatta avantaj yaratma potansiyelini aşındırıyor.
Merkez Bankası internet sitesinde kısa bir araştırma ile bu tespitleri daha da çeşitlendirmek ve detaylandırmak mümkün.
Tam olarak kontrol edemiyorum diyerek manşet enflasyon yerine çekirdek enflasyonu esas alacağını söyleyen Merkez Bankası, şimdi her yönüyle çok kapsamlı bir yapısal sorun olan ve hiçbir şekilde kontrol edemeyeceği cari açığı kendine hedef olarak almasının mantıklı bir izahı yok.
Sonuç olarak Merkez Bankası’nın enflasyon karşısında teslim bayrağını çektiği tehlikeli bir süreçle karşı karşıyayız.