Bu hafta hem içeride hem de dışarıda merkez bankalarının faiz kararlarını karşıladığımız bir hafta oldu.
Geçtiğimiz hafta Avrupa Merkez Bankası (ECB) faiz kararı öncesi ekonomistler faiz artırımı ve faizin sabit bırakılması konusunda adeta ikiye bölünmüştü. ECB faizi 25 baz puan artırırdı. Amerikan Merkez Bankası’nın (Fed) faizi artırmayacağını düşündükleri bir ayda aradaki faiz farkını korumak ve enflasyonla mücadeleye büyüme pahasına devam etmek açısından önemli bir karardı. Tahmin ettiğim gibi gerçekleşti.
Nitekim Salı günü (19.08.2023) Avrupa Enflasyonu geldi. Geçtiğimiz yıl Ağustos ayında enflasyon, Euro Bölgesi'nde yüzde 9,1, Avrupa Birliği’nde ise yüzde 10,1 seviyesindeydi. Kararlı politikalar sayesinde bu yıl Ağustos ayında yıllık bazda yüzde 5,2 olarak ölçüldü. Beklentilerden çok az da olsa iyi geldi. Faiz artırımları aksi bir süreç olmadıkça durmuş olabilir. Enerji ve Gıda gibi dışsal baskılar devam ederken diğer taraftan emtia fiyatlarındaki düşüş enflasyonla mücadele konusunda dengeleyici bir sürece taşıyabilir. Fakat hizmetler sektöründeki enflasyonun büyüklüğü ve büyüme konusu en büyük sorunlar gibi duruyor yine de.
Çarşamba akşamı ise Fed faiz kararını karşıladık
Fed İleri Vadeli Fonlama Kontratları’nın ima ettiği faiz zaten faiz artışının olmayacağı yönündeydi. Beklendiği şekilde faiz artırımı olmadı. Diğer taraftan parasal sıkılaşma devam ediyor. Ancak bu toplantının en önemli iki çıktısı vardı. Biri politika metninde değinilecek konular diğeri ise ileri tarihli öngörülerdi. O nedenle yine de önemli bir toplantı olarak notlarımızda yerini aldı.
2026 yılına ilişkin Fed öngörülerini ilk defa bu toplantıda gördük
Fed Başkanı Powell, Fed’in faiz oranlarını artırmayı bitirmeye yaklaştığını açıkça belirtti ancak önemli de bir mesaj verdi: Ekonomideki yenilenen güç nedeniyle borçlanma maliyetleri daha uzun süre yüksek kalmalı. Sanırım buradan elde edilecek epey bir çıkarım var. Baz senaryo yumuşak iniş senaryosu değil artık. Bunu bizzat Powell’ın telaffuz etmesi bence önemliydi. Fakat ABD’de öğrenci kredi ödemelerinin gelecek ay yeniden başlayacak olması ve olası otomotiv sanayinde işçilerin grevi temel riskler olarak görülüyor.
Powell, Fed'in artık "dikkatli ilerleyebileceğini" basın toplantısında birden fazla kez tekrarladı. Ancak enerji fiyatlarındaki artıştan bir çekince yaşamadıklarını gördük. Ne petrol fiyatlarındaki artışa ne de Çin’in yavaşlamasına doğrudan bir vurgu yoktu.
İleri tarihli Fed öngörülerine baktığımızda en önemli değişikliklerden birinin Haziran öngörüsünde 2023 yılı için yüzde 1 olan büyümenin yüzde 2,1’e, 2004 yılı için yüzde 1,1 olan büyümenin ise yüzde 1,5’e revize edilmesi olmuş. Güçlü büyüme devam edecek. Enflasyon kontrol altına alındıkça büyüme de güçlü ve kaliteli oluyor. Buradan da elde edilecek çıkarımlar var.
Yine Haziran öngörüsünde 2023 yılı için yüzde 4,1 olan işsizlik rakamı yüzde 3,8’e revize edilmiş. İşsizlik 2024 yılında yüzde 4,5 öngörülürken bu kez yüzde 4,1 öngörülmüş. Fed’in bir resesyon beklemediği, ABD ekonomisinin istihdam yaratma gücünün sıkı bir şekilde devam edeceğini okudum ben bu veriden.
Faiz tavanı 2023 yılı için 5,6 olarak korunmuş. Yılsonuna kadar en az bir faiz artışı cepte gözüküyor. 2024 yılı için ise Haziran öngörüsünde 4,6 olan faiz tavanı 5,1’e çekilmiş. Powell’ın dediği gibi sıkı para politikasını Fed üyeleri uzun zaman korumaktan yana.
İçeriye geldiğimizde tüm hafta boyunca Merkez Bankasının ne yapabileceğini tartıştık durduk. Merkez Bankası iletişimi kuvvetli olmayınca yine beklentiler 250 baz puan ile 1.000 baz puan arasında gitti geldi. Bu iletişim konusunu nasıl ele alacaklar bilemiyorum ama iletişimsizliğin ekonomiye zarar verdiğini görmeleri lazım.
Hafta başında medyan beklenti 500 baz puan iken karar zamanı yaklaştıkça Merkez Bankası’ndan beklentiler 1000 baz puana kadar çıktı.
Enflasyonun düşeceğine yönelik kanaat toplumun genelinde oluşmuş değil
Merkez Bankası hafta başı beklenti çerçevesinde 500 baz puan artırıma karar verdi. Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim, bu karar enflasyon beklentilerinin çıpalanması imkân tanıyacak bir karar değil bence.
Agresif ve önden yüklemeli faiz artışı olmadı. Büyüme endişesinin yine ön plana çıktığını düşünüyorum. Metne baktığımızda Merkez Bankası yılsonunda enflasyonun Enflasyon Raporu’ndaki üst sınıra yakın gerçekleşeceğini düşünüyor. Merkez Bankası yurt içi talepteki güçlü seyir ve hizmet fiyatlarındaki katılık devam ederken, petrol fiyatlarındaki artış ve enflasyon beklentilerinde süregelen bozulma enflasyonda ilave yukarı yönlü baskı oluşturduğunu görüyor ve bunu metne aynen bu şekilde eklemiş. Fakat içeride tarımsal ürünlerin enflasyonist baskısını da dikkate almak lazım. Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi Temmuz’da oldukça yüksek geldi. Önümüzdeki aylarda fiyatların daha da yükselmesi muhtemel. Fiyatlama davranışları hala çok bozuk ve enflasyonun düşeceğine yönelik kanaat toplumun genelinde oluşmuş değil.
Merkez Bankası ‘Doğrudan yabancı yatırımlar, dış finansman koşullarındaki iyileşme, rezervlerde süregelen artış ve turizm gelirlerinin cari işlemler hesabına desteği’ vurgusunu aynen korunmuş ancak bu kez ‘Türk lirası varlıklara yurt içi ve yurt dışı talebin artmaya başlaması fiyat istikrarına güçlü katkıda bulunacaktır’ cümlesini ekleyerek dış kaynak girişine de atıf yapmış. Dış kaynak girişi sınırlı ölçüde de olsa da böyle bir atıfın yapılmasını ekonomi yönetiminin çabalarına bir destek olarak okunabilir.
Ancak doğrudan yabancı yatırımların gelmesi mevcut koşullarda kolay gözükmüyor. Turizm Gelirlerinin desteği de kısıtlı. Hal böyle iken dışarıdan gelecek portföy yatırımlarına bel bağlanmış bir iyimserlik havası hâkim metnin bu bölümünde.
Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırma gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirilecektir denilerek, sıkılaştırmanın devam edeceğinin sinyali verilmiş.
Sadeleşmeye yine vurgu var. Kademeli sadeleşmenin etki analizi eşliğinde yapılacağına işaret edilmiş. Böylece sadeleşme zamana yayılmış. Seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma konusu bu metinde de yer almış. Fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir denilerek de kararlı olunduğu yönünde mesaj verilmeye çalışılmış.
Ben Merkez Bankası’nın bu toplantıda 500 baz puan üzeri bir faiz artışı yaparak önden koşusuna devam etmesini bekliyordum açıkçası.
Görünen o ki, önceki şok faiz artırımı sonrası nefesi önden koşmaya fazlaca yetmemiş.