Merkez Bankası’ndan koronavirüs önlemleri

Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ
  • Merkez Bankası Para Politikası Kurulu olağanüstü toplandı ve faiz bir puan aşağı çekilerek yüzde 9.75'e indirildi. Merkez Bankası faiz dışında da ekonomiye nefes aldırmaya dönük bir dizi önlemi uygulamaya koydu.
  • Ama sorun çok büyük ve bunların üstesinden Merkez Bankası kararlarıyla gelmek mümkün değil. Daha kötüsü alınacak diğer önlemler de sorunu ancak hafifletebilir.
  • Her önlem kaynak ihtiyacı demek. Böyle bir ortamda akaryakıt fiyatlarındaki indirim de tartışma konusu oldu. Fiyatlar indirilmese ve fark vergi olarak bütçeye gitseydi 16 milyarlık kaynak elde edilecekti.

Bilgisayarın başına geçip “Faizde yarın nasıl bir karar alınabilir” başlığını attıktan sonra yazıya başlamıştım ki Merkez Bankası’nın faiz kararı ve diğer önlemler geldi. Artık faizin ne olabileceğini irdelemenin de anlamı kalmamıştı, çünkü Merkez Bankası yarın vereceği faiz kararını da iki gün önce açıklamıştı.

Merkez Bankası haftalık repo ihale faiz oranını bir puan daha düşürerek yüzde 10.75’ten yüzde 9.75’e çekti.

Koronavirüs yüzünden ekonominin çok büyük bir darboğaza sürükleneceğini belirttikten sonra faizle ilgili olarak hangi görüşleri mi dile getiriyordum; özetleyeyim:

“İşte şimdi bu koşullarda (virüsün yol açacağı ekonomik zorluklar) Merkez Bankası Para Politikası Kurulu yarın toplanıp faiz kararı verecek.

Normal koşullarda Merkez Bankası yarın faize muhtemelen dokunmaz ve yüzde 10.75’lik oran korunurdu. Ama koşullar öylesine anormal ki...

Tüm dünya merkez bankaları adeta kesenin ağzını açmış durumda. Piyasalar likiditeye boğuluyor. Bu operasyon soruna çare olacak mı, belli değil. Ama bu eğilimden bizim Merkez Bankamızın da etkilenmesi ve yarın faizi pek beklenmedik ölçüde aşağı çekmesi şaşırtıcı olmaz. Beklenmedik ölçü derken kastımız 0.75-1.00 puan.”

Merkez Bankası olağanüstü toplantıyla faizi bir puan aşağı çekmekle yetinmedi. Faiz dışında bir dizi karar alındı. Bu kararları üç başlıkta toplamak mümkün:

● Bankaların Türk Lirası ve döviz likidite yönetiminde esneklik sağlanarak öngörülebilirlik artırılacak.

● Reel sektöre kredi akışının kesintisiz devamını teminen bankalara ek likidite imkanları tanınacak.

● Reeskont kredi düzenlemesiyle ihracatçı firmaların nakit akışı desteklenecek.

Bu başlıklar altında toplanabilecek önlemlerle reel kredi büyüme koşullarını sağlayan bankalar için yabancı para zorunlu karşılık oranları 5 puan indirilecek, böylece bu bankalara 5.1 milyar dolar karşılığı döviz ve altın cinsi likidite verilmesi söz konusu olacak.

Yine bir başka önlem olarak 91 gün vadeye kadar repo ihaleleri yoluyla politika faiz oranının (yüzde 9.75) 1.50 puan altında faiz oranı üstünden TL likidite sağlanacak.

Bu önlemler kılcal damarlara kadar etki eder mi?

Merkez Bankası’nın aldığı önlemler yaşamaya başladığımız ve gelecekte çok daha artacak olan sorunları çözmekte yeterli olabilir mi, hiç sanmıyoruz. Ancak ortaya çıkacak tüm sorunları çözmenin Merkez Bankası’nın görevi olmadığı, olamayacağı da ortada.

Çünkü bir kere sorun çok ama çok büyük. Özellikle dünden itibaren belli işyerlerinin kapatılmasıyla birlikte sorunu her kesim iliklerine kadar hissedecek.

Gelin önce büyük fotoğrafa bakalım ve bir gerçeğin altını çizerek başlayalım.

Türkiye koronavirüs sorunuyla gerçek anlamda yeni yeni tanışıyor. Hem sağlık yönünden, hem ekonomik yönden...

Sorunun sağlık boyutuyla ilgili taban tabana zıt iki görüş var. Sorunu iyi idare ettiğimiz de söylenebilir; “Ölçmüyorsak bilemeyiz” görüşü de dile getirilebilir. Örneğin gerektiği gibi trafik denetimi yapmıyor ya da yapamıyorsanız ülkede kırmızıda geçilmediğini de, hız ihlaline rastlanmadığını da söyleyebilirsiniz. Biz de o durumda olduğumuz için mi koronovirüste Avrupa ölçüsünde perişanlık yaşamıyoruz, bu da tartışılmıyor değil.

Virüsün yol açacağı ekonomik tahribat bugünden yarına birden ortaya çıkmayacak; olumsuzluk yavaş yavaş kendini gösterecek. Ama dünden geçerli olmak üzere uygulamaya konulan ve tartışma götürmeyecek kadar gerekli olan bir dizi işyerinin kapatılması kararı ekonomik sorunu çok ama çok büyütecek.

Ekonomik sorunlar şimdiye kadar belli sektörlerde yoğunlaşır ya da belli büyüklükteki işletmeleri etkilerdi. Örneğin turizme dönük önlem almak gerekse üç yüz-beş yüz büyük otel ve tatil köyünü kapsayan bir önlem paketiyle sorun çözülebilirdi.

Ama ya şimdi, şimdi öyle değil ki... Mahalle kahvesi de, sokak arasındaki kafe de kapalı.

Hep diyoruz ya ekonomide de kaplar bileşiktir, diye.

Bu işyerleri kapanınca oralarda çalışanların durumu ne olacak?

Bu işyerlerinin kirası nasıl ödenecek? Kimileri dahiyane fikirler ortaya atıp kira ödemelerinin bir süre ertelenmesi gerektiğini söylüyor. İyi güzel de elde ettiği kira geliriyle işini döndürmek ya da geçimini sürdürmek durumunda olanlar?

Dolayısıyla sıkıntı çok büyük, sıkıntı tahmin edilemeyecek kadar büyük ve ne yazık ki sorunu Merkez Bankası’nın aldığı bu kararlarla geride bırakmak mümkün değil.

Daha da kötüsü öyle büyük bir açmazla karşı karşıyayız ki alınabilecek hiçbir önlem sorunu tümüyle çözmeye yetmeyecek.

Önlemler sorunu hafifletebilir ancak, tümüyle çözüm mümkün görünmüyor. Hepimiz bu sorundan nasibimizi bir şekilde alacağız.

Akaryakıt fiyatlarını indirmek şart mıydı?

Önümüzdeki dönemde ekonomik zorlukların çok ama çok artacağı ortada. En başta işyerlerinin kapatılmasına dönük önlemler yüzünden işsizlik tırmanacak. 

Dün alınan gelir vergisi beyanname verme ve ilk taksiti ödeme süresinin nisan sonuna bırakılması yerinde ve gerekli bir adımdır ve bunu yeni adımların izlemesi kaçınılmazdır. 

Ama bu tür her önlem bir kaynak gerektirecek. Bütçede zaten sorun var, yeni kaynak gereksinimi nereden karşılanacak? 

Ve böyle bir dönemde biz tutup akaryakıt fiyatlarında yüklü indirimler yapıyoruz. Bu köşede belki de ilk kez fiyat indirimine karşı çıkıyoruz. 

Akaryakıtta kanıksanmış bir fiyat düzeyi var. Ne yani benzinin, motorinin fiyatı indirildi diye ulaşım mı ucuzladı, ne oldu? 

Gazetemizin enerji yazarı sevgili dostum Mehmet Kara’ya sordum. Mehmet’in dediğine göre eğer akaryakıtta indirim yapılmasa ve oluşan fark vergiye yansıtılarak bütçeye gitseydi bugünkü fiyat düzeyine göre yıl sonuna kadar yaklaşık 16 milyar liralık bir kaynak elde edilmiş olacaktı. 

Normal bir dönem değil bu dönem. Araç sahipleri depolarını benzinin litresine 7 lira ödeyip doldurmaya devam edebilir; ama hiç olmazsa bu parayla işsize birkaç ay ödeme yapılır.

Tüm yazılarını göster