Selçuk Turgay AZAK
Vergi Müfettişi / Ekonomist
Bilindiği üzere geçtiğimiz günlerde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından ‘‘2023 Yılı Para Politikası ve Liralaşma Stratejisi’’ metni yayımlandı. Söz konusu metinde TCMB’nin faaliyetlerine, piyasa yapıcı özelliği kapsamında işlemlerine ve amaçlarına yer verildi. Bu yazımızda, bahse konu olan metin ve güncel ekonomik gelişmeler çerçevesinde değerlendirmeler yapacağız.
TCMB, temel amacı olan fiyat istikrarı kapsamında enflasyon hedefleme stratejisini sürdürmektedir. Diğer taraftan yatırım, istihdam, üretim ve ihracat zincirini de destekleyici adımlar atmaktadır. Bu adımlarla amaçlanan üretim ekonomisinin büyüme ivmesinin devam ettirilmesidir. Bu kapsamda küresel ekonomide yaşanan negatif arz şoklarının ülkemize olan etkisini azaltmak ve ülke ekonomisini dış talebe dönük rekabetçi bir yapıya kavuşturmak adına toplam arzı güçlendirecek düşük maliyetli finansman kanalları açık tutulmuştur.
Politika faizinin tek haneye indirilmesi beraberinde düşük maliyetli finansman kaynaklarını ortaya çıkarmıştır. Söz konusu düşük maliyetli finansman kaynaklarının talep enflasyonu yaratmaması için TCMB her seferinde selektif kredi politikalarının benimsendiğini vurgulamış ve buna yönelik tedbirler almıştır. Toplam talebi ısındırmaya yönelik düşük maliyetli finansman kanallarının kapatılması, özellikle fiyat istikrarı hedefiyle uyumlu hareket edildiğinin göstergesidir. Atılan adımlar sonrasında kredi kompozisyonunda hedeflenen yönde değişim gerçekleşirken, TL kredilerde daha dengeli bir büyüme hızı sağlanmıştır. Tüketici kredilerinin TL krediler içerisindeki payı azalmış, yatırım ve ihracat kredilerinin ticari krediler içerisindeki payı ise artmıştır.
Diğer taraftan Türk lirasına olan talebi artırmak ve Türk lirası cinsinden varlıklara yatırımı cazip hale getirmek amacıyla adımlar atılmıştır. Bu adımlar bir yandan döviz kurunun dengeli ve istikrarlı olmasına sebep olurken, diğer taraftan döviz kurunun reel ekonomi ve düşük faiz politikası üzerindeki baskısı da nispeten ortadan kalkmıştır.
Ayrıca metinde gözüme çarpan bir detaydan bahsetmek istiyorum. TCMB, kısa vadeli adımlar yerine yapısal ve uzun soluklu adımlar atmayı tercih etmiştir. Düşük faiz politikası da bu adımların en önemlisidir. Burada amaçlanan kalıcı bir fiyat istikrarı ile birlikte ülke ekonomisinin üretim ve yatırım kapasitesini artırmaktır. Öte yandan TCMB politika faizi ile piyasa faizi olarak kabul edilen gösterge faizi arasındaki makas kapanmıştır. Bu durum piyasanın politika faizini benimsediğinin göstergesi olarak kabul edilebilir. Ayrıca bu farkın azalması, parasal aktarım mekanizmasının da etkinliğini olumlu yönde etkileyecektir.
Söz konusu metinde dalgalı döviz kuru rejimine güçlü bir şekilde devam edildiği, TCMB’nin döviz kurlarına yönelik bir hedefinin olmadığı vurgulanmıştır. Burada amaçlanan husus ise, TCMB’nin tek amacının fiyat istikrarı olduğunun altının çizilmesi ve bu kapsamda serbest piyasa ekonomisinin işlerliğinin öneminin piyasa paydaşlarına mesaj olarak verilmesidir. Yani TCMB piyasaya; ‘‘Piyasa döviz kuru üzerinde baskı kurmuyorum o sebeple spekülasyon beklentileri oluşturup gereksiz döviz talebine yönelmeyin.’’ mesajı vermiştir.
Söz konusu metinde, likiditenin en büyük ve en önemli mercii olan TCMB, piyasaların fon ihtiyacını öncelikle açık piyasa işlemleri kanalıyla gerçekleştireceğini ifade etmiştir. Bu durum hem bankaların ağırlıklı ortalama fon maliyetini düşürecek hem de para hacminin ihtiyaca göre daha esnek ve hızlı değişmesini sağlayacaktır.
Son olarak, TCMB fiyat istikrarını sağlama hedefi temelinde, diğer makro ekonomi hedefleri gerçekleştirme noktasında politika çeşitliliğine yönelmiş, enflasyonu kalıcı olarak düşürmek ve fiyat istikrarını sağlamak adına toplam arzı artırıcı adımlar atmaya devam etmiştir. Önümüzdeki süreçte küresel kaynaklı maliyet baskısının azalması durumunda, ülke ekonomisinde yatırım ve üretim faaliyetlerinin büyümeye olan etkisinin görülmeye başlaması ile birlikte ekonomik büyüme ivmesi devam edebilecektir.