Sürpriz faiz indirimi sonrasında ilk kez gazetecilerin ve ekonomistlerin karşısına çıkan Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, yaptığı açıklamalarla 2006 yılı başında geçilen “enflasyon hedefl emesi” rejiminden artık vazgeçilebileceğinin işaretlerini verdi. Para politikası araçlarını seçme ve kullanma bağımsızlığı çok sık tartışılan Merkez Bankası, bu arayışları gölgede bırakacak, kalkınma bankacılığına yaklaşan bir duruş sergilemeye hazırlanıyor. Artık hedef, cari açığın düşürülmesi yoluyla fiyat istikrarına ulaşmak. Böylelikle, ekonomi çevrelerinin bir türlü akıl erdiremediği enflasyonun yükseldiği ortamda döviz kurlarındaki sıçramayı göze alarak yapılan faiz indiriminin ardındaki siyasi akıl da ortaya çıkmaya başladı. Merkez Bankası’nın 2021 yıl sonu enflasyon hedefini 4,3 puan artırarak yüzde 18,4’e yükseltmesine karşın, küçük de olsa hala yılsonuna kadar faiz indirimi yapabileceğini hissettirmesi izlenecek yeni yolun ipuçlarını verdi.
Tercih edilen yeni yol kaçınılmaz şekilde yüksek enflasyon, düşük faiz ortamında ilerlemeyi öngörüyor. İhracatta kırılan rekorlara dikkati çeken Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu, ihracat potansiyeli olan, ithal ikamesi yaratacak yatırımların reeskont kredileri yoluyla desteklenmesini birinci öncelik olarak açıkladı. Kavcıoğlu’nun enflasyon raporu sunumundaki şu sözleri önemli: “Önümüzdeki dönemde de TCMB olarak para politikasının aktarım mekanizmasını kuvvetlendirmek amacıyla rezerv birikiminin devam etmesini amaçlıyoruz. Bu doğrultuda reeskont kredileri temel rezerv biriktirme aracı olarak ön plana çıkıyor.”
Merkez Bankası’nın bu yönelimi şu sonuçları doğurabilir:
● 2021 yılı Para Politikası Çerçevesi’nden yıl bitmeden uzaklaşılabilir.
● TCMB’nin temel politika aracı bir hafta vadeli repo faiz oranıdır (Politika faizi) ibaresi geçersiz kalabilir.
● “Politika faizinin, enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde % 5 hedefine ulaşıncaya kadar enflasyonun üzerinde oluşturulmaya devam edilecek” taahhüdü anlamını yitirecek.
Kutularda saklanan Merkez Bankası aklı
Merkez Bankası’nın üç ayda bir yayımlanan enflasyon raporları, para politikasının en önemli iletişim aracı kabul edilir. Raporda sergilenen enflasyon görünümü ve üç ayda bir güncellenen enflasyon hedefl erinin ekonomi dünyasının, piyasaların önünü görmesine daha sağlıklı kararlar alınabilmesine hizmet etmesi düşünülür. Enflasyon raporunda “kutu”larda yer alan kısa analizler ve bilgiler Merkez Bankası kurumsal kapasitesinin vitrini sayılır. Merkez Bankası’na duyulan güveni pekiştirir. Döviz kuru artışları-enflasyon geçişkenliğinden, ÜFE-TÜFE yansımaları, enerji fiyatlarındaki artışın TÜFE’deki izleri, vergiden, ücretlere kadar çok değerli bilgiler, analistler ve ekonomi gazetecileri için önemli bir kaynak oluşturur. Merkez Bankası’nın enflasyon hedefl emeyi geri planda bırakmasıyla bu rapor da ağırlığını yitirebilir. Artık para politikası metinlerine baktıkça hatırlanacak, politika faizinin enflasyonun üzerinde belirlenmesi taahhüdünden vazgeçilmiş görünüyor. Kavcıoğlu’na döne döne sorduğumuz ‘Merkez Bankası manşet enflasyonu mu, çekirdek enflasyonu mu, yoksa başka göstergeleri mi esas alacak' soruları da bankanın yeni yöneliminde artık önemli olmayacak.
İklim değişikliği enflasyon raporunda
Merkez Bankası 2021’in dördüncü enflasyon raporunda iklim değişikliğine özel bir yer ayırdı. “Küresel İklim Değişikliği Sürecinde Para Politikası ve Merkez Bankacılığı” başlıklı kutuda şu ifade yer aldı: “Küresel iklim değişikliği iktisadi faaliyet, enflasyon ve işgücü verimliliğine ilişkin etkileri aracılığıyla ekonominin genelini ve oluşturduğu finansal riskler aracılığıyla da finansal sistemi etkilemektedir. Bu faktörlerin fiyat istikrarı ve finansal istikrarı etkileyen unsurlar olması küresel iklim değişikliklerine ilişkin gelişmelerin merkez bankaları tarafından da takip edilmesini gerektirmiştir.”
Başkan Kavcıoğlu’nun, “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası olarak para politikasının ana hedefl erinde bir değişikliğe yol açmadan, küresel iklim değişikliğinin yarattığı finansal riskleri azaltmak amacıyla sürdürülebilir finans uygulamalarını uzun vadeli bir politika olarak desteklemeyi önemsiyoruz.” sözleri de “yeşil farkındalık” yelpazesine eklendi.