Merkez Bankası dezenflasyonu Anadolu’ya da anlatsın…

Maruf BUZCUGİL ANKARA NOTLARI

“Ekonomi çevrelerine göre, Merkez Bankası başkanının İSO ve ASO’da yaptığı toplantıları Anadolu’ya yayması beklentileri olumlu etkiler.”

Türkiye 22 yıl sonra yeniden yüksek enflasyonla mücadeleye hazırlanıyor. Enflasyon oranı ve ülke kredi notu düzeyi 2001 kriz yılı göstergelerine benzetiliyor. 2001 yılını yüzde 68,5’e tırmanan tüketici enflasyonu ile kapatan ekonomimizin 2024 Mayıs ayında enflasyonda yüzde 70’i aşarak tepe noktasına ulaşması ve 22 yıl önceki düzeyi aşması bekleniyor.
Enflasyonla mücadele adımları kredi derecelendirme kuruluşlarının ülke görünümüne bakışını olumlu yöne çevirse de notun ‘yatırım yapılabilir ülke’ düzeyinden uzaklığı yeniden hemen hemen 2001’deki gibi. Eski Merkez Bankası baş ekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara’nın (@ali_hakan_kara) sosyal medya hesabından paylaştığı grafiğe göre Türkiye’nin 2001’den sonra yatırım yapılabilir ülke düzeyine gelmesi 12 yıl almış. Krizin ardından siyasi bedeli ödenmiş ve uygulamaya konulmuş ekonomik programa sadık kalan Ak Parti iktidarı 2001-2007 yılları arasında çok hızlı ve kaliteli bir ekonomik büyüme dönemine imza attı. Fiyat istikrarında önemli mesafe alındı ve tek haneli enflasyon yılları yaşanmaya başlandı. Mali disiplin ve yapısal reformlar toparlanmayı destekledi. Ancak ekonominin temel göstergeleri 2018’den itibaren hızla bozuldu. Türkiye’nin bu kez 12 yıl beklemeden, hatta IMF desteği de olmadan hızla toparlanabileceği, bunun izlenecek para ve maliye politikalarında kararlılık, yapısal reformlarla mümkün olabileceği ekonomi çevrelerinin genel kanaati.

Kaynak: Prof. Dr. Ali Hakan Kara (@ali_hakan_kara)

Anadolu’nun gözü Merkez Bankası’nda

Ekonomi çevrelerinde uzunca bir aradan sonra Mehmet Şimşek ile birlikte, Hafize Gaye Erkan ve atanan PPK üyesi başkan yardımcılarından oluşan yeni Merkez Bankası yönetiminin olumlu bir hava estirdiği görülüyor. TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Özilhan’ın Ankara’da verdiği “Hedeflere ulaşmak konusunda altı ay önceye oranla daha umutlu bir noktadayız. Yeni ekonomi yönetimiyle birlikte, piyasaların ekonomi politikalarına güveninin yükseldiği bir döneme girdik.” mesajı dikkatle not edildi.

Başkan Erkan’ın İSO ve ASO’da yaptığı sunumların doyurucu bulunduğu, enflasyonla mücadeleye olan inancı pekiştirdiği dile getiriliyor. Bu iletişimin Anadolu’ya da yayılmasının beklentilerin yönetilmesi açısından çok önemli olduğu vurgulanıyor. 2001 krizini yaşamış ekonomi aktörleri ve eski Merkez Bankası yöneticileri o yıllarda Anadolu’daki ticaret ve sanayi odaları ile üniversitelerde yapılan toplantılarda ekonomi politikalarının iyi anlatılmasının enflasyon beklentilerini çok olumlu etkilediğini hatırlatıyorlar.

 

ENFLASYONLA MÜCADELEDE RISKLER VE FIRSATLAR

Zorlu geçecek ve 2024’ün ikinci yarısında etkilerini daha fazla hissedeceğimiz enflasyonla bütüncül mücadele (dezenflasyon) sürecinin başarısı başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere iktidarın vereceği “siyasi” desteğe bağlı bulunuyor. Dezenflasyon sürecinin önemli riskleri şöyle sıralanıyor:

  • Merkez Bankası yönetiminin değiştirilme olasılığı (Naci Ağbal örneği)

  • Para politikasını destekleyici mali disiplinin sağlanamaması ve yapısal reformların devreye alınamaması

  • Seçim kaygılarıyla girişilen, salgın ve deprem felaketinin dayattığı koşulların iyice genişlettiği mali politikaların yeterince daraltılamaması

  • Kamunun tüm kesimlere örnek olacak sıkı tasarruf önlemlerini yaşama geçirememesi

  • Sıkı para ve maliye politikalarının yükünün tüm kesimlere dağıtılamaması, GYİH’dan aldığı pay sürekli gerileyen ücretlilere sınırlı asgari ücret ve maaş ayarlamasıyla daha fazla yüklenilmesi

  • Seçimden sonra gerçekleşebilecek olası hızlı kur atışının enflasyonda yaratabileceği (geçişkenlik) sıçrama

  • Mayıs 2024’de ulaşılması beklenen yüzde 70’ler üzerindeki enflasyon tepe noktasının ileri aylara kayma olasılığı (6 ay önce yüzde 35 olarak beliren dezenflasyon için gerekli politika faizi beklentisinin bugün yüzde 45’lere çıkması gibi)

 Fırsatlar, olumlu beklentiler…

Ekonomi çevrelerinin, arkalarındaki siyasi güç devam ettikçe Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz koordinasyonunda, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Merkez Bankası yönetiminin teknik kapasitesine güvenebileceklerini göstermeleri fırsat olarak görülüyor. Sorunların anasının enflasyon olduğuna yönelik farkındalığın sanayicisinden, ihracatçısına, ticaret kesimine, emekçi ve emeklisine her geçen gün artıyor olması da ekonomi yönetiminin elini rahatlatıyor. 21 yıllık Ak Parti iktidarı döneminin ağırlıklı olarak ilk yarısında yaşanan tek haneli enflasyon ve nispeten istikrarlı kur yıllarının hala hafızalarda olması da “yine yapılabilir” algısı yaratıyor.

TÜSİAD ve Merkez Bankası başkanları…

Geçen hafta Ankara’da yapılan Yüksek İstişare Konseyi toplantısı öncesinde verilen TÜSİAD davetinde elbette en çok ekonomi konuşuldu. Türkiye'de Merkez Bankacılığı disiplininin kuramsal anlatıcılarından eski başkan (1984-1986) Yavuz Canevi davette konuklarla eski bürokrasi anılarını tazeledi. Ekonomi muhabiri olarak tanıdığım ilk Merkez Bankası Başkanı olan Canevi sorularına yanıt vermeden önce genç gazetecileri çok kısa bir kavram sınavına alırdı. Gazetecilikteki ustam Vecdi Seviğ ile bilgiye dayalı tanışıklıkları ve devam eden üniversite öğrenciliğim bu sınavları kolayca geçmemi sağlardı. Canevi ile o günleri tebessümle andık. TÜSİAD davetinin önemli konukları arasında 2001 krizi sonrası parlak dönemin (2001-2006) Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti de vardı. Başta medya ile olmak üzere açık iletişim stratejisinin zor dönemlerde uygulanan program ve politikaların başarısında ne kadar etkili olduğunu bir kez daha hatırladık. 

Tüm yazılarını göster