Küresel piyasalarda Rusya - Ukrayna konusu, yüksek enflasyon ve merkez bankaları politikaları takip edilen ana konu başlıkları olmaya devam ediyor. Yüksek enflasyon, şahinleşen merkez bankaları ve likidite endişeleri eşliğinde, 2022 yılına yükselen faizler ve riskli varlıklarda sert satış baskısıyla başlayan piyasalarda, Rusya - Ukrayna ile ilgili negatif haber akışı da bu görünüme destek oldu. Küresel risk barometresi olarak da izlenen S&P 500 endeksinin yılbaşında gördüğü rekor seviyelerden yüzde 10’un üzerinde geri çekildiğini takip etmiştik. Ancak Rusya – Ukrayna savaşına son vermek için diplomatik temasların sürmesi, FED’in sıkılaştırma süreci, Ukrayna savaşı ve Çin'deki yavaşlamadan kaynaklı risklere ilişkin belirsizliklerin azalmasıyla birlikte, piyasalarda Mart ayı başından bu yana yükselişler etkili oluyor. Örneğin, küresel risk barometresi olarak da izlenen S&P 500 endeksi, 15 Mart’tan bu yana dolar bazında yüzde 8 civarı yükselmiş durumda. Bu durum da, 200 günlük ortalamanın üzerinde kapanış yaptığını gösteriyor.
Rusya – Ukrayna savaşı, ekonomik görünüm ve finansal piyasalar için belirsizlik kaynağı olmaya devam ederken, küresel merkez bankaları ise artan enflasyon baskılarıyla daha da endişeli hale gelmiş durumda. Nispeten şahince açıklamaları ile öne çıkan Avrupa Merkez Bankası (ECB), ardından geçen hafta FED açıklamaları ön plandaydı. FED, beklendiği gibi 25 baz puan faiz artışına gitti. FOMC üyelerinin beklentilerinin yer aldığı dot plot’a göre bu yıl için altı, gelecek yıl için ise dört faiz artışı sinyali daha verdi. Ayrıca önümüzdeki dönemde yaklaşan bir toplantıda -FED Başkanı Jerome Powell'a göre muhtemelen Mayıs ayında- bilançosunu küçültmeye başlayacağı da belirtildi. FED Başkanı Powell’ın, FED'in en önemli önceliğinin fiyat istikrarı olduğunu vurguladığını ve büyüme önemli ölçüde zayıflasa veya işsizlik artmaya başlasa bile faiz oranlarının yükselmeye devam edeceğini öne sürdüğünü takip ettik. Dün akşam ise FED Başkanı Powell’ın yaptığı şahin açıklamaları dikkat çekiciydi. Powell, FOMC’nin bu yıl faizleri bir veya birden fazla kez 25 baz puandan fazla artırabileceğini, Mayıs ayında 50 baz puanlık faiz artışının mümkün olduğunu ve merkez bankalarının faizleri yükseltmek için "hızla" hareket etmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca, yukarı yönlü bir fiyat sarmalının yerleşmesini önlemek için "daha agresif" olması gerekebileceğini vurguladı.
Rusya – Ukrayna ile ilişkili risklerin gündemde kalmaya devam edeceğini ve artan stagflasyon riskleri ile birlikte, merkez bankalarından gelecek politika mesajlarının önemli olacağını düşünüyoruz. Bu hafta, özellikle FED Başkanı Powell’ın şahin açıklamaları ardından FED FOMC üyelerinin vereceği mesajların da önemli olduğunu düşünüyoruz. Nitekim daha agresif bir sıkılaşma döngüsünün sinyalini veren FED Başkanı Jerome Powell’ın ardından, bazı FOMC üyelerinden de benzer açıklamalar öne çıkıyor. San Francisco FED Başkanı Daly, “Sağladığımız destekleri geri çekmeye başlamanın zamanı geldi” derken, Celeveland FED Başkanı Mester 50 baz puanlık bir faiz artışının değerlendirilmesi gerektiğini ve faizleri yıl sonuna kadar yaklaşık yüzde 2,5’e çıkarma taraftarı olduğunu söyledi. St. Louis FED Başkanı James Bullard ise FED’in faizi yükseltme ve bilançoyu küçültme konularında daha hızlı hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Vadeli piyasalara baktığımızda FED’in önümüzdeki iki toplantıda 75 baz puanlık sıkılaştırmaya gitmesi fiyatlanıyor. Kısacası hem Powell hem de FOMC üyelerinden gelen son açıklamalarla 50 baz puanlık faiz artışı beklentileri yükseldi ve dolar endeksi için yukarı yönlü risklerin korunduğunu söyleyebiliriz. Özellikle ‘‘Mayıs ve Haziran ayındaki toplantılarda 50 baz puan artışa gidilir mi?’’ sorusunun da gündemde olduğunu not edelim.
Bu doğrultuda, bu hafta Mart ayı öncü PMI endeksleri, ABD’de dayanıklı tüketim mal siparişleri verileri önümüzdeki hafta ise çekirdek PCE ve tarım dışı istihdam verileri önemli olabilir. Ukrayna belirsizliği nedeniyle Mart ayı PMI anketlerinde, özellikle Euro Bölgesi’nde düşüşler görebiliriz. Anketler enflasyon konusunda daha endişeli hale gelen merkez bankalarını, kısacası yüksek enflasyon görünümünü teyit edebilir. İstihdam verisinde ise istihdam artışı ve ücretlerde güçlü görünümün korunması FED’in son açıklamaların teyit edebilir. ABD ekonomisi, Rusya’nın emtia ihracatındaki problemlere karşı daha izole konumda ve enerjide büyük ölçüde kendi kendine yeten bir ekonomi. Dolayısıyla Ukrayna krizi enerji fiyatları üzerinden enflasyonda yukarı yönlü risklere destek olan bir konu. Ayrıca ABD’de ücret enflasyonuna yönelik belirsizlikler korunuyor ve enflasyonda yukarı yönlü risklerden biri olarak öne çıkıyor. İşgücü eksikliği nedeniyle ücretlerde görülen artışın bir süre daha yapışkan olması bekleniyor. ABD’de yüksek enflasyon ve gücünü koruyacak büyümenin daha yüksek faiz oranlarını tolere edebileceğini, kısacası Powell’ın daha yüksek faiz oranlarına yönelik duruşunu koruyacağını ve açıklanacak verilerin de bu görünümü teyit edeceğini bekliyoruz.
Diğer taraftan bugün başlayacak ve iki gün sürecek olan NATO Liderler Zirvesi’nden gelecek Rusya – Ukrayna savaşı gündemli mesajlar da önemli olacak. Bugün Brüksel’de bir araya gelecek olan ABD Başkanı Joe Biden ve müttefiklerinin, Rusya’ya karşı yeni yaptırımlar ve mevcut yaptırımların delinmesini önleyecek önlemler açıklaması bekleniyor. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy de NATO zirvesine video konferans ile katılacak.