Merkez bankalarından gelecek politika mesajları önemli olacak

Yeşim SARIŞEN YAPI KREDİ YATIRIM

Küresel piyasalarda Rusya – Ukrayna krizi, yüksek enflasyon ve merkez bankaları politikaları takip edilen ana konu başlıkları olmaya devam ediyor. Yüksek enflasyon, şahinleşen merkez bankaları ve likidite endişeleri eşliğinde 2022 yılına yükselen faizler ve riskli varlıklarda sert satış baskısı ile başlayan piyasalarda, Rusya – Ukrayna ile ilgili negatif haber akışı da bu görünüme destek oldu. Örneğin, küresel risk barometresi olarak da izlenen S&P 500 endeksi yılbaşında gördüğü rekor seviyelerden yüzde 10 civarına geri çekildi. Riskten kaçış fiyatlamasıyla birlikte özellikle altın, petrol, tahviller ve dolarda sert yükselişler öne çıktı. Petrol fiyatları, Eylül 2014’den bu yana en yüksek seviyeleri test etti. Rusya –Ukrayna ile ilişkili risklerin gündemde kalmaya devam edeceğini ve artan stagflasyon riskleri eşliğinde merkez bankalarından gelecek politika mesajlarının önemli olacağını düşünüyoruz. Bu hafta özellikle FED Başkanı Powell’ın Senato’daki konuşmalarında vereceği mesajların önemli olacağını düşünüyoruz.

Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz ay enflasyon risklerine yönelik duruşunu değiştiren ve şahinleşen Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) da artan enflasyon risklerini kabul ettiğini ve ayrıca bu yıl içerisinde faiz artırımına da kapı aralayarak dikkate değer bir politika dönüşüne işaret ettiğini görmüştük. Ancak Ukrayna kriziyle birlikte ECB’den şahin duruşunu dengeleyen açıklamaların geldiğini takip ediyoruz. Geçen hafta, şahin duruşu ile bilinen Holzmann’ın temkinli açıklamaları bizce önemliydi. Holzmann daha dikkatli olduğunu ve krizin genişlemeci politikadan çıkışı geciktirebileceğini söyledi. Ukrayna krizi kısa vadede fiyat baskılarını önemli ölçüde artıracak, ancak yine de ECB’nin 10 Mart’taki toplantıda esnek kalmaya çalışacağını düşünüyoruz. Eğer kriz daha da genişlerse ve talep düşüşüne yol açar, büyüme olumsuz etkilenirse bu durumda ECB’nin daha yavaş çıkış stratejisi izlemesi muhtemel gözüküyor.

Dolayısıyla enflasyonist baskıların sürdüğü ve küresel büyümeye yönelik risklerin öne çıktığı ortamda, FED tarafından gelecek mesajların da riskli varlıklar açısından önemli olacağını belirtelim. “Finansal piyasaları sakinleştirmek için FED Başkanı Jerome Powell’ın şahin duruşundan geri adım atar mı?” sorularının gündemde olduğunu ve tahvil faizlerindeki aşağı baskıya destek olduğunu görüyoruz. Nitekim FED’in 16 Mart toplantısında 50 baz puan faiz artırımı beklentilerinin azaldığını da takip ediyoruz. Daha hızlı faiz artışı beklentilerinin desteğiyle 2020 yılı başlarından bu yana en yüksek seviyeleri test eden güvenli liman arayışı ve faiz artış beklentilerindeki zayıflama ile ABD 2 yıllık tahvil faizi yüzde 1.60’lardan yüzde 1.30 seviyelerine geri çekildi. ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi ise yüzde 2’lerden yüzde 1.70 seviyelerine geri çekildi.

Hatırlanacağı üzere Ukrayna krizi öncesinde bu yılki faiz artırımına ilişkin fiyatlamalar şahinleşirken, güçlü istihdam ve enflasyon verileri de FED’in daha hızlı faiz artışı ve bilanço küçültmeye gidebileceğine dair beklentilere destek olmuştu. Bullard gibi bazı FED üyelerinden de bu görünümü destekleyici şahin açıklamalar gelmişti. St. Louis FED Başkanı Bullard, enflasyonun kontrol altına alınması için yaklaşık yüzde 2’de olan nötr hedef faizinin üstüne çıkılması gerekebileceğini belirtti ve Temmuz ayına kadar 100 baz puan faiz artışı yapılması gerektiği görüşünü tekrarladı. Geçen hafta ise FED Guvernörü Michelle Bowman’ın açıklamaları ön plandaydı. Bowman’ın önümüzdeki günlerde açıklanacak enflasyon göstergelerinin çok yüksek seviyelerde gelmesi halinde, yarım baz puanlık faiz artışının masada olabileceğine işaret ettiğini takip etmiştik.

Ancak yeni gelişmeler eşliğinde Fed sessizliğini koruyor ve Cuma günü açıklanacak olası güçlü istihdam verisi öncesinde Powell’ın Powell’ın Senato’daki mesajlarının belirleyici olacağını düşünüyoruz.

ISM imalat endeksi gibi güçlü makro veriler FED’in şahinleşen duruşunu teyit etmeye devam ediyor. Örneğin, veride manşet endeks Şubat ayında 57,6’dan 58,6’ya yükselirken alt endekslerde de güçlü görünüm ön plandaydı. Önümüzdeki döneme ilişkin sinyallerin takip edildiği yeni siparişler endeksi, 57,9’dan 61,7’ye yükseldi. Diğer taraftan, veride enflasyonist baskıların gücünü koruduğunu takip ettik. Kısacası, birinci çeyrek büyümesine yönelik görünüm güçlü yönde şekilleniyor. Her ne kadar Ukrayna belirsizliği merkez bankalarının sıkılaşma takviminde öteleme beklentilerine neden olsa da – piyasada FED’in 16 Mart toplantısında 50 baz puan faiz artırımı olasılığı zayıfladı – FED’in 16 Mart’ta 25 baz puan faiz artırımına gitmesi muhtemel gözüküyor. Nitekim Cuma günü açıklanacak ve güçlü gelebilecek tarım dışı istihdam verisinin de 16 Mart FED toplantısı öncesinde faiz artırımı beklentilerine destek olabileceğini düşünüyoruz. Ancak veri öncesinde Powell’ın Senato’daki mesajlarının belirleyici olacağını belirtmek istiyoruz.

Hatırlanacağı üzere ABD Merkez Bankası FED, 26 Ocak’taki son toplantısında, varlık alım programının Mart ayı başında sonlanacağını, faiz artışının da Mart ayında olabileceğine işaret etmişti. Ayrıca faiz artışlarının başlamasından sonra bilançosunu da küçültmeye başlayacağını ifade etmişti. FED Başkanı Powell, FED’in yakın zamanda faiz oranlarını artıracağını ve büyümenin, özellikle de istihdam piyasasının büyük ölçüde daha yüksek faiz oranlarına karşı dayanıklı olabileceğini vurgulamıştı. Ayrıca, toplantıda FED’in genel olarak enflasyon görünümüne yönelik endişelerinin de güçlendiğini görmüştük. Nitekim Powell’ın açıklamaları ardından Mart ayında gerçekleştirilmesi beklenen ilk faiz artırımının da 50 baz puan büyüklüğünde olabileceğini dair beklentiler de öne çıkmıştı.

ABD ekonomisi, Rusya’nın emtia ihracatındaki olası problemlere karşı daha izole konumda olan, enerjide büyük ölçüde kendi kendine yeten bir ekonomi. Dolayısıyla, Ukrayna krizi enerji fiyatları üzerinden enflasyonda yukarı yönlü risklere destek olan bir konu. Ayrıca, ABD’de ücret enflasyonuna yönelik belirsizlikler korunuyor ve enflasyonda yukarı yönlü risklerden biri olarak öne çıkıyor. İş gücü eksikliği nedeniyle ücretlerde görülen artışın bir süre daha yapışkan olması muhtemel gözüküyor. ABD’de yüksek enflasyon ve gücünü koruyacak büyümenin daha yüksek faiz oranlarını tolere edebileceğini, kısacası Powell’ın daha yüksek faiz oranlarına yönelik duruşunu koruyacağını bekliyoruz.

Tüm yazılarını göster