Menşe konusu giderek bir açmaza mı dönüşüyor?

Fatih UZUN Gümrük ve Dış Ticaret Dünyası

Şöyle bir bakıyorum. En son yazımın üzerinden üç ay geçmiş. Son yazıda yoğunlukla uygulamaya başladığımız menşe esaslı bir tarife önlemi olan ilave gümrük vergilerinin ihracat üzerindeki olası etkilerini değerlendirmişim. O yazıdan önce de yine aynı şekilde ilave gümrük vergilerinin ithalat üzerindeki etkilerini. Yani aslında işin esası yine menşe.

Evet, ısrarla menşe esaslı ticaret politikası önlemi kavramını kullanmıyorum. Zira ithalat sürecinde eşyanın menşeine bağlı olarak ödenen her türlü mali yük uygulamada fiilen bir tarife önlemidir. Zira ithal edilen eşya üzerinden alınan her türlü mali yük ithalat maliyetini ve dolayısıyla ödenen gümrük vergileri tutarını arttırmaktadır. İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkındaki Mevzuat uyarınca uygulanan antidamping vergisi ve telafi edici vergi için bile bana göre bu durum böyle.

Dış ticarette yıllarda gelişen korumacılık eğilimlerinin esaslı noktasını menşe oluşturuyor. Ülkeler arasındaki ticarette uygulanacak gerek tarife gerek ise tarife dışı engellerin temel uygulanma kriterini günümüz konjonktüründe eşyanın menşeinin belirlediğini söylersek pek de yanlış olmaz.

Ülkemizde de özellikle son dönemde Ticaret Bakanlığı tarafından menşe esaslı uygulanan önlemlere ilişkin gerek idare gerek ise yükümlüler nezdinde uygulamada kafa karıştıran konulara tasarruflu yazı düzeyindeki düzenlemeler ile açıklamalar getiriliyor. Ancak kanaatimce her yeni açıklama başka bir tereddüte yol açıyor gibi sanki. Hatırlayacağımız üzere önce tedarikçi beyanlarının A4 üzerine yapılamayacağı ifade edildi ancak daha sonra tedarikçi beyanında eşyanın tanımını yapan ticari fatura veya başka bir ticari belgeye açıkça atıfta bulunması kaydıyla tedarikçi beyanlarının kabul edilebileceği belirtildi.

Bundan başka Avrupa Birliği’nden ithal edilen eşya için sunulan menşe şahadetnamelerinde eşyanın menşe esaslı ticaret politikası önlemine veya ek mali yükümlülük gibi diğer mali yükümlülüğe tabii bulunması durumunda menşein ülke bazında açık bir şekilde yazılması gerektiği ve “EU" veya "European Union" gibi genel ifadelerin kabul edilmeyeceği ifade edildi. Ancak eşya üzerinde menşe esaslı bir önlem yok ise menşe şahadetnamelerinde “EU" veya "European Union" gibi genel ifadelerin kabul edilebileceği belirtildi.

Son dönemdeki uygulamalar nedeniyle teoride olmasa bile uygulamada birbirine girmiş olan tercihli menşe ve tercihsiz menşe ayrımının netleştirilmesi, menşe ispat belgelerinin tanımının ve türlerinin açıklığa kavuşturulması bağlamında en azında uygulamaya yönelik menşe mevzuatında tutarlı ve dağınıklıktan uzak bir sadeleştirmeye hem yükümlü hem de gümrük idareleri nezdinde uygulamada ihtiyaç bulunduğu kanaatindeyim. Bilmiyorum bu konuda böyle düşünen tek ben miyim?

Unutmadan

Menşe esaslı önlemler bu kadar yoğun olunca elbette serbest ticaret anlaşmalarının önemi giderek artıyor. Dünyanın üretim açısından Çin’den sonra önemli bir merkezi olan Vietnam ile Avrupa Birliği arasındaki serbest ticaret anlaşması Ağustos 2020 itibariyla yürürlüğe girdi. Türkiye’nin de bu anlamda bir an önce Vietnam ile serbest ticaret anlaşması yapması gerekiyor. Aksi takdirde Vietnam’dan AB ülkelerine ihraç edilen ürünler AB’de serbest dolaşıma girdikten sonra Türkiye’ye gümrüksüz ithal edilebilecek iken, aynı durumdan ülkemiz hali hazırda faydalanamıyor. Yakın dönemde Türkiye ile Venezuela arasında her kadar ismi serbest ticaret anlaşması olmasa da tercihli tarife üzerinden ticaret yapmaya olanak tanıyan bir Ticaret Geliştirilmesi Anlaşması imzalandı ve uygulamaya konudu. Yine bildiğim kadarıyla en son Ukrayna ile serbest ticaret anlaşması imzalanması müzakerelerinde son aşamaya gelindi. Türkiye ile Ukrayna arasında bir serbest ticaret anlaşması imzalanması son derece önemli. Çünkü Türkiye Ukrayna ile ticaretinde dış ticaret fazlası veren ülke konumunda. Umarım bu anlaşma da yıl sonuna kadar imzalanır ve 2021 itibariyla yürürlüğe girer.

Tüm yazılarını göster