Merkez bankalarının uyguladığı para politikalarının bir ekonomiyi nasıl etkilediği parasal aktarım mekanizması ile açıklanır.
Merkez Bankası’nın kendi tanımına göre “Parasal aktarım mekanizması, para politikası-reel ekonomi arasındaki etkileşimi, yani parasal değişimlerin toplam talep ve üretimi hangi yollarla ve ne ölçüde etkilediğini gösteren mekanizmadır.” Bu mekanizmanın orasını burasını kurcalayıp, fazla oynadığınızda bozulur. İstenen sonucu vermez; bambaşka bir şey olur. Şu anda yaşanan da kısmen budur.
O nedenle günümüzde uygulanan para politikasının “ekonomiye nasıl bir süreç ve yoğunlukla etki ettiği; parasal değişkenlerin toplam talebi, çıktı açığını ve enflasyonu hangi kanallarla ve ne ölçüde etkilediği” parasal aktarım mekanizması ile açıklanamıyor.” Ya da bizler anlamakta zorlanıyoruz.
Mahfi Eğilmez geçen hafta bloğundaki yazısında “Merkez faizi indirince herkes niye indirmiyor?” diye sormuş. Haklı ve birçok kişinin aylardır yanıtını aradığı bir soru bu aslında. Cevabı ise “parasal aktarım mekanizması”nın etkin olarak çalışmamasında yatıyor.
TCMB’nin kendi çalışmalarında yer alan tanıma göre “kısa vadeli faiz oranlarını para politikası aracı olarak kullanan merkez bankalarının faiz kararları ekonomiyi temel olarak beklentiler, faiz, varlık fiyatları ve döviz kuru kanallarıyla etkilemekte, bu süreç toplam talebi, dolayısıyla da ekonomik aktivite ve enflasyonu etkilemektedir.”
Yine tanım gereği “Merkez bankalarının resmi faiz oranları yoluyla para arzı ve kısa vadeli faiz oranları üzerinde kontrol yeteneği var.”
TCMB son 14 ayda kademeli ve ısrarlı bir şekilde tam 10 puanlık bir indirim gerçekleştirdi. Normalde diğer faizlerin de buna eşlik etmesi gerekirdi. Oysa Mahfi Eğilmez’in de dediği gibi “Mevduat ve kredilere uyguladıkları faizlere bakınca, bankaların, TCMB’nin uygulamalarını yön gösterici olarak kabul etmediklerini net bir biçimde görebiliyoruz: Kasım 2021’de yüzde 22 olan ortalama kredi faizleri Kasım 2022’de yüzde 30’a çıkmış, Kasım 2021’de yüzde 16 olan 3 ay vadeli mevduat faizi ortalaması da Kasım 2022’de yüzde 20’ye yükselmiş bulunuyor. Dolayısıyla TCMB’nin faiz indirimleri piyasaya indirim olarak değil tam tersine artış olarak yansımış.” Yani mekanizma çalışmamış.
İlginç deneyim
Normalde faiz kararları alınırken, merkez bankaları “orta vadeli bir bakış açısıyla” gelecek dönem enflasyon görünümüne odaklanırlar. Ancak Türkiye örneğinde bunun yapılmadığını görüyoruz. Çünkü 2021 ortalarında para politikasının yönü değiştirildiğinde orta vadeli enflasyon görünümüne odaklanılsaydı, Türkiye şu anda yüzde 85 TÜFE ve yüzde 150 ÜFE enflasyonu yaşamıyor olurdu; düşük ve orta gelir grupları ise bu kadar zarar görmemiş olurlardı.
Mahfi Eğilmez “Dünyanın en ilginç para politikası deneyimini yaşıyoruz” derken çok haklı. “Enflasyonun yükseldiği bir ortamda Merkez Bankası’nın, politika faizini Eylül 2021’de yüzde 19’dan başlayıp tedricen indirerek Kasım 2022’de 9’a getirmesi mesela müthiş bir deneyim. Bunu dünyanın hiçbir yerinde göremez, yaşayamaz ve gözlemleyemezsiniz.”